Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

MHP Bölünsün” Diyen Gazeteciler

“…Artık parti derin bir kopuşun eşiğinde. Herihtimalde, ister muhalefetin arzuladığı 19 Haziran’da, ister MHP yönetimininönerdiği 10 Temmuz’da bir kurultay yapılsın, sonu kopuşla bitecek. Çünkü MHPgibi ideolojik bir kitle partisinde daha çok da sol kitle partilerinde görülensert “hizipleşme” hiç de “sakin” geçecek gibi değil. Basit adaylıklarda bileürkütücü kavgalar yaşanırken, derin siyasi ayrılıkların nelere yol açabileceğikestirilemiyor.  ‘10 Temmuz bir tuzaktır.’  İşin içine bir de siyasetmühendisliği ve algı operasyonları girince “makul bir yol” bulmak ve sürecisakin atlatmak kolay görünmüyor. Bunun işaretini muhalif adaylardan MeralAkşener, “10 Temmuz bir tuzaktır” sözüyle verdi ve yumuşama ihtimallerini de heptenyok etti. Süreç çok sert ve gerilimli geçecek. Peki, bu konuda yasal prosedürnasıl işleyecek? Muhalif siyasi aktörler, Yargıtay’ın kararı gereği ÇağrıHeyeti’nin çağrısıyla 19 Haziran’da Tüzük Kurultayı yapacak. İşin bundansonrası da hayli ilginç… Muhalif cephede iki görüş çarpışıyor; bir kesim osalonda 601 delegenin imzasıyla (yani yarıdan bir fazla) seçimli kurultayyapılabilir diyor. Öteki ise yine yarıdan bir fazla delegenin imzasıylakurultayın bir hafta veya bir süre sonra yapılması gerektiğini söylüyor.

Hıncal Uluç’un gazetesinin köşe yazarı Mahmut Övür, böyle yazıyor.

MHP’nin bölünmesini can-ı gönülden diliyor.

Ya MHP’de statükonun devamını istiyorlar, ya da bu müthiş potansiyelin ikiyebölünmesini…

Hem de tam ortadan ikiye…

Bu yüzden yazısında delege sayılarını eşitlemeyi hedeflemiş.

19 Haziran’da kongre yapılacağı anlaşılınca MHP’yi dizayn eden – etmeye çalışançevreler halkta karşılığı olan bir liderle yüzde otuzlara erişecek ve böyleceister istemez yeni bir dönemin başlangıcına imza atacak bir siyasi aklınmuvaffak olmaması için yeni beklentiler yaratmaya gayret ediyor şanlı yandaşve/yahut yanaşma medya…

Bana göre Tayyip Bey’in ayak bağı olacak bir AK Parti’nin gelecek dönemdesiyaseti kilitleyeceği pek açık. Oysa alternatifli çoğulcu sistem her zamanTürkiye’nin önünü açabilir.

Bakın şimdi mevcut yapı bile o kadar istikrar söylemlerine rağmen Suriye’deartık Esed’li çözüme doğru evrilmeyi marifet saydı.

Bu ne demek?

7 Haziran’da bu ülkenin önüne bir imkân gelmişti. Koalisyon büyük lütuftu.Verecektin Dışişlerini Onur Öymen’e o da Suriye ile anlaşma yoluna gidecek veböylece bugünkü gibi Balta Limanı Antlaşması ile Hünkâr İskelesi Antlaşmasıarasına sıkışmayacaktık.

Malum Osmanlı Donanması’nın Kaptan-ı Deryası Ahmet Fevzi Paşa, sadrazam HüsrevPaşa’nın korkusundan çareyi Mısırlı Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya sığınmaktabulmuştu. Bir anda bütün donanma sanki karşı tarafa geçmişti. Bir yandaİngilizler, diğer yanda Ruslar, sonra Fransızlar Mısır üstünde inisiyatifgeliştirmek isterken Osmanlı kendi adamı Kavalalı ile çarpışacağım diye elinadamı ile gizli anlaşmalar yaptı.

