Geçenlerde Millet Meclisi’ndeydim. İki eski dostun konuşmasına şahit oldum. Siyasetle ilgimizi kestik ya, tuhafıma giden konuşmayı sizlerle paylaşayım dedim. Yoksa kimin ne yaptığı umurumuzda mı? Sorsanız bu arkadaşların hangi partiden vekil olduklarını dahi bilmem…
— Mahalli Seçimler kapıda galiba?
— Daha var zannediyorum…
— Kapıda kapıda… Öyle olmasa ortalık delik deşik olmaz; belediye başkanları liderlerine iltifatlar yapmaya başlamazlardı…
— Sen yine bir şeye kızmışsın, hayırdır?
– Ne olacak!.. Her taraf Başbakan’a teşekkür afişleriyle dolu…
— Ha şu afişler… İyi de kardeşim ne var bunda? Adam aynı partiden değil mi? Dolaylı propaganda yapıyor. Ayrıca bütün o saydığı hizmetleri ‘başbakan olmasa yapamazdım’ diye de tevazu gösteriyor.
— Ben de öyle sandımdı. Fakat Başbakana yakın bir kaynaktan aldığım bilgiye göre Başbakan bu işe çok bozulmuş ama bir şey diyemiyormuş.
— Nasıl yani?
— Bir kere sayılan işler muvazaalı işlermiş; Başbakan onlarla anılmak istemiyormuş. Yani bir nevi suçuna ortak arama gibi bir şey o afişler…
— Eee…
— İkincisi daha problemli…
— Çatlatma adamı!…
— İkincisi afişteki resim…
— Ne olmuş resme? Başbakanın resmi değil miydi o resim?
— Evet…
— Teşekkür ettiği kişinin resmini koymuş, iyi ya… Kendisini koymamış…
— O resme dikkatlice baktın mı?
— Yahu nereye varacaksan var artık… Öldürme adamı…
— Resim son zamanlarda çekilmiş bir fotoğraf…
— İyi, ne var bunda?
— Başbakan’ın hastalık geçirdiği zaman…
— …
— Yani diyorlar ki; bu resmi özellikle koydurmuş.
— Bu kadarına da pes doğrusu…
— Başbakan hasta… Ayrıca köşke çıkma ihtimali var. Ondan sonra sıra kime gelecek? Düşünün? Bunu ihsas ettiriyormuş o afiş…
— Ben senin Gökçek muhalifliğini bu raddeye vardıracağını tahmin etmiyordum azizim…
— Yahu ben değil… Ak Parti içinde üstelik de yukarılarda konuşuluyormuş bu mevzu… Ben duyduğumu aktardım sana…
— Ne yani adamın hakkı değil mi? Ya Bülent bey, ya Abdullah bey, ya da Sayın Gökçek; Abdüllatif bey bir hak iddia edemeyeceğine göre…
— Senin aklın kesiyor mu buna?
— Neden olmasın?
—Ak Partide kim genel başkan adayı olursa siler süpürür? Kimin adaylığı karşısında herhangi biri çıkamaz? Kimin adaylığında salonda aday olmaya kimse cesaret edemez?
— Kimin?
— Kim Tayyip beyi yeni Türkiye konseptinin simgesi yaptı?
— Kim?
— Kim, yüzümüzü dışarıda kara çıkarmadı, kim Osmanlı gibi çok yönlü dış politika yapabileceğimizi ispatladı?
– Haaa…..
— Kim meclisin dışında olduğu halde daha önceki dönemde bakan yapıldı? Kimin kariyeri tavan yapıyor…
— Ah…
— Ahlayıp inlemenin faydası yok kardeşim. Gelecek böyle geliyor işte… Siyaset, yıldızının parladığı anlarda o potansiyel liderin önünü açma sanatıdır…
— Bunu hiç duymamıştım.
— Duydun işte… Yani sevgili dostumuzun hiç şansı yok anlayacağın…
— Sen öyle san! Biz eski Milli Mücadeleciler aysberg gibiyizdir… Yerin üstündeki kadar belki de daha fazla yerin altında cesametimiz vardır…
— Suyun altında demek istedin herhalde?…
— Evet suyun…
Tam da kahveler gelmişti. Kahve öncesi su içeyim dedim. Birden bardaktaki bütün suyu o iki esli dostun üzerlerine dökmeyeyim mi?