Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Cemil Meriç Okumaları 3: Mağaradakiler

featured

Halil Açıkgöz’ün hazırladığı ve Ötüken’e götürdüğü nüshası ile Mahmut Ali Meriç’in İletişim için hazırladığı Mağaradakiler okunurken iki farklı Cemil Meriç çerçevesi çizerek işin içinden çıkmaya çalışmalıyız.

MAĞARADAKİLER

Bu Ülke ve Umrandan Uygarlığa geniş bir okuyucu kitlesi edindi.

Umrandan Uygarlığa üstelik bir de ödül aldı.

Cemil Meriç bu ödülden çok mutlu oldu ama gerek Halil Açıkgöz’e anlattıklarında gerekse Jurnal’inde bu ödülü niye verdiklerini kendi kendine sorgulamış hatta kendisiyle dalgasını da geçmiştir.

Fakat şurası muhakkaktır ki Cemil Meriç iltifatlara boğulmaktan hoşlanmaktadır. Hangi yazar okuyucusunu bulunca neşelenmez ki…

Kaplan yalnızdır mektepte. Gerçekten insan tarafları vardır. Bu Ülke’yi okuduğunu ve beğendiğini söyledi. Umrandan Uygarlığa biliyorsun müsabaka kazandı. Beni o takdim etti. Şark’ı da Garb’ı da iyi bilir. Türkiye’de yegâne üslûp sahibi yazardır” dedi hakkımda. Beni mükâfattan çok konuşması sevindirdi.”

Mağaradakiler’de Aydınlar hikâyesini yeni başlıklar altında toplamamız iyi oldu. Kitap bu sene basılmalı. Önümüzdeki sene Türkiye Milli Kültür Vakfı müsabakasına iştirak etmeliyim. Asıl bunun için istiyorum kitabın bir an evvel bitmesini. ‘Umrandan Uygarlığa’ya ödül verdiler. Tabii kitabı anlamalarına imkân yok.  Ama ilk defa böyle bir ödül veriliyor sağda. Bir başlangıç elbette… Beş bin on bin lira nedir ki? Hürriyet ödül olarak yüz bin lira veriyormuş. Gerçi onlar da vergiden düşüyorlar, ayrı mesele.”

Ödülün miktarı elbette o zamanki zavallı(!) sağ için düşük bulunmuş. 70’li yılların hür tefekkürün kalesi dergiler çevresinde halbuki Hoca, kendisinin ne kadar da ilgiyle takip edildiğini anlamamış. Üstelik Abdürreşid İbrahim konusunda o küçümsediği gençler, yaptığı vahim yanlışı yüzlerine de vurmamışlar. Öyle ya Mehmet Âkif’in çok etkilendiği bir Türkistanlı düşünürün Türkçe bilmesi onun İngiliz ajanı olarak yaftalanmasına sergüzeşt serazat bir kalem için geçiştirilebilecek bir yanlış…

Öyle olmalı mıydı? Elbette ki burada kendisinin eleştirilmesini bekleyen deneme üstadından çok onu eleştirmeyi göze alamayanların cesaretsizliği söz konusu…

Umrandan Uygarlığa hakkında tek yazı çıkmadı ne tenkid ne tanıtma. Bu Ülke için 15-20 yazı çıktı ama hepsi hayranlıklarını ifade ediyor. Kimse hoca şöyle hatalı, demiyor. Umrandan Uygarlığa’yı kimse anlamamıştır. Kitap beni bile eziyor. Yeniden okurken ben bile eziliyorum. Anlıyor musun, neler teksif etmişim kitaba?

(Umrandan Uygarlığa için)

Bu kitaba nasıl ödül verdiler, anlayamıyorum.

Niçin hocam?

Birçok meseleler var içinde. Çok çok karışık bir kitap.

Umrandan Uygarlığa okumaları boşuna değil.

Halil Açıkgöz’e sıklıkla, biz gidersek bize yahut Edebiyat Fakültesinden okumalar için görevlendirdiğimiz arkadaşlara okutur kitaplarını. Onlardaki eksik kalmış tarafları ilerde başka kitaplarda yeniden değerlendirmek için bir metod bu.

Zola hikayesinden sonra Dostoyevski’yi yazacağım. Ona ayrı bir dosya aç.

Umrandan Uygarlığa’nın kaderi bu. Böyle çıkmamış. Tunuslu’yu Mağaradakiler’e alalım. Sadık Rıfat, Namık Kemal ve Hürriyet Âşıkları gibi aynı zincirin bir halkası.”