Sonra onlar ne yaptılar? Bu çaresizliği keşfedip aralarında anlaşma yaptılar vehasta adamı masaya yatırdılar.

İstanbul’un fethi ile sarhoş olmuşken Şam’da namaz kılma hülyası yerini Esed’leanlaşmaya bıraktı.

Dış politikanın iflasını Ahmet Hoca’ya atarak kurtulabilir miyiz?

Şimdi ortaya çıkıyor ki, reaya sultan ilişkisini her zaman istikrar getirmiyor.

Çoğulculuk ve kuvvetler ayrılığı çağdaş devletin en büyük kozlarından biri…

Sahte istikrar adına tekilcilik asıl tehlikedir aslında…

Şimdi Türkiye’nin önünde MHP gerçeği var.

MHP kongresi de artık sadece ülkücülerin meselesi olmaktan çıktı bütün birmilletin meselesi haline geldi.

Buradan geriye dönüş yoktur. 

Bu gidişata engel olmak hem ülkeye, hem dava diye sayıp durdukları neyse onaihanettir.

Baltalimanı ve Hünkâr İskelesi Antlaşmaları

Bazı tarihçiler her ne kadar Balta Limanı Antlaşması’nı Osmanlı’ya dayatmasındaİngiliz emperyasının buna paralel olarak Tanzimat Fermanı’na işlerlikkazandırma teşebbüsünün olduğunu vurgulasalar da asıl mesele buğday ambarıMısır’ın kadim paylaşılma sorunudur. Aslında İngiliz tacirler daha öncedenMısırlılarla buğday ticareti yapıyorlardı Osmanlı bu uzak eyaleti denetlemektenacizdi elbette. 

İkinci Abdülhamid’in babası Abdülmecid’e alafranga padişah dedirten çağdaşlaşmave reform merakı elbette ki imparatorluğun ömrünü uzatmaya matuf çabalardansayılır. Ama bir donanma komutanının bütün donanmayla birlikte Kavalalı’ya sığınmasınane demeli? Böyle bir devletin içişlerine karışması için emperyalistlere nekadar çok fırsat verdiğini söylemeye ne gerek var? 

Kavalalı’ya karşı bu sefer Ruslarla ve bir maddesi gizli beş maddelik anlaşmaolan Hünkâr İskelesi Antlaşması da Baltalimanı ile bir eteğini İngiliz’ekaptıran Osmanlı’nın eteğinin öbür ucunu Ruslara vermesi manası taşımıyor mu?Neymiş efendim Mehmet Ali Paşa Osmanlı saltanatının yerine geçermiş…

Bir önceki devir olan İkinci Mahmut reformları sırasında da Napolyon’un Mısır’ıişgali reform hevesimizi kursağımızda bırakmıştı.
Bugün de ABD bir yandan, AB bir yandan, Rusya bir yandan, İsrail, İran, Suriyehatta Arabistan öte yandan kuyumuzu kazıyor…

Ne yapalım yeni Baltalimanı ve Hünkâr İskelesi Antlaşmalarını?

Basınımızın ve akademyamızın bazı kalemşorları evet tam da bunu teklifediyorlar.

Neymiş ABD ile anlaşıp PYD ile Kobani’de yaptığımızın tekrarını yapmak. Oyunusürdürmek. 

Zaten Ertuğrul Özkök de ABD’li dostlarından Kürdistan’ın kurulacağına dairmesaj almış ya…

Oysa daha birkaç yıl evvel tam tersini savunuyordu Özkök yahut ABD’li dostları:ABD Kürtleri değil Türkiye’yi tercih ederdi.

Ne oldu şimdi?

Hep bir ağızdan malum koro Türkiye’yi yeni Baltalimanı ve Hünkâr İskelesi gibibir anlaşmaya zorluyor.

Eeee… Bu saltanata da gider 
hadi…

Ne diyelim hayırlı olsun…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!