Terörüortadan kaldırmak, terörü yok etmek, teröristleri akıttıkları kanda boğmakvesaire gibi laflar siyasilerce, hatta anti-terör uzmanlarınca ve ilgililercetekrarlanıp durur.
Tekrarlanıp durur da kimse yahu bu kadar iddia sahibisiniz de bu terör nedendurmuyor diye sormuyor.
Zira bir önceki gün Vahdet’in attığı başlık gibi ‘ALIŞTIRDILAR’, ne hazin ki…
Alıştırılmak en vahimidir terörle mücadelede…
Zira sonunda ‘kim gelirse gelsin’e gelir.
12 Eylül arifesinde de böyleydi.
Halk kim gelirse gelsin demeye başlamıştı…
Çünkü her gün onlarca şehit vermek sadece milletin bağrında derin yaralar açmaz,zapt edilmez ve yönlendirilemez psikolojik travmalara yol açar.
Maazallah ne zaman ve nasıl vuracağı, tepki göstereceği belli olmaz.
Terörle mücadelede evvelemirde terörü besleyen dış kaynakların izale edilmesi,enterne edilmesi lazımdır.
Oysa her geçen zamana nispetle terörü besleyen ve ondan yararlananların sayısıartıyor. Hemen her civar ülke birbirine paralel…
Sadece civar ülkeler mi?
Bütün küresel güçler ve kendini yeni dünya düzeninde aktif oyunlara hazırlayanbazı ülkeler…
Böyle bir atmosferde ülkeyi yöneten siyasilerin kullandıkları dile vegeliştirdikleri diplomasiye çok dikkat etmeleri lazımdır. Rastgelekonuşmamalıdırlar. Düşmanının niyetini bilse bile uluorta söylememelidirler.Ayrıca kimin dost kimin düşman olarak algılandığına dair kendine dair geometrikşekiller icat etmeyi bilmelidirler.
Bu onların yamuk olmaları gerektiğine işaret etmez.
Elbette düzgün ve dürüst dış politika demokratik bir ülkeyi rahatlatır, tersiniyapacakların oyunlarını boşa çıkarır. Ama eğer bir anafora sokmuşsanız dışpolitikanızı artık buradan dönüş yoktur ve ister istemez bütün güçleribirbirine karşıt yapacak tuhaf geometrik şekillere onları ram etmek hüneriortaya konmalıdır.
Böyle bir hüneri Türkiye’nin gösterebilmesi mümkün, ama mevcut kadrolarla pek zor,hatta imkânsız…
Terör örgütü bütün birikimiyle ve ardındaki bütün vekâlet savaşlarını dizaynedenlerle gün be gün imkân ve kabiliyetlerini artırıyor.
Tam da bu devrede güya halkına moral vermek için (her gün şehit haberleri ile bağrı yanan halka sanki başka türmoral verilemezmiş gibi) şu kadar terörist öldürdük, bin tane teröristi yokettik türünden açıklamalar hiç de doğru bir tutum değildir.
Bu bilhassa terörü kullanan vekâlet savaşları tasarımcılarına yeni kozlarkazandırmaktan öte bir şeye yaramaz.
Terör örgütü kırk yıldır bölünme göstermedi. Bütün birikimini yenikaynaklarıyla yeni can damarlarıyla zenginleştirdi.
Bu durumda devlet aklı ne yaptı?
Eski birikimini çöpe attı.
Tecrübelileri emekli etti. Emekli etse iyi, onları yok etti, onurlarını kırdı.Obüyük potansiyeli kibrit kutusuna koyup yaktı.
İtibarlarını beş paralık etti. Morallerini sıfırladı.
Poliste de askerde de diğer devlet adamlığı meselesinde de hiçbir birikimindenyararlanmadı ülke…
Yeni yetmelere kaldı iş…
Eskiler doğru mu yapıyordu?
