Küçüktüm / Ellerim kocaman görünürdü gözlerime / Küçüktüm / Annemin kucağını anca doldururdum
Annemin çilesi dudaklarımda bir tad / Emeğin şarkısı – annemin ninnisi / Kolay vazgeçmemişim anne sütünden
BAŞKALDIRI
İFFETİ GÜZELDEN SOYANA KARŞI
YEŞİLİ SOLDURAN ZAMANA KARŞI
ÇİÇEĞİ KURUTAN RÜZGÂRA KARŞI
BAŞKALDIRDIK AK ALNIMIZ SARARDI ÜLKÜM
Sarı saçlım deniz gözlüm gel bana
Ağır geldi sensizliğin bedeli
Akşam oldu yine yoksun yanımda
Deli oldum ben bu aşka düşeli
Sarı saçlım deniz gözlüm gel bana
Esme rüzgâr ciğerlerim delindi
Yârim yıldızlarca ötelerdedir
Ah onun hayâli boğuyor beni
Kimbilir o hangi iklimlerdedir
Esme rüzgâr ciğerlerim delindi
Mâbedime eşkiyalar üşüştü
Gönül kuşum kafesinde ağlıyor
LÂ HAVLE…
_ _ . . / _ _ . . / _ _ _ _
Lâ havle velâ kuvvete illâ billâ…
Balyoz gibi yumrukları olsun illâ!
İllâ ki, getirsin nidâ her vuruşla!
Allah Allah!
Ak saçlı erenler gibi pür pâk oldun;
Hamdım beni pişsin diye çâk çâk kıldın.
Allah Allah!
Sabreyledi hûşû ile vallâ billâ!
Hayret ki, nasıl oldu fesüphanallah?!
Allah Allah!
Rüzgâr gibi, şimşek gibi atlar bizde;
İz yok şehsuvardan ama gönlümüzde…
Allah Allah!
Eyvah bu ne hâl böyle, bu hâl ne hâldir?
Müslim misin, kâfir mi; çetin sûaldir.
Allah Allah!
KIRKLAR
SANA SES VERMEYEN HER RÜZGÂRI KOVDUM ESİMDEN
DİLİ GÜL YANGINI BÜLBÜL GİBİ ÜRKTÜM SESİMDEN
GÖNÜL AŞKTAN YANA SERGERDE OLUP YAĞMALANDI
KILI KIRK YARDI FELEK KIRKLARLA KORKTUM NEFSİMDEN
KUCAĞINA DÖNMEK ANNEMİN
Küçüktüm
Ellerim kocaman görünürdü gözlerime
Küçüktüm
Annemin kucağını anca doldururdum
Annemin çilesi dudaklarımda bir tad
Emeğin şarkısı – annemin ninnisi
Kolay vazgeçmemişim anne sütünden
Gözleri güzeldi annemin
Farkına varamamışım bunca senedir
Farkına varamamışım bunca kırışıklığın
Ve yaşlandığını annemin
Anne
Bilirsin ne ayrılıklarda
Bir satır mektubu esirgedim senden
Uzanıp ne mısralar indirdim mâveradan
Sundum bûse bûse sevgili gözlerine
Ben bunalmış sıkkın
Hayata öyle ürkek baktığım gecelerde
Nefesinle yıkanırdım
Rüzgâra verip yüzümü
Hayr dualarını fısıldardı melekler
Omuz başlarımdan
Beni çiğnerken zorbalar
Acısını sen duyardın
Yüzgeri edildiğim aşklardan
Senin bağrın yanardı
Büyük işler başarmaktan döndüğüm
O gece yarılarında
Yıldızlar uykuya dalardı bulut artlarında
Sen uyumazdın
Küçülsem küçülsem de anne[1]
Yeniden alır mı kucağın beni
Kucağında uyusam
Vatan diye kucağını bilsem
Sen ölmeden ben ölsem
BENDEN SANA ESEN
Saat gecenin üçü
Toprak uykuda, çiçekler uykuda
İn cin uykuda
Kaldırım taşları uykuda
Çocuklar uykuda
Evler uykuda
Kent uykuda
Gece büsbütün uykuda
Ben uyur uyanık
Ben paramparça
Sen uyuyor musun
Sen ağlıyor musun
Sen duyuyor musun
Biliyor musun ki
Bir göğüs seninle nefes alıyor
Anlıyor musun
Saat gecenin üçü
Nefesimi üflüyorum zamana
Nefesimi veriyorum eşyaya
Geceye
Kente
Kıpırdıyor yapraklar
Bir rüzgâr esiyor inceden
Benden
Ölüler doğruluyorlar kabirlerinden
Gül vermede kulağını rüzgâra
Aşkın cıvıltısını duymada
Her esintide
Nefesimi veriyorum boşluğa
Sevgimi sunuyorum
Bardaktan boşanırcasına
Yağmur yağmur
Saat gecenin üçü
Ve seninleyim
Devamı Var
[1] İstanbul’a tayin olmuştuk. Yıl 1968. 68 kuşağında ilkokul sıralarındayım. Kadıköy Ziverbey’de evimiz. Sabah vakti. Dört bir yandan sabah ezanı duyuluyor. Gurbetteki çocuk elemle uyanıyor. Annesi de… onun kucağında ezanı dinliyorum. Erzincan’dan İstanbul’a gelmiş ve koca şehre alışmaya çalışan küçük kalp titriyor…