Saf ve temiz bir Anadolu genci…
Askerlik çağı gelmiş ve askere gitmiş. Acemi birliğindeki eğitimini tamamladıktan sonra, çekilen kurada çıkan usta birliğinde giderken, ailesine bir mektup yazarak haber vermiş: “- Sevgili anacığım! Beni askerde şoför yaptılar ve hendeğe düştüm.”
Tabi o zamanlar; şimdiki gibi bırakın cep telefonunu, telefon bile yaygın değil ve aile, Türkiye’nin Adapazarı’nda Hendek diye bir ilçesi olduğundan bile bihaber…
Aileyi almış bir telaş “- Eyvah! Oğlumuzu şoför yaptılar ve bu çocuk hendeğe düştü! Hali nicedir?” Hemen yollara düşmüşler ve oğullarının acemi birliğine vardıklarında gerçeği öğrenmişler.
Evet, o gencimiz o zaman kazaen bir hendeğe değil, görev yeri olarak Hendek’e düşmüştü.
Lakin görünen manzara odur ki, biz ülke olarak bu günlerde Hendek’te; gerçekten büyük bir hendeğe düştük!
Hendek’te bir fabrikadan bahsediyoruz…
Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası.
Adı üstünde eğlence ve gösteri amaçlı patlayıcı madde işiyle uğraşıyor.
Fakat daha önceden de sabıkalı bir üretim yeri!
İlk vukuatı 1 Eylül 2007’de, Fabrika’da meydana gelen patlamada 1 kişi yaralandı!
İkinci vukuatı 11 Şubat 2019’da, Fabrika’da meydana gelen patlamada 1 kişi öldü, 14 kişi de yaralandı!
Üçüncü vukuatı 21 Mayıs 2009’da, Fabrika’da meydana gelen patlamada 3 kişi yaralandı!
Dördüncü vukuatı 17 Ağustos 2009’da, Fabrika’da meydana gelen patlamada 1 kişi öldü, 37 kişi de yaralandı!
Beşinci vukuatı 29 Eylül 2009’da, Fabrika’da meydana gelen patlamada 1 kişi öldü, 12 yaralandı!
Altıncı vukuatı 11 Şubat 2011’da aynı Fabrika’da meydana gelen patlamada yine 1 kişi öldü 10 kişi de yaralandı!
Tam altı ayrı vukuat… Uçan canlar ve akıtılan kanlar!
Her seferinde zannettik ki, gereken önlemler alındı.
Fabrika üretime devam etti…
Aradan aylar ve yıllar geçti.
Bir işçi fabrikada alınan güvenlik önlemlerinin yetersizliği nedeniyle şikâyette bulundu. Eşi de aynı fabrikada çalışıyordu.
Önlem almak yerine, “önlem alınsın” diyen işçiyi işten attılar!
Üretim tam gaz devam etti…
2020 yılının başında ortaya çıkan Korona virüs salgını nedeniyle, alınan önlemler kapsamında toplu eğlenceler yasaklanıp eğlence mekânları ve düğün salonları kapatılınca, üretilen fişeklerin satışı da durdu.
Durdu, ama üretime tam gaz devam edildi, üretilen fişekler de fabrikada stoklanmaya devam edildi.
Öyle böyle değil, Fabrikada tam 110 ton patlayıcı birikti!
Mevsim yaz…
Stoklanan patlayıcılar için uygun depolama koşulları sağlanamayınca, mallar tehlikeli bir şekilde ısınmaya başladı!
Bunu fark eden işçiler dediler ki: “- Mallar fazla ısınıyor önlem alınsın!”
İyi de dinleyen kim?
Sonunda olan oldu!
Fabrika hepten havaya uçtu!
6 Kişi ölü, 114 kişi yaralı, 1 kişi de halen kayıp.
Bu arada hayatını kaybeden 4 kişiden bir de, fabrikada alınan güvenlik önlemlerinin yetersizliği nedeniyle şikâyette bulunduğu için işten atılan kişinin eşi…
Ne oldu?
Uyaranı kapı önüne, eşini de mezara koydular!
Patlamadan sonra bakıyorsunuz bu fabrikanın sahibini hemen bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı arıyor, üstelik birkaç kez görüşüyorlar.
Peki, fabrikanın sahibi kim?
Aynı zamanda MÜSİAD’ın Sakarya Şube Başkanı…
MÜSİAD ne?
Sözde “Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği” (yerseniz).
Özde ne?
“Müslüman Sanayici ve İşadamları Derneği”
Neden?
Çünkü bu dernek, Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’ne (TÜSİAD) alternatif olarak kurulmuş bir yapı.
İçinde Türk olan her şeye alerjileri var ya…
Kendilerinden başkasını Müslüman olarak görmüyorlar ya…
Odaları haremlik-selamlık, sınıfları kız-erkek, plajları kadın-erkek, kadınları örtülü-açık, hırsızları bile bizden-sizden diye ayıran bir zihniyet var ya…
Nasıl ki, şimdi baroları da bölmeye çalışıyorlarsa, zamanında TÜSİAD’ı da bölmüşlerdi.
E şimdi TÜSİAD’lılar Müslüman değil mi?
Onlara göre (üstü örtülü olarak ifade edilse de) öyle?
Peki, MÜSİAD Müslüman mı? Allah bilir.
Fabrika Müdürü ve MÜSİAD Sakarya Başkanı önemli adam ya, Müslüman ya, Cumhurbaşkanı’na yakın adam ya, işte onun için olsa gerek, patlamada ölenlerin cenazeleri henüz kalkmamışken, kayıplara hala ulaşılamamışken MÜSİAD hemen Başkana bir moral yemeği veriyor…
Peki ya ölü yakınlarının morali?
Peki ya yaralıların morali?
Bölge halkının morali?
Devam edelim:
Sn. Cumhurbaşkanı’nın aramasından hemen sonra, Sn. İçişleri Bakanı bir açıklama yapıyor ve diyor ki, biz burayı yeni denetledik…
İyi de bu açıklamadan biz neyi anlayacağız? Denetleme yeni yapılmışsa o zaman patlamada ihmal yoktur. En azından algı bu…
Demedi demeyin, ülkemizdeki birçok benzer patlama ve olay gibi, en son bu da Allah’a havale edilmek üzere!
Bakın, aynı yaşlı adam ile eski evin hikâyesinde olduğu gibi; gazeteci, yazar, şair, işçi, memur, avukat, muhalif siyasetçi vb. her konuşanın, her ağzını açmaya yeltenenin ağzını tıkamaya devam ediyorsunuz!
En son, sosyal medyayı hepten kaldırma veya yasaklama gibi fikirlerinizi de biliyoruz.
Fakat unutmayınız ki, halının altına süpürülen pislikler temizlenmiş ve yok edilmiş sayılmaz. Gözle görülmese de er geç kokusu çıkar.
Alınmayan önlemler ve susturulan ağızlar, yaklaşmakta olan çöküşleri ve patlamaları engelleyemez. Tam tersine hasarı ve kayıpları daha da arttırır!
Şimdi bu Fabrika havaya uçtu ve çöktü!
Ya hepimizin evi, yuvası ve işyerimiz olan ülkemiz çökerse?
Fiziksel bir çökme değil belki…
Fiziki bir patlama da olmayabilir.
Çok daha büyüğünden bahsediyorum:
Ya sosyal bir patlama!!!
Ya çok daha büyük bir HENDEK?