Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Aziz Sancar Ödülü Bize Neler Hatırlatmalı

Aziz Sancar’a Nobel Kimya Ödülü bir törenle verildi.

O gün çok heyecanlandım ve bir yerlerden bir jest bekledim…

Beklediğim yerden değil de başkalarından geldi o jest…

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve İstanbul milletvekili Gülay Yedekçi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesinde Nobel Kimya Ödülü sahibi Aziz Sancar’ın adını taşıyan bir enstitü kurulması için kanun teklifi verdiler.

Teklif metninde: “İstanbul Üniversitesi bünyesinde Prof. Dr. Aziz Sancar Enstitüsü adıyla bir enstitü açılması hem Sancar’a gösterilecek bir kadirşinaslık örneği hem de ülkemizin ‘bilim ve fen’e yönelimin göstergesi olacaktır” denildi.

DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmasıyla 2015 Nobel Kimya Ödülüne layık görülen Aziz Sancar, malum kendisinin Beşiktaş Ülkü Ocakları’na mensup bir ülkücü olduğunu; Türk kimliğini şerefle taşıdığını bütün dünyaya ilan etmiş, herhangi bir komplekse düşmeden bayrağını şerefle taşımıştı.

Ben birçok yerde söyledim; “Aziz Sancar’ın resimleri bütün eğitim kurumlarımızda giriş duvarlarına asılmalı, onun resmi, hani Türk büyükleri arasında yer almalıdır.”

Ocaklarda da duvarları Aziz Sancar’ın resimleri süslemelidir. Gençliğe onun sâyı örnek olmalıdır.

Eğer gençlik bir idol peşinde koşacaksa bu Aziz Sancar’dan başkası değildir.

Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ilim insanı Sayın Başbakanımıza da sitemim var. Bence atlayıp uçağa, Aziz Sancar’ın ödül törenine katılmalıydılar.
Onu yerinde ilk tebrik edenler arasında yer almalıydılar.

Ya Dr. Devlet Bahçeli…

O zaten bizim yazıp çizmemize gerek kalmadan olmalıydı.

Kaç asırda bir böyle bir şerefe nail olabiliriz ki?

Kaç asırda böyle bir evlat yetiştirebiliriz ki?

Türk milleti böyle bir evladı olduğu için elbette “öğün, çalış ve güven” iltifatının bir kez daha altını çiziyor.

Hakkı teslim ediyor.

Nobel Ödülü alan Aziz Hoca bu ödülün maddi emanetini nereye harcayacağını da paylaştı. Bu hayırlı hizmetinde de devlet onun yanında yer aldığını bütün cihana bildirmelidir.

Yoksa ‘Ar-Ge harcamalarına yok şu kadar pay ayırdım’ deyü gururlanmanın ne anlamı olabilir ki?..

İşte ülkücü budur!

Bir; medeniyetini ayağa kaldıran, ya da çökmekte olan bir medeniyeti dirilten adama denir. İki; dünyaya örnek olabilecek kişisel bir başarıya imza atar ve kimliğini müdrik olarak milliyet değerlerini yüceltir.

Ülkücü Aziz Sancar Hocamızı sahip olduğu milli şuur uyanıklığı başta olmak üzere, yılmadan bıkmadan uzun yıllar gerçekleştirdiği laboratuvar çalışmalarından, o müthiş emeğinden-sâyindan ötürü tebrik ediyorum.
 
Ama daha çok da sahip olduğu öz güveninden ötürü kutluyorum.

Ülkücü: sinen, korkan, pusan, uyuyan, oturan, tembel, ürkek, özgüveni olmayan bir adam asla olamaz.

Ülkücü, irade sahibi adama denir.

Şu ya da bu abisi için davayı omuzlamış gözüken palavracı hiç değildir.

