Düşüncede, işimizde, fikirlerimizde birliğimizi sağladığımız gün! Acunda(dünyada) bize hiç kimse zarar veremez! Zarar vermeyi aklından bile geçiremez .Artık devlet kurumlarımızdaki yabancı danışmanları kovmanın vakti geldi de geçiyor bile!
Son zamanlarda , bazı aydınlarımız : NATO- Almanya ve diğer Avrupalı devletler ile bunların kurdukları kurumlar hakkında şikâyette bulunup ”asker karısı gibi” ağlıyorlar. Sevgili aydınlarımıza günaydın ,hayırlı sabahlar demek istiyorum.
Yahu! Adamların fıtratında ihanet, aldatma, sözünde durmama, vahşet, hırsızlık ve diğer birçok mide bulandıran hasletler var! Tarih sahnesine çıktıkları günden beri ; fıtratlarında en küçük bir iyiye gidiş görülmedi.
Teknolojinin nimetlerinden yararlanarak bu hasletlerini geliştirdiler. Zalimliklerine yenilerini eklediler. Peki bizler ne yaptık! At gözlüğü takarak birbirimizi hırpaladık, bölündük, birbirimizi yedik, geleceğimizi tükettik özellikle aydınlarımız at gözlüklerini çıkarmak istemiyorlar! bir orta yol bulup ortak hareket etmeyi beceremiyorlar.
Bizim köyde bir ata sözümüz var “Gâvurun ekmeğini yiyen! gâvurun kılıcını sallar!” diye. Bu inatta ısrar niye diye çok düşündüm. Aklıma gâvurun ekmeğinden başka bir şey gelmedi. Görüşü ne olursa olsun, ortak çıkışı aramayan herkese sormak istiyorum. “Sizler hangi gâvurun ekmeğini yiyorsunuz?” diye.
Bir tabiat kanunu var! “Her şey zıddı ile kaimdir.”(her şey ,karşıtı ile ayakta durur.) Onun için akıllı sistemler, kontrol edebilecekleri-yenebilecekleri- yönetebilecekleri ,düşmanlar ararlar. Bulamazlarsa icat ederler. NATO son yıllarda yeni düşmanını bulmuştu. Sahi yeni düşmanın adı ne idi?
ABD’nin uyduruk düşmanı İran’dır! İran’ın düşmanı ise ABD ve İsrail’dir. Sevsinler böyle düşmanlıkları. Ayakta kalabilmek için birbirlerine ihtiyaçları var.
Bizim aydınlarımızın da durumu bundan farksız. Siyasal İslamcısı, solcusu, demokratı daha bilmem nesi! Varlıklarını devam ettirebilmek için birbirlerine yapay düşmanlık besliyorlar. Hep birlikte, ulusumun geleceğine zarar veriyorlar. Bu sahteden davranışlara bir son vermek zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
Eğer bizler, aydınlarımızın yerli ve milli olasını sağlayamaz isek; gâvurun ekmeğini yiyenlerin yediklerini boğazlarına dizmez isek, daha çok oyalanır, düşman saldırılarını sineye çekmek zorunda kalırız.
Düşüncede, işimizde, fikirlerimizde birliğimizi sağladığımız gün! Acunda(dünyada) bize hiç kimse zarar veremez! Zarar vermeyi aklından bile geçiremez .Artık devlet kurumlarımızdaki yabancı danışmanları kovmanın vakti geldi de geçiyor bile!
Özellikle Savunma ve Milli eğitimdekileri kovmayı öne almalıyız. Milli eğitimin adından başka hiçbir şeyi milli değil! Tıpkı Osmanlı bankası gibi! Merkez bankası da öyle! Dışarıdan yönetici getirme alışkanlığından derhal vaz geçilse yeridir.
Düşmanlarımızın icaplarına bakmaya gelince, o iş çok kolay, işe önce zor olandan başlamalıyız. Çifte vatandaşlık taşıyanları üst düzey yönetici yapmamalı, dönme, parakundi, Sabataistleri ticaretten siyasetten ve devlet kadroların ayıklamalıyız.
İki yüzlülük deyince ilk akla gelen İsevi dünya ve onların tamamlayıcı parçaları akla gelmeli havanda su dövülmemelidir. HZ. Muhammed bile iki yüzlülerin kötülüklerinden Çalap’a sığınmıştır.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları; içimizdeki ve dışımızdaki iki yüzlülerle-gafillerle mücadele edenlerin üzerine olsun vesselam.