Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

AKP ve AK Parti

 

AK Parti bölünmez diyorduk yanılmışız.
İşte bölündü.
Bütün iktidar yanlısı medyada bile aynı ifadeler yer alıyor.
AK Parti’liler ve AKP’liler…
Darbe sürecinde bir takım AK Parti’lilerin neler yaptıkları, hangi gizli mahfillerde hangi gizli toplantılara katıldıkları muamma..
Bir televizyon programında sesi çok gür çıkan bir tarihçi hoca pek vurgu yaptı “akepeliler” kelimesine…
Korkunç iddialar bunlar.
“Eğer darbe başarılı olsaydı, herhalde darbeciler Devlet Bey’i yahut da Kemal Bey’i başbakan yapmayacaklardı…
Kimi yapacaklardı?
Akepelileri…”
İnsanın tüyleri diken diken oluyor bu iddialar karşısında…
Darbe ertesi o buluşmalar neydi o zaman?
Katilin cinayet mahalline geri dönüşü mü?
Aman Allahım!…
“Şüyuu vukuundan beterdir” derler ya, öyle bir şey…
Cumhurbaşkanı “MİT Müsteşarı’na ulaşamadım” diyor.
Belli ki müsteşar da aramamış…
Sonradan bazıları birbirleri arasında ilişki kurmuşlar..
Ne demekse?…
Asıl haberdar olması gereken Cumhurbaşkanı ne yazık ki es geçilmiş…
Niçin?…
MİT Müsteşarı başbakanlarla çalışır, anladık…
O zaman Başbakan Binali Yıldırım’ı arasalarmış…
MİT müsteşarı Genelkurmay’dan ayrıldıktan sonra Yenimahalle’deki yerleşkeye geçiyor ve özel konutunda geçiriyor geceyi…
Ahmet Takan bile ürperdi böyle bir derin ittifak söylentisinden.
Yeniçağ’daki köşesinde şöyle yazıyor:
“Hakan Fidan’ın 7 Haziran seçimlerinden önce istifa edip milletvekilliğine soyunması ve R. Erdoğan’dan ağır veto yemesinden sonra tekrar görevine iade edilmesi ile ilgili ağır süreç malumunuz. Erdoğan’ın ‘darbeyi eniştemden öğrendim’ açıklamasının ardından MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın görevinden alınacağı yerine Ergenekon’da yargılanan emekli Albay Levent Göktaş’ın getirileceği haberleri dün kulisleri epeyce çalkaladı. Fakat bununla paralel Ankara’da Hakan Fidan’ı himaye eden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile ikisini de siyasete kazandıran Abdullah Gül hakkında akıl almaz diyebileceğim iddialar dolaştı durdu.” 
Takan bu iddiaların asılsız olmasını diliyor samimiyetle.
Ben de diliyorum.
Tayyip Erdoğan’a üç hocanın yanında biat eden birinin çıkıp bir darbe sonrası onun boşluğunu doldurmasına dair dedikodular bile yüz kızartıcı.
İğrenç…
İnsan bu kadar etrafın çevrildiğini görünce komutanların cumhurbaşkanının yaverlerinin bile güvenilmez adamlar olduğunu görünce daha birçok tuhaf, saçma ve hafsalaya sığmaz iddiaların acaba deryasında boğulur gibi oluyor.
Görülüyor ki liderler aslında yalnızdır.
Kimsesizdir.
Güvenilecek adamları ne yazık ki pek az, belki de hiç yoktur.
Devletin niçin enişte ile, damat ile yönetildiğini anlıyor o zaman insan…
Osmanlı’da tabii…

BİAT KÜLTÜRÜ

Peygamber Efendimizin AKABE biatları var ya hani, İslamcı siyasetlerde de biat kültürü, sanki bütün sünnet yerine getiriliyor da o eksik kalmış gibi yaşanmaya çalışılıyor.
Daha evvel Erbakan Hoca yapardı.
Allah var pek masum işlerdi kendi çapında…
Demek ki rahmetli de adamlarına pek güvenmiyormuş…
Ya da Sahabe-i kiram olaya hamletmişler…
Muhsin Yazıcıoğlu bir gün bana, keyifli anlarından birinde(o çok sıkıldığı siyasetin ve hep başkaları için meşguliyetin arasında yorulmuş iken vardığımda rahatlar, çekmeceden ayda yılda bir içtiği sigaradan çıkarır; hem benimkini hem kendininkini yakar, sonra kahvemizi içerken) dedi ki:
“Yahu sen hiç bana biat ettin mi?”(o meleksi gülümsemesiyle)
Ne biatı yahu?
Yok gardaş, filanca(aleyhine en çok konuşan ve iş yapan arkadaş) bana üç kez biat etti de…”
Ahmet Davutoğlu’nun Olağanüstü Kongre ile genel başkanlığa ve başbakanlığa gelişinden sonra Olağan Kongre gelip çatınca derin AK Parti’de bir derin tartışma başladı.
Tayyip Bey ile Ahmet Hoca’nın frekanslarının tutmayacağını önceden söylemiştim.
Yine de Tayyip Bey iyi dayandı.
Stratejik Derinlik bir mucize gerçekleştirecekti.
Şam’da namaz kılacaktık.
Olmadı.
Tayyip Bey bilinen üslubuyla yağıp gürledi.
“Ben bu adamla çalışmak istemiyorum” demiş olmalı.
Belki de daha ağır sözlerle meramını anlatmıştır.
Malum Diyanet İşleri Başkanı da profesör…
Bir başka profesörü ve kanaatine güvenilen başka bir hocayı özel uçakla getirtiyor Başkan ve Tayyip Bey’le toplantı yapıyorlar.
Binali Yıldırım aslında o sırada gereken imzayı toplamıştır. 
Şöyleydi böyleydi derken Tayyip Bey’i iknaya çalışıyorlar.
Sonunda güvenmediğini izhar adına veya daha fazla güven mekanizması sağlamak ve insanları inandıkları etrafında bir usule zorlamak için Tayyip Bey:
“Biat etsin o zaman sizin huzurunuzda” diyor.
Ve böylece ikinci dönem başlıyor.
O yüzden Ahmet Takan’ın da dile getirdiği ve handiyse Ankara’da herkesin de dilinde dolaşan AK Parti ile AKP arasındaki derin çatışma, insana, siyasetin ne kadar acımasız ve ibretlik yönleri olduğu gerçeğini bir daha hatırlatıyor.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!