Yanına yöresine bakmadan emanet alınan davayı kucaklayan ve tek başına kalsa da hangi mıntıkada, hangi kültür coğrafyasında olursa olsun; “bir ben varım, kimse medeniyetime, kültürüme, milliyet ve vatan değerlerime sahip çıkmasa da ben varım, o halde gam yok” diyen şuurlu, çelik iradeli adamdır ülkücü…

Aziz Hoca gibi…

Siyasetin ucuz girdaplarında dalkavukluk, mirasyedilik, asalaklık yapmaz… Hele hele tamahkârlık, korkaklık, uyuşukluk, cehalet, fırsatçılık, iltimas, başkalarının sırtından geçinme, omuzlara basa basa yükselme, mazisini lekeleme, ona buna kıyakçılık yapma, pusu kurma, üç kişi bir kişiyi pusu kurarak dövme, kopya çekme, gasp, soygun, rüşvet ve daha ne kadar lügate girmiş çirkin kelime ve kavram varsa ondan uzak duran adama denir ülkücü…

P. Sorokin’in dediği gibi; “bir medeniyeti kuran ve / veya ölmekte olan bir medeniyeti dirilten adama ülkücü denir”…

Bu anlamda Mimar Sinan, Yahya Kemal, Tuğrul Bey, Alparslan, Süleyman Şah, Vani Mehmet Efendi, Mehmet Akif, Namık Kemal, Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş ülkücüdür.

Elbette ki…

“Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz davamdan dönmem” diyerek her şeyin Kur’an metodolojisi içinde yani pratiğin teorik çerçeve içinde sürdürülmesi gerektiğine işaret eden Hazreti Peygamber ülkücüdür.

Kureyş’in ileri gelenleri “madem baş olmak istiyorsun, buyur sen ol!” dediğinde onlara yukarıdaki gibi teorinin asıl olduğunu ifade eden akıl ve izan demektir o…

Zira Allah’ın o çileli, meşakkatli, ülkü yolu esastır.

Cihad esastır.

Hem İslam’ın aydınlığını getirecek olan cihad…

Hem de cihad-ı ekber olan nefis ile mücadele…

İşte bu bakımdan kolay yoldan iktidar kesinlikle haramdır, metot dışı fırsatçılıktır…

İslam’ın ülkücü aydınlığının metodolojisi, Hazreti Peygamber’in izlediği yoldur.

Kolay iktidar düşkünlüğü değil…

Fakat bu tembelliği, uyuşukluğu, iki günü birbirine eşit olmayı asla ve kat’a onaylamaz…

O yüzden Aziz Sancar’ın çileli yolu, emeği, araştırmaları hepimize örnek teşkil etmelidir.

Türkiye’nin büyük gururu Aziz Hoca’yı gençliğimizin daha iyi anlayabilmesi ve yolundan gidebilmesi için Milli Eğitim Bakanı’mızın değerli hocamız Prof. Dr. Nabi Avcı’ya çok görevler düştüğünü eklemek istiyorum yazımın sonuna…

Neler mi yapabilir Milli Eğitim Bakanlığımız?

Birincisi bütün Fen Liselerine başta olmak üzere, bazı Anadolu Liselerine fen dersleri için bir Aziz Sancar laboratuvarı kurdurur.

Oralarda TÜBİTAK destekli projelerin yürütülmesi için genç dimağlara motivasyon verir.

Bir araya gelebilen genç araştırmacılara yurt dışı paydaşlar bulur. Aziz Hoca’nın paydaşları gibi…

Başka ne mi yapar?

Aziz Sancar yarışma programları açtırır okullara… Liselerarası bilgi yarışmaları vardı bizim zamanımızda, mesela Erzincan Lisesi bunlardan birinde birinci olmuştu. Herkes şaşırmıştı. Onlarca liseyi eleyerek finale yükselmişlerdi…

Başka…

Tabii ki, bir kısım cemaatlerin elinden iyi niyetli ve başarılı genç dimağları kurtararak, onları, vatan ve millet sevdasında yıkılmaz birer kal’a haline getirir.

Bu konuyu bir başka yazıda işleyeceğim.

Gençlerin 12 burcunu, tefrik etme hazinemizi ve terkip etme kabiliyetimizi, bir de bin yıllık mayamızın şifresini orada ele alacağım.

Şimdiden aziz dostum ve kıymetli hocamız Nabi Avcı’ya çalışmalarında başarılar dilerim.

Elbette “yarın diye bir şey yoktur”…

Elbette, “vakit o kadar geçmiştir ki, çok erken sayabiliriz”…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!