Anayasa Mahkemesi kararını okumadan tavır alması doğru değil Sayın Cumhurbaşkanı’nın.
Cumhurbaşkanı’nın erken tepkisi üzerine bir kısım köşe yazarları ve basın camiasının körü körüne destek mesajları sallaması da doğru değil.
Can Dündar’ın böyle bir kararla basın mücahidi yapılması da doğru değil.
Zira o haberi Aydınlık gazetesi daha önce yayınlamıştı.
Demek ki Cumhuriyet yayınlayınca haber oluyor.
Öte yandan casusluk sayarsanız gecikmiş bir gazete haberini, istihbarat örgütlerinizin beceriksizliğini perdelemiş olursunuz.
Burada önemli olan operasyonel bir istihbarat faaliyetinin deşifre olmasıdır.
İyi bir devlette böylesi hatalar affedilmez, suç da basına yüklenmez.
“Hiçbirinizi Tanımayrum”
Tanımıyorum modası yayılırsa benim için daha iyi…
Demiş ya Karadenizli:
Ula ben de hiçbirinizi tanımayrum…
Ne Cumhurbaşkanlığı sarayını
Ne Büyük Meclis binasını…
Ne İncek’e taşınan Anayasa Mahkemesi binasını…
Ne orayı ne burayı…
Hiçbirinizi…
Eskiden birkaç kez çıkmışlığımız vardı Çankaya Köşkü’ne…
İlk Korutürk Cumhurbaşkanı iken çıkmıştık.
Esir Milletler Haftası’nı Esir Türkler Haftası ilan etmiştik ve Türk dünyası dernek başkanlarını toplamış çıkmıştık. Esir Türkler diye de o yıl kitap yazmıştım. Yıl 1977
Sonra 12 Eylül oldu. Ara kesit filan…
Özal zamanında çok çıktık köşke. Arkadaş gibi sohbetler yapmayı çok severdi rahmetli, kırik kıraklarla, meyve sularıyla… Sayın Demirel zamanında da çıktık, Sayın Gül zamanında da…
Fakat diğerleri şerefyab olamadılar ne yazık ki…
TBMM binasına da haylice ziyaretimiz olmuştu…
RTÜK Yasası’nı hazırladığımızda, arkadaşlarımız davet ettiklerinde yemek yemeğe, sonra Plan Bütçe Komisyonları’nda on yılı aşkın bütçe görüşmelerinde bürokrat olarak. Bazen sivil toplum derneği başkanı olarak…
Yıllardır uğramadık ama…
Gönülden ırak olan gözden ırak olsun muydu neydi o söz?..
Ama eski Anayasa Mahkemesi binası bana yakın dururdu nedense içine hiç girmişliğimiz yok.
Diyeceğim o ki sağ olsun Sayın Cumhurbaşkanı bize bir kapı açtı.
Tanımama kapısı…
Ne mahkeme tanırım bundan sonra, ne şu ne bu…
Kimseyi takmam artık.
Yaşasın anarşizm…
Ezop masalları: Vıraklayan Kurbağalar
Gündemle bir alakası yok ama çocukluğumdan beri Aisopos’tan yahut Nasreddin Hoca’dan, yahut Behrengi’den yahut Keloğlan’dan bir masal okumadan uyumam. Dün gece Yılanlarla kurbağalar masalını okudum bilmem kaçıncı kez…
Bir engerek, pınar başını suyum bellemiş. Tanrının her günü su içmeye gelirmiş buraya. Pınarın yöresinde yuvalanmış bir başka su yılanı fena bozulmuş buna:
– Ne bu be? demiş, çıkışmış. Her gün her gün gelip adamı tedirgin ediyorsun! Babanın tapulu pınarı mı bu? Değil. Var git, kendine başka pınar bul, bizim de başımız dinç olsun.
Gidersin, gitmezsin bir patırtı gürültü, bir kızılca kıyamet kopmuş ki, demeyin gitsin! Sonunda yılanlar bakmışlar, bu böyle ağız dalaşında çözümlenecek bir mesele değil. Falan gün, falan saatte buluşalım, kozumuzu pay edelim. Kim kimi yenerse, çeksin gitsin buradan; suyu da, pınarı da kalana bıraksın, demişler, kesişmişler.
Su yılanından hazetmeyen kurbağalar, olanı biteni uzaktan gözlerlermiş. Engereğe koşmuşlar:
– Üzülme sakın, demişler. O haine karşı biz senin yanındayız. Korkma senin arkanda biz varken onu yenersin.
Kararlaştırılan günde yılanlar karşı karşıya gelmişler. İş bir an önce bitsin diye sektirmeden birbirlerinin üzerine atılmışlar. Bir dövüş başlamış ki, evlere şenlik! Çevreden kurbağalar da vırak vırak ötüp ortalığı gürültüye boğarlarmış.
Engerek yılanı, su yılanını sonunda yenmiş. Soluk soluğa dövüşten çıkmış. Çevresini saran sözde kendi tayfası kurbağalara:
– Ayıp ayıp! demiş. Bir de benden yana olacaktınız güya! Anam kovalandı su yılanını, yenene kadar, biriniz olsun el vermediniz. Ötüp durdunuz boyuna. Nerde kaldı sizin benden yana oluşunuz? .
Kurbağalar, yiğitliğe toz kondurmadan:
– Biz gücümüzle değil, gırtlağımızla yardım ederiz. Yapacak başka bir şeyimiz yok! demişler.
Laf ebeliğinden öteye gitmeyen, zora geldi mi bahanelere sığınanlara güvenilmez.
Türkiye’nin yalnız bırakılmasına mı, Suriye’nin içindeki güçlere mi, ülkemdeki güç odaklarına ve onların yaygaracılarına mı bağlamalı mevzuyu çıkaramadım.