Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Esad’ı Esedlemenin Dayanılmaz Hafifliği

 

Şecaat arz ederken merdi kıpti sirkatin söylermiş…

Basınımız ve siyaset dünyamız merdi Kıptilerle dolu.

Şecaat arz ederken sirkatin söylüyorlar…

Kimisi yağdanlıklarını çalıştırırken öyle bir pot kırıyorlar ve içlerinde sakladıklarını açığa vuruyorlar ki, hani Cuma hutbelerinde en son okunan ayetleri yakın akrabaya devlet kesesinden ulufe dağıtmak, rüşvet planlamak, kıyak geçmek olarak anlayanlar gibi meselenin sadece gönül seferberliği, partizanlık, fanatizm olmanın ötesinde bir şey olduğu anlaşılıyor.
Bir de karşı tarafta güya iktidarı eleştirmek için kalem malem oynatanlar, akıl fikir geliştirenler var.

Onların vaziyeti ise daha vahim. Merdi kıptiden beter.

Biri Türkiye Cumhuriyeti’ni aşiret devleti derekesine düşürüyor; öyle yorumlar yapıyorlar ki, sanırsınız Suriye Başkanı Esad, efendi efendi otururken Suriye’yi üç kuruşluk ABD ile ittifak telaşı yüzünden karıştırıvermişiz.

Berikiler de İsrail ile Türkiye’nin arasını düzeltmesini alayü valayla ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Önlerine daha önce yazıp çizdiklerini koyduğunuzda da kem küm…

Bu ülkenin adamakıllı aydını yer almayacak mı şu medyada… Şu siyaset dünyasında…

Ya herro ya merro ile nereye kadar gidebilir ki?

Her kesimin en kalitesiz olanları öne çıkarılıyor nedense?

Kim liderine körü körüne bağlı, kim kol kırılır yen içinde yalanına din gibi inanmış, kim dava denen şeyi pür itaat olarak anlıyorsa o öne çıkarılıyor hemen her kesimde…

Bu da karşılıklı kalitesizliği getiriyor.

Bir de üçüncüler var: arada deredekiler…

Bir yandan muhalefet yaparken bir yandan da Türkiye’nin giderek milli güçler birliğinin remzi olan başkana işaret çakanlar…
Ben de buradayım, beni gör gibi…

Olur a daha önce Ergenekon’un muhtemel başbakanları arasında yer alırken saraya danışman olabilenler, daha önce Hoca’nın sağ koluyken Külliye’de en kıyak işi kapanlar, iktidara alternatif bir partinin lideri iken hidayete ererek bakanlık kapabilenler dahası Ergenekon, Balyoz vesairenin organizatörü ve siyasi merkezi iken bu güçler ittifakında vazgeçilmez devredilmez rolü oynayanlar gibi bir statü kapabilirler.

Putin, Netanyahu, Sisi, Obama, Esad kim olursa olsun böyle bir liderliğin daha evvel çatıştığı her güç merkeziyle ittifak edebileceği sonucunu çıkaran bu üçüncüler, şöyle yorumlar yapıyorlar:

Kaddafi ve Saddam gibi yapmadı Esad. Onlar gibi değildi, çok zeki çıktı. Müthiş bir manevrayla ayakta kalmayı bildi. 
Adam ülkesini kan gölüne çevirmiş. Ne zekası?..

Olan şu: Büyük Ortadoğu Projesi sürdürülürken bazı aklı evvel yeni yetme İslamcı ve liberal düşünür ve siyasilerimiz buna Arap Baharı diye teşne oldular.

Oysa ki BOP süreci aynı zamanda de-stabilizasyon süreciydi. Sonuç alması gerekmiyordu.

Şimdi Ortadoğu coğrafyası belki elli yıl sürekli Batı’nın müdahalesine mecbur bir vaziyette değil mi?

Daha önce demokrasi getiriyoruz diye BAAS rejimlerini bu coğrafyaya monte edenler şimdi de çatışmacı bir İslam profili altında sürekli de-stabilizasyon hali meydana çıkardılar. Otoriter liderlerden kurtulup liberalizm ve demokrasi beşiği olacağını ileri sürenler hatırlayınız Arap Baharı lakırdılarından pek hoşlanıyorlardı.

Ahmet Hoca da Şam’da cuma namazının ardından Suriye’de yeni ve bütüncül bir rejimin kurularak yeni Osmanlıcılığın çağdaş imkân ve kabiliyetleri üzerine ahkâm kesmişti. Hatta süre vermişti yine hatırlarsanız. “Esad üç vakte kadar gidecek, kesin!” şeklinde…

Türkiye, ABD’nin süreç içinde Esad’ın devrilmesinden vazgeçtiğini okuyamadı. O kadar yazıp çizmemize rağmen burnu havada devlet adamlarımız daha önce düştükleri hayalden bir türlü çıkmak istemediler.

Esad’ın gitmesi halinde Müslüman Kardeşlere bütün bir Suriye’nin verilmesi demek İsrail’in güvenliğinin tehdit altına girmesi demek. 

İsrail’in güvenliği ise Batı için kendi güvenlikleri kadar önemlidir.

Türkiye şimdi muhalefet olmadığı için reel dış politika zeminini güya milli güçler remzi tek adamlık fonksiyonunda yürütmek emelinde…

Ne kadar sürer?

Allahülalem…

Fakat orta vadede ister istemez bütün partiler yeniden şekillenecek, siyasette taşlar yerinden oynayacak.
Bu kaçınılmaz bir şey…

Böyle çözemez, bu kadar köklü demokrasi tecrübesi olan bir ülke meselelerini… böyle göremez işlerini…
Şimdi avantaj gibi görünen haller başımıza bela açar sonradan…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!