İleti

Bizlerin bildiğine göre; Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız bir devlettir. İçinize sindiremediyseniz bilelim. Bizler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gidenler olarak gereğini yapmaya hazırız. Yeter ki devletimiz haydi; desin! Devletimizin karşısında konuşlanan, vatansız Müslümanlara karşı olduğumuz gibi; vatansız solculara, devrimcilere de karşıyız. Elbet devletimiz vakti gelende gereğini yapacaktır. Yüce Çalap’ımız yardım edecektir.

Bir süredir, İsrail’in Suriye’deki saldırıları ile, Türkiye’ye ileti gönderdiği tezleri havada uçuşuyor. Ağzı olan konuşuyor. Lafın nerelere gideceğinden habersiz çalıp söylüyor.

Bir zamanlar Avrupalı devletlerin görmezden geldiği; hoyrat duyguların, idare ettiği içerideki kuyruklar, düzensiz olarak hareket halinde, disiplinsiz oynaşıp duruyorlar. Bu hal sonun habercisidir.

Türk devletinin, binlerce yıllara dayanan sonsuz deneyimleri var! Savaşın türü ne olursa olsun kazananı mutlaka Türkler olacaktır. Savaşsa; savaş! Ancak bizim istediğimiz vakitte, istediğimiz yerde, istediğimiz şartlarda olacaktır. Kimsenin gel gel etmesiyle Türkiye harekete geçmez! Türkiye’nin her türden ortaklığa; vaatlere karnı tok!

Düşmanlarımızın isteklerini bilir, gerekeli önlemleri alır, yolumuza devam ederiz. Yıllardan beri içi cepheye dikkat çekmiş, içimizdeki düşmanlara (dönmeler, sabataistler, parakundiler ve benzerleri) karşı önlem alınmasını dilemiştim.

Dua ve dileklerde ısrarcı olmak lazımmış. Vakti yaklaşmış olmalı ki devletimiz harekete geçmiş olmalı. Eylemcilerin saldırı tarzına baktığımızda; yüce Türk ulusu ile en küçük bağlarının olmadığını görüyoruz. Cami avlusunda yatan tarihi şahsiyetlerle ne alıp veremediğiniz var! Tarihimize neden düşman oldunuz! hele bir anlatıverin de aydınlanalım, İmamoğlu’nu cami avlusunda yatanlar mı tutukladı!

İngilizlerden yardım istemek de neyin nesi! İnönü İstiklal savaşında İngiliz köpekleriyle boşuna mı savaştı! Neden kendinizi hamam önünde, terk edilmiş şey gibi hissettiniz. İngilizlerin bizim içişlerimize müdahale hakkı nereden doğuyor bir anlatın da işleyen ihanetin kapsamını öğrenelim.

Bizlerin bildiğine göre; Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız bir devlettir. İçinize sindiremediyseniz bilelim. Bizler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gidenler olarak gereğini yapmaya hazırız. Yeter ki devletimiz haydi; desin!

Devletimizin karşısında konuşlanan, vatansız Müslümanlara karşı olduğumuz gibi; vatansız solculara, devrimcilere de karşıyız. Elbet devletimiz vakti gelende gereğini yapacaktır. Yüce Çalap’ımız yardım edecektir.

Düşmanlarımızdan isteyen, biz Türklerden korkabilir; korkularında da haklıdırlar! İsteyen düşmanlarımız da kör bir cesaretle üzerimize gelebilir; bizde özgürlük var!

İsrail’in Vaat Edilmiş Toprakları var ise, Yunanlının Megali İdeası var ise, bilmem kimlerin neleri var ise, bizim de Nizamı Alem davamız ile Devleti Ebet Müddetimiz var! Yüce Çalap’ımız Kur’an da zafer vaat ediyor! Gerisi ayrıntı….

Atamız Oğuz kağandan beri;  yolumuz, yordamımız belli. Güneşin battığı yöne doğru ilerleyeceğiz! Tuna nehrinden geçen beyler beyinin narası hala kulaklarımda yankılanıyor. ”İLERLE”

Biz Türkler;  gittiğimiz yerlere pikniğe gitmeyiz, misafirliğe de gitmeyiz elbet ev sahipliği yaparız. Bu gerçeği düşmanlarımız anladı da bir türlü içimizdeki nesepsizler anlamadı gitti. Sanırım yakında devletimin şamarını yiyince anlayacaklar!

İçimizdeki aptallar ile ahmaklara derim ki! “Semerci ile eşeklerin” hikayesini iyi okusunlar! Belki alacakları bir ders vardır.

Dünya Türklüğü ayağa kalktı; gözleri Türkiye’den alacakları bir habere bakıyor! Adriyatik’ten Çin seddine rüyamız gerçek oluyor! Arada bir İran kaldı; oda gününe hazırlanıyor.

Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları, içimizdeki düşmanlara karşı uğraş başlatanlara- cephe gerisini sağlama almak işin çalışanlara, geleceğimizi aydınlığa çıkarmak için uğraş verenlerin üzerine olsun vesselam.