Herhangi bir fikrin veya eylemin hayata geçirilmesi için, olası risk ve kolaylıkların dikkate alınarak izlenecek yol yahut yolların belirlenmesi işine hesaplama diyebiliriz. İşbu hesaplamanın yapılabilmesi için güçlü bir alt yapıya ihtiyaç vardır. Derin bir tarih bilgisi bu yapıya sürekli eşlik eder.
Düşmanları tüm yönleri ile tanımak, eşsiz deneyimlere sahip olmak, hesap yapmayı ve yapılan hesaplamaları doğru anlamayı sağlar. Herhangi bir hesaplama yapılırken sağlıklı düzgün haritalar her daim masanın üzerinde olmalıdır. Eldeki imkanlar ile düşmanların imkanları doğru kıstaslar eşliğinde, doğru karşılaştırmalar yapılmalıdır.
Dostlara-soydaşlara yardım etmek ve düşmanları devre dışı bırakmak için uzun soluklu, güçlü ve doğru hesaplamalar yapmak bir zorunluluktur. Bazen kısa vadeli hesapların yapıldığı da olur . İşin zor tarafı hesapları doğru yapabilmektir.
Ardından kararlı, güçlü, inançlı karar alıcılara ve icracılara ihtiyaç duyulur. Yerine ve zamanına göre, güçlü hesaplamalarla hazırlanan planlar, tereddüt etmeden uygulamaya sokulur.
İşbu saydığım kuralları; önce siyasetçiler-kanaat önderleri-aydınlar öğrenmeli; içselleştirmeli, elde ettiği sonuçları kırk kez gözden geçirdikten sonra bayramlık ağızlarını açmalıdırlar. Aksi durumda derler ha!
Ahmaklıkla, hainlik arasında kıl ipi kadar ara vardır. Uzaktan fak edilmez. Osmanlı neden kuzey Afrika’da bulundu ise; Osmanlı Galiçya diyarlarında neden savaştı ise; Kara denizin kuzeyinde Kırım hanlığı neden kuruldu ve yaşadı ise; Atilla neden kuzey hattını izleyip Avrupa’nın ortasında indi ise; Harzem şahlar nerede ve niçin ilerledi ise Tüm Türkler nerde yurt tuttu ise bizler de (Türkiye Cumhuriyetti de) işte o nedenle adı geçen coğrafyalarda bulunmak ve etkin olmak zorundadır.
Bugün yaşadıklarımız 1915’lerde yapılan hesaplamalar-alınan kararlar ve yapılan planların uygulanmasından ibarettir. Asıl bugün yapılan hesaplamalar yüz yılların sonrasına damga vuracaktır. Afganistan’ın bir bölümü güney Türkistan’dır. Türk devleti bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ü görevlendirmişti.
Atatürk verilen görevi tüm gücü ile yerine getirdi. Şimdilerde ise; Atatürk’ün izinden giderek Afganistan’da son sözü Türkiye söyleyecektir. Afgan nüfusunun ağırlığını Türkler oluşturmaktadır. Esasen Afgan devletini kuran Türk devlet yapısıdır. Bundan sonrada Afgan devletini yaşatacak olanda, Türkiye Cumhuriyetidir.
Bundan sonrada Türkiye Cumhuriyeti; sırası ile, önce Türk dünyasını birleştirecektir. Yerine ve zamanına göre bu birliğe İslam dünyasının tüm parçaları katılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti geleceğini ve istiklalini kurtarmak için bunları ve daha fazlasını yapmak durumundadır.
Anlamak istemeyenler ve anlamayanlar için, gençliğimizde Arapça öğrenmeye başladığımızda öğrendiğimiz bir deyişi hatırlatayım. “Bizim oğlan bina okur döner, döner yine okur” Yani Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatmak güçlü kılmak istiyorsak çok çalışmak-çok öğrenmek- Düşmanlarımızı sürekli tanımaya anlamaya çalışmak durumundayız.
AB kararlarına gelince; beni hiç şaşırtmadılar. Bekleneni ilan ettiler. Artık onların bize yalvarma zamanı oldukça yakındır. Peşimizde koştukları günleri mutlaka göreceğiz. Artık yediden yetmişe- çoban asası ile çiftçi mesesi ile (mese :çiftçilerin pulluğunu temizlemek için kullandığı alet) her duyduğumuzu her gördüğümüzü bizlere etki eden her şeyi sorguladığımız vakit kurtuluruz-kurtarırız.
Yüce Çalap’ımızın görkemli selamları, sorgulayan akıl erdiren, güçlü hesaplar yapan, kararlı karar alıcılar, inançlı icracıların üzerine olsun vesselam.