Halil Açıkgöz farkında hocanın bilerek veya bilmeyerek ortaya koyduğu çelişkilerin.

Hocam bu yazıyı her okuyuşta başka başka davranıyorsunuz. Bazen beğeniyor, bazen de kendinizi suçluyorsunuz, yapamamışım diye. Bunun sebebi ne?”

Evladım aydın delidir. Oestler nevroz diyor. Bunun Müslümancası maraz-ı aklıyye. Bir aydın olarak ben kime hitap ediyorum?” s.24

Mağaradakiler biraz da Umrandan Uygarlığa’nın tamamlanması bir bakıma.

Aslında hocanın hülyası tam tekmil bir tenkit tarihi yazmak ve metodolojisini kitaplaştırmak. Parça parça yazılarla yazarların ve kavramların kitaplar dünyasında irdelenmesi gerçek anlamda Cemil Meriç’in eserini tamamlaması duygusunu vermiyor kendisine…

Mağaradakiler’in hazırlık devresidir Halil Açıkgöz’ün Göztepe’deki evde okumalar ve yazmalar yapması ve Cemil Meriç’in fikir iklimini kavraması…

Ötüken Yayınları olmasa belki de bu eserlerin yazımında hoca tutukluk gösterecekti. Bu Ülke’nin basımı ve yayımı sonrasında Türkiye’de oluşan iklim, 70’li yıllar Türkiye’sinde Umrandan Uygarlığa ve arkasından Mağaradakiler’in doğmasına yol açtı.

Mağaradakiler yazılırken sıklıkla Umrandan Uygarlığa okumaları yaptı Cemil Meriç.

Halil Açıkgöz Ötüken Yayınevi adına Cemil Meriç’i sağmakla görevlendiriliyor. Sağıyor da.

Ötüken Yayınevi hesabına Cemil Meriç Hoca’ya haftanın belli günlerinde ve fakülte derslerimden fırsat buldukça yardıma gitmem kararlaştırıldı. Bu Ülke ile Umrandan Uygarlığa kitapları geniş okuyucu buldu. Şimdi Mağaradakiler isimli kitabı hazırlanacak.

15 Kasım 1976

Cemil Hoca yeni kitabı Mağaradakiler’i hazırlıyor.”

İki kitap arasındaki münasebet ve illiyet bağı zaman zaman işini kolaylaştırsa da çoğunlukla entelektüel dünyasını yaptığı kolaycılık yüzünden bunaltıyor, nefsini bu hızlı şöhret karşısında imtihana sokuyordu.

 

ÜRKEK OKUYUCU İÇİN

Tükendim artık. Ölebilirim. Kendimi aşamıyorum artık evladım, aşamıyorum. Mağaradakiler de Umrandan Uygarlığa’nın bir zeyli.

Ötüken için Hoca’yı hem konuşturan, sağan hem de dönemin Ötüken kitapları okumaya alışmış hiç de yabana atılmayacak okuyucu kitlesi için hazırlayan Halil Açıkgöz ile taslakları değerlendirmelerini Açıkgöz’ün hatıralarından ve Cemil Meriç’i anlattığı kitaptan anlamaya çalışıyoruz.

Evvela Umrandan Uygarlığa’nın ikinci baskısını hazırlayalım, sonra da Mağaradakiler’e devam ederiz.”

Mağaradakiler’e devam ediyoruz.

Ümit, bir tam gün uğraşmış Mağaradakiler’in tanzimi için. Bir başka kafanın uğraşması hoşuma gitti; fakat sonra beğenmedim. Eflatun’un mağara hikâyesini alacağım başa.

İlk yazı olacağı için çok itina göstermem lazım. Bizim okuyucu ürkektir biraz.

Osmanlı aydını tekrarlayıcıdır. Tek hakikat vardır nezdinde. Osmanlı sınıf-ı ulemasının mümeyyiz vasfı tekrarlayıcılık.

Umumiyi kucaklayan hükümler daima eksiktir. Batı da kendisini tekrar etmiştir, yani Yunan’ı ve Latin’i.

Girişteki makalelerin maksadı düşünmeye davettir. Kesin hükümler daima hatalıdır. Batı’daki entelektüel tariflerinin de daima hatalı ve eksik olduğunu gördük.

Hiçbir tarifin kolay olmadığını vurgulayarak önceki kitaplardaki ve şimdi hazırlamakta olduğu kitaptaki makalelerin tekrara düşen düşebilecek yanlarını, eksik taraflarını tevil etmeye çalışıyor hoca…

Mağaradakiler’de aydınlar hikâyesini yeni başlıklar altında toplamamız iyi oldu. Kitap bu sene basılmalı.”

Umrandan Uygarlığa ödül almıştır ve Mağaradakiler’in ödül alması için kolları sıvamıştır Cemil Meriç.

1978 yılında çıktı Mağaradakiler. Kitaplığımı karıştırdım çok eski sayfaları kopmuş ilk baskıyı buldum.

Kitabın üçüncü yaprağında A. Turan Alkan yazısı ve altında açılmış bir kitaba benzer imzası durmuyor mu? Ahmet Turan Alkan ile de bir gün ziyarete gitmiştik hocayı. Seksen sonrasında üniversiteye asistan olunca da sanırım doktora tezini Cemil Meriç üstüne yaptı. Doğu ve Batı Karşısında Cemil Meriç.

Ahmet Turan Alkan şimdi cezaevinde(bu yazının ilk karalamalarını yaparken öyleydi), özgürlüğüne kavuşunca kitabı gösterir bir imzasını daha alırım. Gençlik yıllarında hepimizin kitapları birbirine karışırdı doğal olarak. Benim de kitaplarım kim bilir şimdi kimlerdedir? Bazı Fetö güzellemeleri yapan zat şu anda en yüksek makamlarda otururken, ekranlarda hâlâ arzı endam ederlerken Sivas’ın Altıncı Şehir yazarı saflığının ve samimiyetinin kurbanı oldu. Akademyanın, siyasetin, iş dünyasının, yargı mensuplarının, emniyet teşkilatının, ordunun kendi içindeki zaaflarını kullanarak bu CIA bağlantılı örgütü dini siyasete alet etmenin en rezil en çağdaş en çetrefilli en Haşhaşi programını uyguladı. Nice insanımız heder oldu. Niceleri bu dönemde kalleşliğin numunelerini sergilediler eski arkadaşlarına…

Cemil Meriç, yaşasa İlber Ortaylı gibi büyük tarihçilerimizin bile kalem oynattığı şu meşhur Fetö güzellemesi kitapta bir denemesiyle yer alır mıydı bilmem…

Aydınımızın yalnızlığı, çaresizliği, cesaretinin kırılganlığı üzerine neler söylenmez ki?..

Aydın kesimi hemen her imtihanı kaybetti ülkemizde, imtihanı kazananların ise aydın sıfatı üzerlerine yakışmadı… yakıştırılmadı…

Malum Mağaradakiler kitabının ikinci bölümü aydın üzerine. Demek ki ikinci bölüm daha evvel hazırlanmış.

Aydın üzerine yazmada hayli zorlanmış hoca. Bunu Halil Açıkgöz’e itiraflarından da anlıyorsunuz.

Sonunda Mağaranın içi ve dışı diye yapıyı kurmuş.

Aydınlar hikâyesinin son şeklini yazıyoruz” diye haber veriyor Halil Açıkgöz dostumuz.

“Kuşunu konduramadım evladım, bu kadar olabilir ancak. Zola hikâyesinden sonra Dostoyevski’yi yazacağım. Ona ayrı safya aç.

Umrandan Uygarlığa’nın kaderi bu. Böyle çıkmamış. Tunuslu’yu Mağaradakiler’e alalım. Sadık Rıfat, Namık Kemal ve Hürriyet Âşıkları gibi aynı zincirin bir halkası. Yazı çok güzel olmuş.”

Yeni kitap eski ve yeni okumalar üstüne bina ediliyor anlaşılan.

Kitabı (Mağaradakiler) artık bitiriyorum. Entellektüelin Soyağacı’na levantenlerle alakalı bir not yazacağım, o kadar. Bundan sonra biliyorsun Zola’yı tamamlayacağım. Zola’yı bitirdikten sonra da Dostoyevski gelecek. Böylece kitap biter.”

Cemil Meriç’te kitap yazımı peyçvork yapmak gibi bir şey olsa gerek.

Notlar bile sonradan ihtimamla ekleniyor.

Sohbetlerle de örülüyor kitap.

Dün Tahir’le (yeğeni) Le Roman Russe’ten okuduk Voge’nin. Dosto’yu anlatmış uzun uzun. Bıraktık sonra, Jaures’ten Zola hakkında epey malzeme çıkardım.

