İhanet; içinde bulunduğu sisteme zarar veren, düşmanla iş birliğine giderek düşmanın isteklerinin yerine getirilmesi, devletine ulusuna zarar vermesi, yahut ta acınarak içlerinde yaşamasına izin verilen azınlıkların koruması altında yaşadıkları devlete ve ulusa zarar verici uğraşlara (faaliyetlere) girerek gizliden veya açıktan düşmanlık yapmasıdır.
İhanet önceleri gizliden gizliye, doğru ile yanlışın harmanlanmasıyla ortaya konur. Her daim sureti haktan görünür. Toplumun ihtiyaçları dikkate alınarak, mizansenler hazırlanır. Kimisi ihaneti pazarlamaya çalışır, kimisi istismar eder, kimisi çığırtkanlık eder. Toplumun dikkati sürekli ihanet unsurlarının üzerine çevrilir.
Sonuçta bir bakmışsınız ulus bölünmüş, birbirine düşman edilmiş, sonrasında birbirileri ile çatıştırılıyor. Ulus ve ulusu yönetenler ana hedeflerinden uzaklaştırılır, çıkarlarından vazgeçirilir. Önce onurları ellerinden alınır, sonrada bağımsızlıkları ortadan kaldırılır.
Topraklarını ve bağımsızlığını yitiren ulusların varlıklarını devam ettirmeleri çok ama çok zordur. İhanet bir hastalık ve düşmanlıktır. Türkiye’deki ihanet genelde etnik kaynaklıdır. İstiklal savaşı öncesinde-sırasında ve sonrasında azınlıklara dayalı organize ihanetle karşılaştık karşılaşıyoruz.
Uçak fabrikalarının kapatılması öncesinde, sırasında, sonrasında yazılıp çizilenlere dikkatlice bakmak yeterde artar bile. KİT’lerin zarar ettirilmesi- özelleştirilmesi, ya da kapatılması sırasında ortaya saçılanlar iyice incelendiğinde bazı seçkin örneklere ulaşılabileceğini düşünüyorum.
Türkiye’de yabancılara toprak satışlarının ses çıkarılmadan gerçekleştirilmesi, yabancıların (özellikle Yahudi kadınların) güney doğu illerimizde, devlet hastanelerinde doğum yapmaları ve hiçbir siyasinin veya sivil toplum örgütünün olayın üzerine gitmemeleri düşündürücüdür.
Bizler Filistinlilerden daha beter duruma düşmek istemiyoruz, aynı kaderi paylaşmamalıyız. Filistin’deki toprak satışları ile Türkiye’deki toprak satışları büyük bir benzerlik gösteriyor. Her iki coğrafyadaki olaylar birbiriyle doğrudan bağıntılıdır.
Necdet Sevinç’in İstiklal harbinde etnik ihanet (kitabın başlığında kelime hatası olabilir) adlı kitabına bir göz atmakta yarar var. Her bir yurttaşın göç destanını yeniden dikkatle okumasını öneririm. Oğuz Kağan’ın birçok ödün (taviz) verdiği halde, Çinlilerin çorak bir toprağı istemeleri üzerine derhal savaşa başlaması günümüzdeki ihanetlere kuvvetli ışık tutmaktadır.
Türkiye’nin savunma sanayisini geliştirmesi ihracata başlaması ile içimizdeki tartışmaların, kavgaların doğrudan bağlantısı olmalı. Zenzegur geçidinin Türk ulaşımına açılmak istenmesi ile Azerbaycan’daki memnuniyetsizliğin ayrı baş çekmeye çalışanların dikkat çekici şekilde çoğalması, cüretkâr hamlelere girişmeleri dikkatle takip edilmelidir.
Hiçbir ihanet gerekçesiz değildir. İhanet edenler kadar ihanetleri pazarlayanlara, istismar edenlere de dikkat etmek lazımdır. Hepsi bir bütünün parçalarıdır. ÖRS-ÇEKİÇ ve arasındaki demir şekil ve içerik bakımından farklı olsa da işlevleri birbirine benzemese de aynı ustaya hizmet ederler.
Her şeye rağmen Türk birliği kurulmalıdır. (Tesis edilmelidir) Tuzaklardan atlanmalı, ihanetler boşa çıkarılmalıdır. Başta Azerbaycanlı soydaşlarımız olmak üzere tüm soydaşlarımız; Türkiye’deki ihanet oluşumlarını-şekillerini-ihanetin işleyiş sistemlerini iyi araştırmalı, kendilerindeki hainler ve ihanet oluşumlarıyla karşılaştırmalı, karşı önlemlerini almaya çalışmalı, devlet-bağımsızlık konularını iyice anlamaya çalışmalı, gereken dersleri çıkarmalı, ihtiyaçları olan sonuca ulaşmalılar. Bir de kendi kendilerine yeter hale gelmenin yollarını aramalılar.
Sonuç olarak, şu günlerde ihanetin yeni bir uyarlaması ile karşı karşıyayız. Biraz daha dikkat. Bu ve bundan büyük ihanetleri bozacak güçteyiz. Çünkü bizim daim yardımcımız yüce Çalap’tır. O tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları kurulan tuzaklardan atlayan, her türden ihaneti bozan, ulusumuzun yüce çıkarlarını koruyan, düşmanlarımıza haddini bildiren yiğitlerimizin ve bilgelerimizin üzerlerine olsun vesselam.