Elbette bunu da demek istemiyorum. Ama yeni Türkiye lakırdıları yeni Türkiye içinyetersiz kaldı. Kemalist söylemleri taklitten ibaret kaldı. Oysa eskiyi yeniyebağlamak icap ederdi. Şura ve ortak akıl inşası için orijinal hiçbir faziletortaya konamadı…
Ahmet Hoca’nın profesör söylemleri gibiydi en başarılı halimiz…
Yeni yetmelerimiz Adnan Hoca’nın hani o yakışıklı müritleri gibiydiler… Tavırvar, eda var derinlik yok maalesef… Hal ilminden nasipsizler…
Bu cemaat için de böyleydi. Hani şu bir zamanlar bu iktidarın pek meftun olduğukadrolar…
Onların yerine ikame edilenler de öyle ama…
Onlar da belki ellerinden geleni yaptılar ama ‘Amerika’yı yeniden keşfetmek’diye bir laf var, öyle oldu…
Her yeni gelen görevli eski birikimin üstüneoturmadı. Sıfırdan bir şeyler yapmaya kalktı…
Böyle devlet olur mu?
Devlet böyle yönetilir mi?
Türkiye’nin bir sürü terör uzmanı var. Bir sürü Ortadoğu uzmanı var.Türkiye’nin tarihi tecrübeleri, arşivleri, gelenekleri, gizli kodları var.
Bunların hiçbiri yerinde ve zamanında kullanılamıyor ne yazık ki…
Hep sil baştan…
Kürt sorununun çözümü stratejisi öyle olmadı mı?
İki tane CIA ajanına ram olan devlet aklı çözüm sürecinde hiçbir yerlidüşünceyi fikri, aklı, oyun kurucu zekâyı değerlendirmedi.
Hatta alay etti onlarla…
Onları faili meçhulcü saydı.
Çağdışı olarak vasıflandırdı. Çözüm sürecini istemeyen anti-demokratlar diyealgıladı…
Teker güya dönüyordu ve tek kutupluluk dışında herkes bu tekere çomak sokmakisteyenlerdi…
Hiçbir istişare yapılmadı…
Bilenler konuşturulmadı ya da konuşmadı…
Sanki bir dümen dönüyordu ve herkes sadece seyrediyordu.
Valiler, komutanlar, bürokratlar, akademisyenler, akiller, gazeteciler,politikacılar şunlar bunlar…
Bremen mızıkacıları gibi…
Sonra her şey başa sardı.
David Phillips’in ve Henri Barkey’in adlarını duyuyor musunuz şimdi?
Ve onların yerli işbirlikçilerinin.. Dostlarının…
Hemen herkes vatansever ve terör mağduru kesildi adeta…
Terörün bu kadar azmasının ve kontrolden çıkmasının vekâlet savaşlarınınargümanı olmasının hatta giderek güya karşıt gibi duran terör gruplarının kimişehirlerdeki terör eylemlerinde ittifak yapmalarının sorumlusu kim?
Ortadoğu’yu doğru okumayanlar…
Türkiye’nin devlet geleneğini bilmeyenler…
Kolay yükselenler…
Kolay politika yapanlar…
Memleketi babalarının çiftliği sananlar…
Ve masum bir milletin kalbiyle oynayanlar…
…
Söylenecek çok söz var ama boğum boğum içimiz dışımız. Boğazımızı sıktıkça,yanlış ve incitici laflar kullanmayalım diye handiyse hepimiz kekeme olduk.Konuşmuyor, konuşamıyor tuhaf sesler çıkarıyoruz.
İşte gazetelerin, partilerin, üniversitelerin, güya düşünce kuruluşlarının haliortada…
Bu kadar pejmürde bir ülke elbette ki terörü bizzat davet eder…
Misliyle cezalandırılacaklarmış…
Adamın adam tedarikinde bir sorunu yok ki…
Adamın insanları kan deryasına itmekte bir sancısı yok ki…
Zaten misliyle cezalandırma hamlesi bekliyor o da…
Evet, terörle mücadelede öncelik ve ivedilikle devlet, bu ülkenin ancak vesadece yüzde birlik birikimini kullanabiliyor.
Önce bu meseleyi çözecek bir siyasi irade lazım.
Ve komuta kabiliyeti…