Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe

featured

Halkımız gereksiz yere birbirine kötü iktidar ve muhalefet çekişmesi yüzünden düşünülmektedir. Oysa milli birlik ve bütünlük potansiyelimiz tarihe nazaran çok daha güçlüdür. Bunun için ivedi olarak adalete olan güvensizlik ortadan kaldırılmalıdır. Seçimde milli Bakiye sistemine dönülmelidir. Siyaset rant kapısı olmaktan çıkarılmalıdır. Özetleyelim; Bütün bu acil yapılması gereken işler konusunda Zafer Partisinin dışında herhangi bir partide zerre miktarda fikir, irade ya da söylem var mıdır?

Aziz Türk milleti!

Lafı evelemenin gevelemenin lüzumu yoktur.

Türk siyaseti iktidarı ve muhalefeti ile tükenmiştir. Kendini devlet sanan bazı aklı evveller belli ki yine ezberlerinde olan bir projeyi yine mevcut partilere çözüm diye dayatmışlar.  Zaten önceki çözüm sürecinde de ne Kürtler ne de Türkler vardı; yine kendini devlet sanan ve fetöye bulaşmış düşük IQ’lü ama devlet çarkının bir yerinde tesadüfen veya küresel güçler tarafından getirilmiş tiplerdi bunlar. Çözüm süreci de onların harcı değildi. Graham Fuller, David Philips ve Henri Barkey‘in marifetiydi. Kürdistan’da Çatışmayı Önlemek gibi bir başlıkla rapor hazırladılar. 22 maddeydi hatırladığım kadarıyla bu rapor. Bu raporu TRT’de tartıştılar üstelik. Cengiz Çandar da katıldı bu CIA raportörlerine…

O zaman TRT’de YK üyesi idim. Programı görünce YK’nu toplantıya çağırdım arkadaşlarımın desteği ile programı kaldırdık hatta soruşturma başlattık. Meğerse bizim sonumuz olmuş. İşte o rapor daha sonra sırayla MÜSİAD, TÜSİAD, MAZLUMDER, odalar vb sözde STK’larca tekrar edildi. MÜSİAD bazı geleneksel laflar kattı, MAZLUMDER ayet hadis, TÜSİAD liberal felsefi lakırdılar…

Ama bu ajan-provokatörlerin raporu sözde kamuoyunda makes buldu. Ekranlarda o zaman MİT’in ekran yüzü Cevat Oneş vardı.

Bir programda:

AKP bunu kabul etmezse dağılır” diye net bir ifade kullandı. Halbuki kibar bir beyefendi üslubu vardı ve Akparti filan derdi. Nedense anında sertleşti ve “AKP kabul etmezse dağılır” dedi. Tayyip Beyin o zamana kadar sanki projeyle bir ilgisi yoktu da sadece gerçek iktidar olmak istiyordu. Hatırlarsanız gerekirse papaz elbisesi bile giyerim demleri…

FETÖ desteğiyle CİA projesi hayata geçti ve malum Türkiye maalesef bu süreçte hayli yıprandı ve terör örgütü tükenmişken güçlendi.

Akabinde BOP eşbaşkanlığının edilgenlikten etkin hale gelmesi süreci.

Bugün yeniden devreye sokulan tekrar gösterimin arkasında ya FETÖ gibi güçlü bir terör örgütü ya da ABD gibi güçlü bir devlet olmasa mevcut tükenmiş iktidarı ve muhalefetiyle zayıf siyasi yapının işin üstesinden gelme olasılığı sıfırın altındadır.

CHP halkın teveccühünü maalesef doğru algılamış değildir. Bu tekrar gösterime telaşla yatmış gözükmektedir.

O yüzden bir değerlendirme yapmak zorundadır vatanını seven her Türk vatandaşı. O da şudur:

Ülke bir işgal altındadır, BOP devam etmektedir, evet bölgede İsrail’i durduracak bir güç yoktur. Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmektedir, ikinci bir İsrail görevi üstlenecek ve hiçbir Kürt’e faydası olmayacak Kürdistan planlanmaktadır. Sığınmacı ve kaçak sorununu, ekonomik krizi, milli birlik krizini ve devlet krizini çözemeyen ve ordusu da FETÖ ile hayli yıpranmış bir Türkiye’nin bu plana karşı elinin zayıfladığı hesap edilmektedir. Dış borç ve üretimsizlik had safhadadır.  Gençlik uyuşturucu ve sanal kumarla uyutulmuştur. Uyanık olanların da geleceğe dair umutları ellerinden alınmıştır. Milyonlarca genç işsizdir.

