Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Kongre Yapamayan Parti Ülkeyi Nasıl Yönetecek

KİMİ NİŞANLILAR EVLENEMEDİ

DÜĞÜNLERİ OLMAYANLARIN DÜĞÜNÜ

 
Özel Harekât polisi Ersan Gürpınar 22 Nisan’da nişanlanmıştı. Yakında düğünü olacaktı. Şırnak’ta 11 Mayıs’ta şehit edildi. Samsun Kavak’ta toprağa verildi. Kara toprak alabildi onu içine…

Nişanlısı soruyor: “Ey vatan toprağı nasıl alabildin onu içine?”

Vatan toprağı cevap veriyor o ciğeri yanmış genç kızın kulağına, kimse de anlamıyor etraftan:

“Ben onu Peygamberin avuçlarına tevdi etmek için emaneten aldım kızım…”

Nişanlısı Pınar Aslan tabutuna sarılabildi yârinin. Ne kadar da elemliydi gözleri?

Ne kadar çok gözyaşı dökmüştü?

Ama alnı nurluydu, başı dikti, o bir şehit nişanlısıydı gururluydu…

Onun halindan anlayan başka bir genç kızımız ona sarılıyor, teselli ediyordu.

Aylin’di o da…

Diyarbakır’da şehit olan uzman çavuş Sezgin Burak Cantürk’ün nişanlısıydı Aylin.

“Seni en iyi ben anlarım Pınar” diyordu fısıltı halinde…

İki nişanlı Türk milletinin en şerefli nişanlıları idi…

Eşleri olacak sevgililerini toprağa vermişlerdi.

Bu vatan için.

Sezgin ile Ersan birer ay arayla şehit oldular.

Bu yıl Kıbrıs Savaşı’nda verdiğimiz şehitten daha fazla şehit verdik.

Sanki savaştayız lafı ne acayip bir laf…

Evet savaştayız..

Pırıl pırıl vatan evlatları niçin ölüyor?

Pırıl pırıl genç kızlarımız niçin düğün yapamıyorlar?

Kan ağlıyor milletin vicdanı..

Kim rahat uyuyorsa döşeğinde bilin ki ateş bir gün ona da değecektir.

Sarışıp birbirine ağlıyor nişanlılar.

Onların istikballerini karartanları Allah kahretsin.

Kimi nişanlılar evlenemedi.

Sevgililer dönmediler canlı olarak. Cenazeleri geldi yavuklularına…

Düğünleri olmayanların düğünleri arş-ı alada olur. Onların düğünlerine davetliler cennet kokularıyla gelirler.

Onların düğünlerinde takılanlar sevaplar, iyilikler, faziletler, merhametler, aşklar halkalarından oluşur.

Yeryüzünün hiçbir hazinesi karşılayamaz değerini…

Takı merasimleri yeryüzündekilere benzemez.

Peygamber Burağıyla gelir öyle bir takı takar ki o eşlerin yakalarına…

Evet, kimi nişanlılar kavuşamadrılar yarlerine…

Onları kara toprağa verdiler.

Mevlana diyor ya: şehit bir düğün gecesine gider gibidir….

Eşleri, nişanlıları, anneleri, ablaları şehadetşerbeti içmiş olan kızların, annelerin, ablaların alınlarına baktınız mı hiç? Oradaki cennetten gelmiş işareti, nuru fark ettiniz mi?

Yoksa kör müsünüz?

Biliniz ki hiçbir düğün onların düğününün yerini tutamaz..

Şehitlik makamından daha yüce bir makam nedir ben bilmiyorum.

Şehitler doğrudan o alemler efendisinin kucağına gidecekler..

“Sana ağuşunu aççmış duruyor Peygamber…” diyor Akif…

Ne güzel tarif ediyor düğün gecesini…

Ayet’el Kürsi okuyordu nişanlılar, anneler, bacılar o civanların arkasından.

Şimdi fatiha okuyacaklar, yasin okuyacaklar…

Ama o en yüksek makamın haklı gururunu da taşıyacaklar alınlarında bir şeref madalyası gibi…

Aylinler, Pınarlar bu vatanın iradesini temsil eden sizin o dik duruşlarınızdır. Sevgili arkasından dökülen gözyaşlarınız cennette altlarından ırmaklar akan birer irem bağı olacaklar…

Ve sizler de en pozitif ayrımcılıkla şanla şerefle o güzel makam sahiplerinin yanına yükseleceksiniz.

Aylinler, Pınarlar!… Vatan; Ersanlardan, Sezginlerden ne kadar hoşnut ve onlara ne kadar minnetdar ise sizlere de öyle minnetdardır.

 

KONGRE YAPAMAYAN PARTİ ÜLKEYİ NASIL YÖNETECEK

KOOPERATİF BAŞKANLARI DA GİTMESİN

Partiler tıpkı dernekler ya da kooperatifler gibidir.

Delege yani genel kurul en üst makamdır.

Genel başkanı filan o seçer.

Genel başkan layüsel değildir, gökten filan inmemiştir.

Genel kurul toplanmıyor ve seçim yapamıyorsa o siyasi parti değildir.