Tahir soruyor. Bu Ülke’yi ne kadar zamanda yazdınız, diye.

Bur ömür boyu yazdım bu kitabı.” S. 250

Elbette bir ömür. Sohbet ediyor, yazıyor, gelenlerle birlikte okumalar yapılıyor; kaynaklar keşfedilip paylaşılıyor ve yeni eser inşa ediliyor.

 

MÜSTAĞRİPLER KERVANI

Halil Açıkgöz dostumuza Mağaradakiler’i hazırlarken hayli çektirdi Hocamız. Birkaç kez yazıların yerlerini değiştirip durdu. Yine de hiçbir kitabında yazıların sıralanışı üzerine nefsinin mutmain olduğu söylenemez. O yüzden oğlu Mahmut Ali Meriç, İletişim Yayınları için yeniden kitaplarını tanzim etmek zorunda kaldı. Önceleri çok kızdık ama yazarı bile kitaplarının dizaynından memnun değilse ne yapabiliriz?

Mağaradakiler’e üç seneden beri çalışıyorum evladım, hala bitmiş değil.

Yaz bakalım: MÜSTAĞRİBLER KERVANI.

1 Eylül 1977 tarihli notta ise Kaplan’ın Şiir Tahlilleri getirilecek. Mustafa Kutlu’dan Dostoyevski istenecek ibareleri var.

Mağaradakiler’in Dostoyevski bölümü tamamlanacaktır onun için.

Mağaradakiler’in son bölümünde intelejansiya kavramı yerleşik malum. Fakat Hoca, Halil Açıkgöz ile şunu paylaşıyor önce:

Kitabımda ‘intelejansiya’ kelimesini kullanmayacağım. Müstağrib’i kullanacağım. İyice yerleşti kafama.”

Ekliyor sonra:

Yapılacak şey şu: Okuyucunun anlayacağı hale getirmek. Kelimelerden fedakârlık yapacağım ister istemez. Okuyucuların en kabadayısı sensin, diğerleri pek cahil. Hürriyet Âşıkları da çok tashihe muhtaç bir kelime.”

5 gün sonra ise değiştiriyor fikrini ‘müstağrip’ yazarımız.

Entelektüel ve intelijansiya hikâyesini Mağaradakiler’in sonuna koymayı düşünüyorum. Yeni keşfim bu. Kitaba birinci yazı olarak ‘İhtilal’i koyacağım. Sonra da entellektüeli. Ve ismini de ‘Entelektüel: Avrupalı Hayvan’ koyacağım.”

Malum, kitaptaki başlık ise: Entelektüel yahut Avrupa’da Aydın

Nisan ayı geldi ve kitaba son şeklini vermeye alışıyor hocamız. 13 Nisan 1978 tarihli notta Halil Açıkgöz şöyle aktarmış:

Batının Yeniçerileri adlı mefhumu kitabıma almadım. Avrupa’nın Yeniçerileri tabiri eskidir. Bir anlık heyecanı vardır, o kadar. Ben de kullanmadım.

Kitap hazırlandı. ‘Şiirden Düşünceye’yi kızağa aldım. Dostoyevski’yi koyayım mı, düşünüyorum.

Okuyucu mağaradakileri görsün ki, sonra da dışını görsün mağaranın. Entellektüeli sona koymaya mütemayilim. Benim yazılarımı okuyan bu kısmı da okuyabilir.

Nihayet Halil Açıkgöz 16 Nisan 1978 günü Mağaradakiler’i kucaklayıp yayınevine götürür.

Bundan sonraki kitabımın ismi belki Şiirden Düşünceye olacak.

Kitabın sonuna da bak. Ecco Home. Kendimi de mağaraya koydum.

Sosyalizmle alakalı hiçbir şey koymadım evladım. Sosyalizm ve Osmanlı intelijansiyası, Sosyalizm ve Din.. bunları çıkardım.

Dört senelik emeğim bunlar. Sana emanet.

(Kitabı, Mağaradakiler’i, ilk baskısı için Ötüken Yayınevi’ne götürüyorum.” S.307

İşte Halil Açıkgöz’ün hazırladığı ve Ötüken’e götürdüğü nüshası ile Mahmut Ali Meriç’in İletişim için hazırladığı Mağaradakiler okunurken iki farklı Cemil Meriç çerçevesi çizerek işin içinden çıkmaya çalışmalıyız.

 

DEVAM EDECEK

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!