Türkiye’nin istiklal ve istikbalini yine milliyetçi kadrolar kurtarma potansiyelindedir. Ama onlar maalesef mazide yaşamakta, kompartımanlarından, alışkanlıklarından, takım tutar gibi parti tutma zaaflarından bir türlü kurtulamamaktadırlar. Oysaki artık eski ayrımlar mazide kalmıştır. Şimdi yeni zamana yeni formüller gerektir. Ülkücü, akıncı, devrimci, Kemalist, demokrat ayrımları yerine vatan ve devlet kavramı etrafında kenetlenmeliyiz.

Vatan ve devlet çürürse senin partin de altında çürür.

Şimdi yapılması gerekenleri sıralayabiliriz. Yapılması gereken tarımdan sanayie, bürokrasiden mahalli idarelere kadar çok iş var. Dünyevileşen, kapitalistleşen İslami felsefelerin bir düşünce ıslahatı geçirmesi, tasavvuftan hayli uzaklaşıp holdingleşen hatta kul hakkı yemeyi adeta sıradanlaştıran tarikatların aslına rücu etmeleri, devletin cemaatlerden arındırılması, kurucu irade olan parlamenter sistemin tesisi, tarım reformları, mimari reform vb. Ama bunları yapabilmek için önce acil olan işler yapılmalıdır. O işler de şunlar:

  1. Sığınmacı ve kaçak sorunu 2 yıl sonrasına bile bırakılmamalıdır.

Sığınmacı ve kaçak sorununu çözülmeden hiçbir mesele çözülemez. İki yıl içinde bu sorunu çözecek kudretimiz vardır.

Bu çerçevede;

Ottowa Sözleşmesinden ve

Geri Kabul Anlaşmasından çekileceğiz.

Sınırlarımızı güvenli hale getireceğiz.

Kürecik üssünü kapatacağız.

İsrail ile her türlü gizli açık ticarete son vereceğiz.

Ortadoğu Su Barışını devreye sokacağız.

Komşularımızla barış içinde bir arada yaşamak sanatını geliştireceğiz. Atatürk’ün Musul meselesi ardından bölge ülkelerine ve devlete öğüdünü yerine getireceğiz.

  1. Uyuşturucu ve sanal kumar gençliğimizi tüketmektedir. Uyuşturucu baronları acilen özellikle de İstanbul’dan temizlenmelidir. Bu mücadeleyi onlarla iş tutanların yürütebilmeleri mümkün değildir.

Yukarıdaki iki sorunu mevcut iktidarın ve muhalefetin çözemeyeceği çoktan anlaşılmıştır.

  1. Devlet ucube bir sistemle çivisi çıkmış ve çürümüş bir haldedir. Türk milleti devletini geri istiyor. Devlet krizi acilen çözülmeli ve vakit geçirmeden parlamenter sisteme dönülmelidir. Tek adam rejimi güç değil zaaftır. Demokrasi ve meclis Türkiye’nin ‘soft power’ıdır. Zaafı değildir. Elbette ki ortadan kaldırılan güçlü bir bürokrasi de ehliyet ve liyakat usulü ve devlet memuriyeti kavramıyla bu gücü daha muhkem kılacaktır.
  2. Halkımız gereksiz yere birbirine kötü iktidar ve muhalefet çekişmesi yüzünden düşünülmektedir. Oysa milli birlik ve bütünlük potansiyelimiz tarihe nazaran çok daha güçlüdür. Bunun için ivedi olarak adalete olan güvensizlik ortadan kaldırılmalıdır. Seçimde milli Bakiye sistemine dönülmelidir. Siyaset rant kapısı olmaktan çıkarılmalıdır.

Özetleyelim;

Bütün bu acil yapılması gereken işler konusunda Zafer Partisinin dışında herhangi bir partide zerre miktarda fikir, irade ya da söylem var mıdır?