Başkaca hiçbir güç bir partinin delegesinden üstün değildir o partinin kendi yolunu bulması ve kendi idarecilerini seçmesi açısından.

Kongre yapamayan partiler feshedilmiş sayılır.

Ya da dernekler…

MHP kongreye gitti ama yapamadı.

İki açıdan berbat bir şey…

Devlet yani iki devlet de çökmüştür bu olayda, bitmiştir..

İkincisi ise daha vahimdir: o meşhur irade kendi kaderini kendisi tayin edememiştir.

15 Mayıs’ta toplandı delegeler.

Tıpkı bir dernek, bir kooperatif nasıl toplanırsa herhangi bir parti de öyle toplanır. Ne hükümet gözlemcisinin bir önemi vardır, ne herhangi bir mahkemenin, ne Yargıtay’ın, ne salon görevlilerinin, ne polisin, ne askerin, ne şunun nu bunun…

MHP kongresi toplandı ama salona giremedi.

Demokrasi yara aldı.

Daha doğrusu bundan böyle bütün yapı kooperatif başkanları istedikleri huzur hakkı ve maaşı kendilerine yazabilirler.

Bütün kooperatif başkanları bundan böyle kongre mongre yapmasınlar.

Ölene dek başkan olsunlar.

Vıdı vıdı yapan üyeleri atsınlar.

Onların evlerini başkasına satsınlar.

Kendi evlerini saray yapsınlar.

Bütün kooperatif ya da dernek başkanları üyeleri toplandığında onları salona aldırmasınlar..

Salon çok mühim ya…

Salonda olmazsa olmazmış.

Bina mı insan mı?

Hangisi değerli?

Dünya beşten büyüktür, doğru…

Bu niyet burada geçerli değil mi?

Nevzat’ı aradım o gün. Bizim kooperatif başkanı. Meğer o da demokrasiye takviye için orada imiş…

Bu şahit olduğu sahne ona da ilham verebilir. Bir daha başkanlıktan  sakın çekilmesin. Ölene kadar kooperatifin başkanı olsun. Bütün aidatları da kendi keyfince harcasın. Evini de saray yapsın. Bizleri de kooperatiften atsın.

MHP delegeleri toplandı ve kongre yapamadı.

Bundan daha saçma bir şey olabilir mi?

Basın nasıl da olayı normal karşıladı?

Kerli felli demokratlar sanki dünya yıkılmamış gibi değerlendirdiler bu fecaati..

Halbuki kıyamet kopmuştu.

Kopmalıydı.

Ankara’da demokrasi fiilen bitmişti.

Polis sanki vazifesiymiş gibi tedbir almış delegeleri salona sokmuyor.

Sanki teröristler toplanmış gibi toma getirmişler.

Bu kadar terbiyesizlik olmaz.

Buna il yönetmek, devlet yönetmek değil eşkiyalık denir.

Bütün bu görevlileri baştan eğitime tabi tutmak icap eder.

Bence vali dahil bütün görevliler ve bu vahim olayda katkısı olanlar yeni baştan okullarını okumalı ve bugün işgal ettikleri makamlarına ancak birkaç sınavdan sonra dönebilmeliler.

Kongreyi delege yapar.

İster gündemi değiştirir, ister seçim yapar.

İster içerde yapar, ister dışarda yapar.

Delegenin biri önerge verir; içerisi çok sıcak kongreyi dışarıda yapalım diye; toplanan delegelerin de yarıdan bir fazlası isterse kongre dışarıda yapılır.

Kimi ne ilgilendirir?

Delege iradesinin dışında hiçbir iradenin önemi yoktur.

Devlet sadece onların güvenliğini karşılamak için orada olur.

Devletin de başkaca bir vazifesi yoktur.

Terörü önleyememiş devlet ne hakla hem devletin bendelerine ukalalık yapabilir ve önlerine çıkabilir?

Tam dayaklık hal…

Ben olsam bütün sorumluların yani demokrasi karşıtlarının – hukuk tanımazların – Allah’tan korkmayanların – Hakka karşı çıkanların diplomalarını yaktığım gibi onları bir güzel okşarım da..

Dayak cennetten çıkmadır bu durumlarda…

Bu durumlarda direnmek en tabiii haktır.

Bu terbiyesizliği yapanlar, demokrasiyi engelleyenler kesinlikle işten el çektirildiği gibi akıllanmaları için falakaya da yatırılmalıdırlar.

Zira beyine giden sinir uçları ayak tabanındadır insanın. Belki kendilerine gelirler…

MHP kongre yapamadı, yaptırmadılar.

Türkiye’de demokrasi bitti.

İşin garibi Türkiye’yi kurtarmaya namzet, onu çağlar üstünden sıçratacak ülküye sahip olduklarını iddia edenler yapamadı kongreyi…

Sen bir kongre yapamıyorsun Türkiye’yi nasıl kurtaracaksın?

Kim engelleyebilir ki ülkücü iradeyi?

Yıkıp geçmeleri icap ederdi.

Şimdi herkes suçlu oldu.

Bundan böyle ya devlet başa…. Ya kuzgun leşe…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!