Lütfullah Kaleli
Lütfullah Kaleli

Demeye Devam

Demeye Devam

Bazı haller vardır ki ne yaparsanız yapın, isterseniz ağzınızla kuş tutun, niyetleri değiştirmeye gücünüz yetmez, çünkü; niyetler asırlar öncesinden zıplayarak günümüze gelmeyi başarmışlardır.

Arada bir kendi aralarında anlaşmazlığa düşseler de bize niyetlenip kendi şehirlerini de yağmalasalar da vahşetlerinde asla eksilme olmamıştır. Üstelik bu vahşiler mağrurdurlar! Asla özür dilemeyi bilmezler. Katiyen özür dilemezler.

Günümüzde medeniyetten uzak, vahşete liderlik eden ABD Türkiye’yi insan kaçakçılığı ile ilgili suçluyor. Esasında aklına esen her konuda Türkiye’yi suçlamayı alışkanlık haline getirmiş durumdalar.

Alışkanlıklarının temelinde, asırların derinliklerinden gelen düşmanlık- intikam yatmaktadır. Suçluluk duygularını tatmin gündelik işlerdendir. Her gittikleri yere kan göz yaşı ve yoksulluk götürmüşlerdir. Bunun istisnası yoktur.

Uzak doğudan tutun, Amerika kıtasına- Afrika kıtasına kadar her yeri kana bulaşmış çalmışlar, insanların ellerine İncilleri tutuşturmuşlar mal varlıklarına çökmüşlerdir. Bu vahşiler özgürlük düşmanı, çocuk katilleridir.

Vahşilerin aparatları da kendileri gibi, çocuk katilleri, uyuşturucu tacirleri, hırsız ve haindirler. Muhataplarını aşağılayarak, aşağılık duygularını tatmin ediyorlar. Bunlar vahşet-hırsızlık- soygun imparatorluğu kurmuşlar, yaşatmaya çalışıyorlar.

Biz Türkler ise: vahşet imparatorluğunu durdurmak, hatta yıkmak için elimizden geleni yapmak zorundayız. Eğer durdurmazsak vahşilerin ayakları altında onurumuzla- özgürlüğümüzle birlikte kalırız.

Atalarımız bu acı gerçeği çok iyi bildiklerinden vahşet imparatorluğunu yıkmış, durdurmuş, çağ açıp çağ kapamışlar yarınlara izlenmesi için yol haritaları bırakmışlardır. Aralarında bitmez tükenmez ayrılık tohumlarını bırakmışlardır.

Bizlere düşen biraz okur yazarlık, deneme cesareti ile geleceğe umutla bakabilmektir. İçimizde kazılan gayya kuyularını kapatmak, potansiyel hainleri- ihanet kaynaklarını kendi kuralları içinde yok edebilme kararlılığını gösterebilmektir.

Her ne pahasına olursa olsun her alanda birlik ve beraberliğimizi güçlendirmek geliştirmek ve korumaktır. Kısacası “Dilde, Fikirde, İşte birlik.” Yahut İşimiz aşımız kimseden sorulmaz!” diyebilmektir.

Bu arada düşmanlarımızın (vahşet imparatorluğunun veya temsilcilerinin tatlı sözlerine-güler yüzlerine kıymetli hediyelerine- güzel kadınlarına kanmamak gerek. Yüreklerimizden korkuyu çıkarmak gerek.

Düşmanlarımız alışkanlıklarından vazgeçecek değil. Ellerinden geleni artlarına bırakacak değiller. Önemli olan bizlerin ne yaptığıdır. Neye inandığıdır. Geleceğe nasıl baktığıdır. İntikam bekleyen şehitlerimizi hatırlayıp hatırlamadığımızdır.

Dünden bugüne bizi ardımızdan vuranları, ekmeğimizi yiyip bize ihanet edenleri unutup unutamadığımızdır. Bize nankörlük eden, ekmeğimizi yemeye devam edenleri hoş görmeye devam edip etmediğimiz çok önemlidir.

Konya’da plastik su boruları üreten bir fabrikada çalışan Afganlı Peştun” ben Türklere bir yudum su vermem diye” höykürebilmekte; hala benim yurdumda yiyecek ekmek bulabilmektedir. Amma yüce Çalap’ımız bizim gibi duyarsız değil birkaç saat sonra belasını vermiş, sol elinin yarısını makinaya kaptırıp kesmiştir. Nankör Peştun’un pişmanlık duyabileceğini sanmıyorum. Yüce Çalap’ımızın kahrı vatanına ulusuna sahip çıkmayan nemelazımcı gafillerin üzerine olsun.

Yüce Çalap’ımızın görkemli selamları; kutlu yürüyüşüne kararlılıkla devam eden yüreklerinde korkuya yer vermeyen, bir ve beraber olmanın tüm çarelerine bakan vahşilerin ne dediğine aldırış etmeyen cesur yüreklere- deli yüreklere olsun vesselam.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!