Türkiye aklı Ahmet Hakan ile Hüseyin Gülerce’nin Fetöcülük ile ilgili birbirlerine kara çalmalarına kilitlenmiş durumda.
Bu hükme nereden mi vardım?
‘Gazeteoku nokta kom’ durmadan ikisini manşete taşıyor da ondan.
Demek ki ikisinin yazdıkları kamuoyunu ilgilendiriyor.
Yazdıklarına bakıyorsunuz…
“Sen itirafçısın!”
“Hayır, sen sinsi Fetöcüsün…”
Baydınız artık.
…
Peki onlar baydı da bu okuyucu kitlesi neden hala eski Türkiye’nin gazetecilerini okuyorlar?
Hala neden televizyonlarda eski Türkiye’nin televizyoncuları var?
Neden bütün köşe yazarları hala aynı…
Neden siyasette de hala eski adamlar cirit atıyorlar?
…
İş dünyasında kerli felli adamlar idolleri yani tanrılarıyla görüşebilmek için kim bilir kaç defa Pensilvanya’nın yollarını aşındırmadılar mı?
Uçakların rotalarında bile onların aşındırdığı bulutlar var…
Önlerine çıkanları bir bir yok etmediler mi?
Altın madenleri bile kimler için pazarlandı?
Karşı çıkan kaymakamlar öldürülmedi mi?
…
Şimdi herkes itirafçı ve masum olduğu iddiasında…
17-25 Aralık milatmış… Olacak iş mi bu?
FETÖ Terör Örgütü ise bu kadar kısa zamanda palazlanabilir mi?
O zaman darbe suçlaması boşa gider…
Kırk yılın hesabı sorulmalı değil mi?
Burada AK Parti’yi bekleyen bir tuzak olduğunu görmüyor musunuz?
Ne yani 17 Aralık’tan önce bu terör örgütünün bütün suçlarını işlemiş olanlar af mı edilmeli…
Ne yani o cinayetlerin hesabı sorulmayacak mı?
Ne yani bürokraside Amerikancı olmayanların atıldığı dönemlerin hesabı sorulmayacak mı?
Bu terör örgütünün ipliğini pazara çıkaranlara ettikleri yanına kâr mı kalacak?
NE YANİ NECİP HAPLEMİTOĞLU cinayeti aydınlatılmayacak mı?
…
Eğri oturalım doğru konuşalım şimdi.
Bir zamanlar siyasete yön veren kimdi? Belediye başkanlarının kim olacağını siyasi liderlere telefonla bildiren kimdi?
“Pensilvanya’daki muhterem hocaefendi hazretleriniz” değil mi?
…
Dahası…
Televizyonlarda kimin program yapacağına kim karar veriyordu?
“Pensilvanya’daki hoca efendi hazretleriniz” değil mi?
Hatta canlı yayına yansıyan küfrü dolayısıyla Mehmet Ali Erbil bile gidip Pensilvanya’dan icazet alıp tekrar işinin başına dönmemiş miydi?
Bu adam hala program yapmıyor mu?
Eğlence dünyanız bile muhterem hocaefendinizin tayin ettiği komiklerle dolu değil mi?
Değişen ne var?
Medya tanrısının kararı dışında şu anda bile televizyonculuk oynayan var mı?
Boşuna TÜBİTAK’ı ele geçirmemiş hazret anlaşılan…
Boşuna ele geçirmemiş partileri anlaşılan…
Boşuna ele geçirmemiş televizyonları anlaşılan…
Boşuna ele geçirmemiş emniyeti ve orduyu anlaşılan…
Ne kaldı geriye?
Boşuna ele geçirmemiş Diyanet’i anlaşılan…
…
O yüzden medyada, siyasette, iş dünyasında, bürokraside itirafçı türemesi normaldir.
“Sen sinsi fetöcüsün, sen asıl itirafçısın….”
Gırla gidiyor böylesi suçlamalar…
Daha da gideceğe benziyor… Türkiye aklı patlak gözlü bir vaizin Atlantik ötesinden dizayn ettiği bir Türkiye hâlâ…
Anlaşılmayacak ne var?