Çıban; insan veya hayvan bedeninde oluşan vücudun çalışma verimini düşüren, oluşan bozuk hücrelerin oluşturduğu küçük yapı.
Asırlardan beri varlığını sürdüren bir çıbanımız olan İran, Türk devlet yapısına, sıkıntı veren bir yapı olmuş, Türkleri ve Türk birliğini kendine tek düşman olarak benimsemiş bir devlettir. İslam öncesinden beri bu anlayışı terk edememiştir.
İran devlet yapısı nankördür ne yaparsanız yapın, iyilik bilmez. Gizliden iş çevirmeye meraklıdırlar. Mertlik nedir bilmezler. Tek kuralları kuralsızlıktır. Dünyada ahlaksızlığı ile meşhurdurlar.
“Dünyanın en ahlaksız ulusudur. Peşlerinden Filistinliler gelir.” Bu deyiş rahmetli babama ait olup, e-l Ezhe’rde okurken yıllar boyu gözlemlerinin sonucu olarak söylemiştir. Türklerin batıya yolculuğunu engellemeye çalışmıştır. Haşhaşileri üreten yine Farslılardır. Vezir Nizamül mülkü suikast ile öldürende bunlardır.
İranlılarda dini inanış, pek de önemli değildir. Bir zamanlar haçlılarla iş birliğine gitmiş, bizlerin altını oymuşlardır. Şia’yı silah olarak görmüşler ve kullanmışlardır. Günümüzde de kullanmaya devam etmektedirler.
Günümüzde nüfusları, yaklaşık on milyon kadardır. İran’da ezici çoğunluğu oluşturan güney Azerbaycan Türkünü esaret altında tutmayı, Şia sayesinde başarmaya devam etmekte, Kuzey Azerbaycan’ın Başını ağrıtmaya birlik ve beraberliğini tehdit etmeye devam etmektedir.
Çinliler ile- Yahudiler ile- İngilizlerle benzer noktaları çoktur. Fars devlet yapısı ciddi bir devlet anlayışına sahiptir. Ciddiye alınması, ciddi önlemlere baş vurulması kaçınılmazdır. Yalnız biz Türklerin değil, İslam aleminin de başının belasıdır. Tarihleri boyunca öncelikle Biz Türklere saldırmışlar kanımızı dökmüşlerdir. İslam öncesi ve sonrası bu anlayışı devam ettirmişler ve ettirmektedirler.
Günümüzde de durum aynıdır. Bizi bize vurduruyor, Müslümanı Müslümana vurduruyor, müşriklerin ekmeğine yağ sürmeye devam etmekteler. İranlı mollalar samimi Şia olsa, Hırıstıyan Ermenileri değil, Müslüman Azerbaycan Türklerini destekler idi. İranlı Mollalar gizli Zerdüşt olsalar gerek.
Son günlerde, İran’ın hareketlendiğini görüyoruz. Azerbaycan sınırında, Zenzegur’a yakın yerlerde yığınak yapıp, tatbikat yapması dikkatimi çekti. Azerbaycan’a yaptığı düşmanlığın yanı sıra, Ermenistan’a yaptığı destek bir yana, Şimdilerde Yunanistan’a destek anlamına gelen davranışları ibretle takip ediyoruz.
Çok ileri gidebileceklerini sanmıyorum. İran, ciddi durumlarda içeride birliğini, sağlayamaz. Derleme ordusunu dağıtmak öyle zor bir olay değildir. Fars yönetimi aklını başına almalıdır. Türklere- Müslümanlara dost olmayı başaramıyorsa! Düşman bari olmamalıdır.
İran varlığını devam ettirmek istiyorsa Türklere, Türk birliğine düşman olmaktan derhal vazgeçmelidir. Elbet seçme hakları vardır. Olmak veya olmamak gibi. Kendi düşen ağlamaz.
Eğer biraz omurgaları ve güçleri olsaydı, yaptıkları intikam yemininin gereğini yaparlardı. Güçsüz -korkak -aciz, varlığı için emperyalist dünyaya yamanmaya çalışan gizli hizmetkarlık yapan bir İran. .İran’ın yaptığı manevralar Yunanlıları kurtarmaya yetmez ,Ancak Yunanistan’ı şımartır ve ölçüsüz davranmaya iter. Zaten Yunanistan ile yarım kalan hesabımızın kapatılması gerek.
İran’da yaşayan soydaşlarımız duygusal davranmamalı, aklı ve bilimin elden çıkarmamalı, elbet her şeyin bir sonu vardır. Fars zulmünün de sonu mutlaka getirilecektir.
İran çıbanı mutlaka patlatılmalı, verdiği rahatsızlık sonlandırılmalıdır. İran Batıya yürüyüşümüzün öndeki çakıldır, yolların çakıllardan temizlenme vakti yaklaşmaktadır.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları, Çıbanları patlatan, yolları temiz tutan, Kızılelmaya doğru yürüyen, içimizdeki hainlerin ardını kollayıp, ihanet çemberini işe yaramaz hale getiren akıllı kocalarımızın (aklı başında olan danışmanlar) üzerine olsun vesselam.