Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Cılkını Çıkarmayın

 

Neyse ki ‘demokrasi şöleni’ Sayın Cumhurbaşkanının talimatlarıyla hitama eriyor.
Başka türlü olsaydı Timur’un Sivas halkına dönerdik.
Malum hikâyedir; Emir Timur Sivas’ı işgal edince başlamış eziyete, vergi üstüne vergi… Halk düşünüp dururmuş… Emir de vezirlerini gönderirmiş, “ne yapıyor bu halk?” diye… “Düşünüyorlar Emir hazretleri” diye cevap verirlermiş vezirler…
Daha fazla baskı, daha fazla vergi o zaman…
Sonunda Sivas halkı zil çalıp oynamaya başlamış…
Timur da ‘yeter’ demiş…

***

Demokrasi şölenleri iyi oldu… Halkımızın hakkıydı. Nicedir korkunç bir travma yaşıyordu…
Her kesimden insan kaynaşma vesilesi aradı…
Ama yeter!
Cılkını çıkarmayın…
Cumhurbaşkanımız da nihayete ermesi gerektiğine karar verdi. 

****

Ama askeri birliklerin önündeki kamyonları anlamakta zorluk çekiyorum.
Ya Cumhurbaşkanının bundan haberi yok, ya da YAŞ toplantısından sonra hâlâ bir darbe korkusu sürüyor.
Aksi takdirde ben mesela YAŞ kararlarından sonra o ordunun komutanı olacağım ve birliklerimin önünde kamyonlar durmaya devam edecek.
“Ulan ben darbeci miyim?” diye ya istifa ederim yahut da birliğimin önünü temizlerim. 
Ne yani böyle dedim diye darbeci mi oldum şimdi?…
Bu köçeklik… Bu terbiyesizlik, bu hadnaşinaslık artık sona ersin.
Eğer bu köçeklik sona ermezse ben de artık her şeyden şüpheleneceğim… Darbeden de şüphe edeceğim, demokrasiden de…

“Yahu dostlar, hangi demokraside askeri birliklerin önünde belediye kamyonları fazla mesai yapıyor?”

***

Ya demokrasiye geçelim ya da bütünüyle Türk ordusunu lağvedelim.
Ne diye YAŞ toplantısı yaptınız o zaman?
Ben de askerlik yaptım bilirim.
Bingöl 49. Piyade Tugayı’nda… 1982’de hapisten sonra…
Keşif, tanksavar ve uçaksavar takım komutanıydım.
Üç takım komutanlığını bana verdiler. Altı üstü bir asteğmendim oysa…
Üstelik de bir ay evveli Mamak zindanında yatan ve tahliye olduktan sonra rahmetli hocamız Erol Güngör’le Millet gazetesini çıkardıktan sonra askere giden biri…
Bir gün takımlarımdan birinde görev yapan çavuşumu bir muvazzaf subay tokatladı.
Tokadı bana atılmış kabul ettim ve ben de onun dersini verdim.
Öyle şey olur mu?
Bütün askerler bunu bilirler…
Bir komutan bir astın erini tokatlıyorsa o tokat o asta atılmış sayılır…
Ne yani şimdi Kara Kuvvetleri Komutanı bunu bilmiyor mu?
Hâlâ Genelkurmay Başkanlığı’nda görev süren komutan bunu bilmiyor mu?

***

Darbeden Türkiye’yi kurtaran Birinci Ordu Komutanımız ya da…
Bilmiyor mu?
Darbeyi yoksa önleyemedik mi?
Neyse sakin olalım ve konuyu evirip çevirelim…
Yahut YAŞ toplantısına katılanlara bir önerim var.
Sayın Gökçek genelkurmay başkanı olsun.
Maazallah bir savaş çıkarsa bizi kim savunacak?
Belediyenin iş makineleri, o moloz yüklü dev kamyonlarıyla herhalde düşman saldırılarını püskürtür…
Melih Bey sağ olsun, mahdumları da…
Onlar olmasa biz demokrasiyi nasıl savunacaktık?..
Tankların sevk ve idaresine karşı kamyonların sevk ve idaresinde gösterdiği olağanüstü gayretlerin taltif edilmesi icap etmez mi?

Gecekondudan yürüttüğü o muazzam karargâh sevkülceyşini tarih yazacaktır elbet.
Sayın Cumhurbaşkanı gibi ona da kastetmişler demek ki…
O da yarım saat içinde bulunduğu yeri değiştirince darbecilerin eline düşmekten kurtulmuş…
Bazı utanmazlar sanal ortamda ‘FETÖCÜ’ olduğunu iddia etmişler…
Hatta ‘FETÖCÜ darbe başarılı olsaymış başbakan o olacakmış’ bile dediler…
Mutlaka onlar FETÖCÜLÜKTEN içeri alınmışlardır…
Fetullah Gülen ile onlarca resmi varmış…
Fetullah Gülen ile çok derin teşrik-i mesai eylemişler…
Bütün bu iddialar demokrasi mücadelesine halel getirir mi?
Darbe gecesi ve sonrası demokrasi safında yer almak isteyenlerin sahne gösterileri Türkiye’nin insan karakteri üzerinde sosyal psikolojik tahliller yapılmasını gerektiriyor.
Elbette o kahraman şehitlerimiz hariç…
Onlar bin yıllık mayamızın izini süren şerefli insanlardır.
Gazilerimiz de…
Ama üniversitelerimiz paralel yapının etkisinde çok kaldığından dolayı şimdi ilme ayıracak zamanı yok…
15 Temmuz bütün Türk tarihinde gerçekten en manyakça bir darbe teşebbüsü, bir cinnet hali olarak yer alacak…
Tarihimizde böylesi çılgınlıklar olmadı değil…
Ama bu en tuhafı, en vahimi bu idi…
Sadece Türk tarihi mi?
Bütün İslâm tarihinde de buna benzer olayların sayısı pek az…
Bir zamanlar neredeyse herkesin ‘Fethullah Gülen Hocaefendi’ diye temenna eylediği bir terör örgütü lideri arkasına CIA’yı da alarak Türkiye’yi ve hatta bütün İslam âlemini karıştıracak bir darbeye kalkıştı. Türkiye’nin ve İslâm âleminin artık belini doğrultamayacağı bir isyan zırvalığına tevessül etti. 
Otuz kırk yıl boyunca uyardık. Uyanmadılar…
Atılan tivitler delil olup konuşuyor şimdi…
Neler demişler nasıl savunmuşlar…
“Sen kim oluyorsun ulan Fethullah Hocaefendi’ye FETÖ diyorsun” diyenler gırla…
Şimdi hepsi demokrasi havarisi kesilmiş…
7 Ağustos’ta bütün kesimlerin son bir kez meydanlarda demokrasi için and içmeleri ve Türkiye’nin bütünüyle birbirini sevmesi için el ele tutuşması yerindedir ama en mübarek işlerin bile cılkını çıkarmak kimseye hayır getirmez.
Demokrasi mücadelesinde şimdi yanlış olan YAŞ Toplantısı’ndan sonra da birliklerin kapılarında kamyonların hâlâ duruyor olmasıdır. YAŞ Toplantısı’nın yapılacağı güne kadar durmalarını anlarım, ama YAŞ’tan sonrası trajikomikliktir. 
Lütfen artık cılkını çıkarmayın…
Ordumuzun itibarını yerlerde süründürmeyin.
Ve artık FETÖ’yü de alın gelin…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!