O halde Arif Nihat Asya’ya kulak vermeli değil mi değerli dostlarım, ülküdaşlarım:

Çelebiler çekilip saraylarda kışlasın

Yürü aslanım ne diye kendinle savaştasın?”

Evet

İç Cepheyi güçlendirelim.

Nasıl mı?

  1. Alınan madalya ve cübbeyi iade edelim.
  2. BOP eşbaşkanlığından çekilelim.
  3. Ottowa Sözleşmesinden çıkalım.
  4. Geri Kabul Anlaşmasını yırtalım.
  5. Kürecik üssünü kapatalım.
  6. İsrail ile ticareti keselim, Filistine gidiyormuş gibi yazılan ama İsrail limanlarına giden gemilere el koyalım
  7. Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğü ilkemizi yeniden Türk dış politikasının bölgesel mihveri yapalım.
  8. 37 yıl evvel yazdığım ve bugünkü Ortadoğu bölünmüşlüğünü öngören ve engellemeye matuf Ortadoğu Su Barışı projemizi hayata geçirelim.
  9. Komşularımızla bölgesel iş birliği anlaşmaları ve ortak tarım politikası ve gümrük birliği, enerji işbirliği gibi anlaşmaları geliştirip emperyalizmin bölgedeki nüfuzunu kıralım. Büyük Atatürk’ün Musul meselesi sonrası bölge ülkeleri ve bizim için ortaya koyduğu öğüdü hatırlayalım.
  10. Ekonomimizi çökerten yeni liberal ekonomi politiklerden uzak duralım. Bir hayli hazineyi tamtakır hale getiren ve sürekli vergi affı ile ödüllendirilen firmaların gayrimeşru ve kaçırdıkları kazançlara iç cephe vergisi koyalım, yani kaçırdıklarının tamamına el koyalım. Savunma Sanayi için fakir fukaraya yüklenmek yerine, milletin parası olan ve Geri alınacak olan bu meblağı iç cephe fonu yapalım. Bu aynı zamanda adalete güvenini yitirmiş, siyasetten umudunu kesmiş kitlelere de bir güven aşısı olacaktır. O zaman göreceksiniz ki bu fona halkımız da gönülden her şeyini veriyor…

HAYDİ O ZAMAN

MADEM İÇ CEPHE GÜÇLENMELI, MADEM BEKA SORUNU VAR, HADİ BAKALIM.

BİR KEZ OLSUN SİYASİ ISTIKBAL UĞRUNA İÇ CEPHE LAKIRDISI EDEREK DÜŞMANA KORKU SALMASI GEREKEN MANIVELAYI KENDİ HALKINA KIRKU SALMAK VE MİLLETİ KAMPLARA AYIRMAK OLARAK KULLANMAKTAN VAZGEÇİN

Bir kez olsun imanla hareket ettiğinizi imanlı milletin gönlüne dokunarak gösterin.

Bakın o zaman bu iç cephe nelere muktedir!

Bakın o zaman Türk milletinin millî şuur uyanıklığı emperyalizmi nasıl birkaç hamleyle dize getiriyor!

Allah aşkına!

Hadi bakalım.

Geçtiğimiz günlerde kalp ameliyatı oldum ve ölümün en yalın gerçek olduğunu hayatımda 3. Kez müşahede ettim. Hani deriz ya:

Ölmeden önce ölenlerden olunuz.

Evet, ölüm var, ölüm.

Ölürken ağalar, beyler; yanınızda hiçbir şey götüremezsiniz.

Ne mal mülk ne makam.

Kimse size sormayacak orada ve madalya da takmayacak burada takan karanlık mahfiller gibi…”maşallah ne kadar da çok seçim kazanmışsınız, politik hünerlerinizi bize de aktarır mısınız?” Diye …

Yine de her şeyin doğrusunu Allah bilir.

Sadakallayülaziym.

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Avatar
    24 Ekim 2024, 18:06

    Düşücelerinizin hayata geçmesini, temennilerinizin dikkate alınarak uygulanmasını ne kadar isterdim sevgili Lütfü kardeşim. Sarmaldayız bundan kurtulmanın yolu neyse o yapılmalı ben ona varım. Yusuf Okumuş

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!