Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Binali Yıldırım Kimleri Uyardı?

 

Başbakan Binali Yıldırım’ı anlamak istemeyen bazı AK Parti’liler var hâlâ..
Bazı sorumsuzluk abidesi devlet görevlileri bir de…
Açıkça TBMM Grubu’nda ifade etti.
Kalın harflerle…
Anlaşılır bir dille…
7 Ağustos itibariyle darbe lakırtılarına son verip işe koyulmamız gerektiğini Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumlu başbakanı olarak ilan etti.
O halde neden hala bazı belediye başkanları işgüzarlık yaparak kendilerince darbeye karşı yıkılmaz bir kale imajı olduklarına dair bir takım suni gösteriler yapıp eylemler ortaya koyuyorlar.
Kamyonlarını hareket ettirip meydanları dolduruyorlar…
Yeni darbe öcüsüyle halkı korkutma peşinde olanlar var.

Onların bu gayretlerinin nedenini anlamak zor değil.
FETÖ terör örgütü yapılanması ile bir yerde buluşturulacaklarını düşünüyorlar.
Gerçeklerin üstünü örtüp ne kadar yaygara koparırlarsa ve hedef saptırırlarsa yırtacaklarını düşünüyorlar.
Fakat Sayın Başbakan’ın kül yutmayacağını biliyorum ben.
Sadece işine bakan adamları severim.
Bu memleketin işine bakan adamlara ihtiyacı var.
Hadnaşinaslara, olduğundan daha farklı görünmek isteyenlere değil…
Zaten terör örgütü şefleri her ikisi de –Apo da, FETÖ de- olduklarından yüksek görünme hevesinde değiller miydi?
Birisi kendisini bir ulusun kurtarıcısı ve kurucusu sandı. 
Diğeri de bir dini küresel dine monte edebileceğini…
Bin yıllık mayayı bozmaya kalktı…
Kendisini Mehdi, Mesih sanmanın ötesinde kutbul ahber ilan etti.
Evrensel bir yapıcı irade mübarek…
Darbenin bir B planı olduğundan defaatle bahsetmiştim. 
Bunun da ayaklarından biri itirafçı gibi gözüken örgüt elemanlarının medyayı yönlendirmesi ve gündemi tayin etmeleridir.
İkincisi ise içeriye ve dışarıya şifreler göndererek yeni korkuları inşa etmek…
Şu andaki ikinci darbe üçüncü darbe beklentileri ne yazık ki bu plana hizmet etmekten başka bir anlam taşımıyor.

İtirafçıların otuz kırk yıldır yapıp ettiklerinden herhangi bir nedamet duymadıkları ortada…
Sadece suçu yurt dışındaki şeflerine atıyorlar…
12 Eylül sonrası darbeden kaçan solcu ve sağcı örgüt mensupları suçlandıkları fiillerle ilgili olarak hep yurt dışına kaçan arkadaşlarına yüklerlerdi o suçları…
Bunun bir anlamı var.
Nasıl olsa suç ilerde soğur ve yurt dışına kaçmış arkadaşları özgürlüklerini yaşarken burada kodeste olanlar rahat edebilirlerdi.
Nitekim öyle oldu…
Yatan yattı, kaçan kaçtı, suçlar bir bir soğudu…
Şimdi Türkiye’ye korkunç bir travma yaşatan bu saçma darbenin bu cinnet halindeki darbe hevesinin arkasında yatan dış politik argümanları devlet olarak ıslah etmek mecburiyetimiz var.
Mesele belediye yetkililerine bırakılmayacak kadar ciddidir.
El’an Türkiye devleti tarihinin en zor dönemlerinden birini geçirmektedir.

Ya devlet başa ya kuzgun leşe diyeceğimiz evreler bile çıkabilir karşımıza…
O yüzden aklı selimle izan sahiplerinin gerçek devlet adamlarının meseleye el atması ve elbirliğiyle sorunların üstesinden gelmesi icap etmektedir.
Bir an evvel devlet yeniden yapılanıp her türlü ıslahattan geçerek gerçek demokrasiye evrilmelidir.
Kimsenin garantisi yoktur.

Kendini tanka siper eden kahramanlar kimsenin şahsi heves ve istikballeri için bunu yapmamıştır.
O yüzden ülkesel meseleyi milli perspektifi bir büyükşehir belediyesi boyutlarında küçük düşünemeyiz.
Binali Yıldırım işte bu yüzden hem uyardı, hem de vazifeye çağırdı herkesi…
Yargı devam edecek ama cadı avı yapılmayacak.
Darbenin üstü örtülmeyecek ama darbe lakırtısından nemalananlara da fırsat verilmeyecek.
Ucuz kahramanlığa pabuç bırakılmayacak.
Kendisini tebrik ediyorum ama buna rağmen hala demokrasi havarisi rolünü oynayıp lüzumsuz mesailer geçirenlerin devlet malına ziyandan en azından hesaba çekilmeleri icap etmektedir.
Hele hele yarası olan gocunur misali FETÖ’cülükleri kanıtlanmış bir takım siyaset bezirganlarının suç savmaları ve psikolojideki yansıtma mekanizmasına müracaat etmeleri meselenin idrakinde olanlarca hiç de anlaşılmaz değildir.
Kül yutmuyoruz baylar…
Okulların adlarından bile mesele gayet net ve ortada…
Hatta bir takım ortaklıkların gün yüzüne çıkması devlet çarkının işleyişi açısından sağlıklı bir topluma yeniden kavuşmamız açısından elzemdir.
Evet cadı avı olmamalı ama çok daha büyük sorumlulukları olanlar da hısım akraba, partili, yandaş filan diye gözlerden gizlenmemeli…
Cumhurbaşkanımız açıkça af diledi…
Daha ne desin?
Hem Rabbimizden hem milletimizden…
Bunu bile yapmayıp üste çıkan yağlar ve yağcılar neden hala bir itiraf bile edemediler?
Hepimiz Başbakan’a ve Cumhurbaşkanına yardımcı olmalıyız. Eğer bu terör örgütünden bütünüyle kurtulmak istiyorsak…
Fakat her ikisinin işini de zorlaştıran virüs ne yazık ki kendi partilerinde daha çok kök salmışa benziyor…
Ben Sayın Başbakan’ın öngördüğü devlet mesaisinden yanayım…
Bütün AK Parti’liler de bu şuurda olmalıdır.
Aksi takdirde bu partide yapılması gereken temizlik bütün devlettekinden daha önemli olacaktır…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!