Çekin Ellerinizi Şehrimizin Üstünden!..
Evet, bir an evvel çekin o kaba, nobran, estetik – bediî bir idrakten yoksun ellerinizi ve kem – şehevî gözlerinizi şehrimizin üzerinden.
Tarihî dokularımızı, can damarlarımızı kesmeyin.
Şehri ve şehir içindeki bin yıllık terkibimizi yok etmeyin.
Bize kıymayın…
Kentsel dönüşüm talanlarınızı ve yalanlarınızı da alın ve yapacaksanız onları yeni kurduğunuz kentlerde yapın…
Eski şehirlere, yavaş şehirlere dokunmayın.
Huzur iklimlerini terörize etmeyin.
Medeniyetimize kıymayın…
Yeni hevesleriniz varsa Dubaililer gibi, yapın yeni kentler sıfırdan…
Eski şehrin tarihi dokusunu acımasız rantiyenize alet etmeyin.
Mesela teröre teslim olmuş kentlere kentsel dönüşüm planları yapın hemen.
O kadar çok bilmiş çok kazanan müteahhitleriniz, belediye reisleriniz oralara gitsinler ve bir an evvel oralarda yatırım filan yapsınlar.
Hani 49 gün köprüleri filan…
Hemen AVM diksinler, köprüler, kavşaklar, plazalar, güvenlikli Mobeseli binalar yapsınlar…
Üzerlerine de yazsınlar 23 Gün Köprüsü filan…
Terörle mücadelede güvenlik kuvvetlerine de yardımcı olurlar böylece…
Bakın kaç gün oldu bir Sur’a giremiyoruz…
Dümdüz edin hadi ne duruyorsunuz?
Medeniyet götürün…
Buraya getirmeyin medeniyetinizi, oraya götürün…
SUR TAŞINMALI
Diyarbakır Suriçi tamamen boşaltılmalı…
Sen ü Ben Vadisi, Suriçi’nin tarihî dokusu, eski Diyarbakır mimarisi öne çıkarılıp korunmalı; ne kadar iğreti ve sonradan görme yapı varsa yıkılmalı…
Surların etrafı, Suriçi temizlenmeli…
Diyarbakır dışında güvenlikli modern birkaç çevrekent yapılmalı…
Yeni çevrekentler Türkiye mozayiğini barındırmalı…
Kurulacak tesisler kendi kendine yetmesini sağlamalı bu çevrekentlerin…
Diyarbakır’ı kurtarmak İstanbul’u kurtarmak demektir.
Sevgi ve Kin
SEVGİYE KOŞAN GÖNÜL DAĞIN ZİRVESİNDEDİR
KİNİNİN PEŞİNDE NEFS, ZİLLET KUYUSUNDADIR
İNSAN BİLMEZ Kİ, ÖMÜR PÜF DİYE SÖNER GİDER
YEŞİLİ GÖRMEZ GÖZ, CEHENNEM UYKUSUNDADIR
Van Gölü Şehirleri
Van Gölü’nün üst bölgesi Kocaeli ile İstanbul arasındaki gibi öncelikli bir sanayi merkezi olmalı. Güneydoğu Kalkınma Projesi’nin, Doğu Anadolu Kalkınma Projesi’nin koordinasyon merkezi olmalı Ahlat.
Ahlat, Adilcevaz ve Malazgirt üçgeni hatta Tatvan ile Van arası, modern dev bir agro endüstri merkezi olmalı.
Van Gölü’nün bütün kıyıları Abudabi gibi yapılmalı…
Bütün uçuk projeler buralara tatbik edilmeli…
Diyarbakır, Urfa, Gaziantep, Elazığ, Malatya, Ahlat, Van, Bitlis, Muş, Adıyaman, Kahramanmaraş öyle entegre olmalı ki Türk milletinin çelikleşmiş iradesi yeni bir kalkınma modeli etrafında bütün dünyaya farklı mesleklerin nasıl milli sivil bir inisiyatif geliştirebileceğinin yeni perspektifini gösterip örnek olmalı…
Bütün dünya bu yeni birlik ve kardeşlik projesinin müşahhas örneğini görüp hayran kalmalı…
AB Örneğinde Olduğu Gibi
AB içindeki sivil toplum gibi geliştirilmeli Türkiye’de de sivil toplum…
Tarımdan sanayiye hemen her meslek grubunun sivil inisiyatifi için fırsatlar hazırlanmalı…
Şanlıurfa’daki bir pamuk üretici birliği ile Nazilli’deki bir pamuk üretici birliği aynı mesleki birliği oluşturmalı. Aynı hedefler için aynı örgütsel çabalar ve mevzuat birliği için ortak kavga vermeli…
AB’deki gibi…
Entegrasyon ancak böyle gerçekçi meslek örgütleriyle kaimdir ancak…
Gerçek olmayan meslek örgütleri ile bir yere varılamaz.
Hayatın içinden mesleki örgütlerle sivil inisiyatif geliştirilebilir ancak.
Hemen her meslek ve her alt sektörde gerçek sivil toplum kuruluşları öne çıkarılmalı ve ulusal bir üst birlik geliştirmede bu alt birliklerin otak hedefleri olmalıdır.
Pamuktan, dokumacılığa, tarla bitkilerinden hayvan yetiştiricileri birliğine, unculardan makarnacılara, su birliklerinden kabzımallara ne kadar alt sektör ve meslek çeşidi varsa yerel ve ulusal birlikler halinde örgütlenmelidir. Gerçek sivil örgütlenme terör örgütlenmesi boşa çıkaracaktır.
Modern Avrupa ne yaptıysa aynısını yapmalıyız.
Entegrasyonu onlar nasıl gerçekleştirdiyse bizim de; “aklın yolu birdir” deyip aynı teknik meselelerde akılcı çabalara girişmemiz gerekiyor.
Ya da doğrudan AB’yi sıkıştıralım ve üyelik hakkımızı alalım. AB üyesi olan bir ülkede Kürt sorunu olmaz.
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı