Evveli olmayanın zahiri, zahiri olmayanın da ahiri olmazmış derler.
Yani bir anlamda geçmiş, geleceğin tarlasıdır. O geçmişe ne ekerseniz, gelecekte de onu biçersiniz.
Hani bugün birileri diyor ya “Durun bakalım, daha neler olacak?“.
İlerde “daha neler olacağını” anlayabilmek için, önce geçmişe bakmak, geçmişte olanları bilip anlamak ve bugün yaşanmakta olanları da doğru tahlil edebilmek lazımdır.
Bu ülkenin yakın geçmişinde neler yaşanmadı ki:
- Ana Muhalefet Partisi’nin Lideri bir inek hırsızı tarafından yumruklandı!
- Sığındığı ev yakılmaya çalışıldı!
- Arabası koca koca taşlarla taşlandı, kendisi ve ekibi linç edilmeye çalışıldı!
Ne oldu?
Yapanların yanına kar kaldı!
Aynı ana muhalefet partisi lideri PKK tarafından kurşunlanarak öldürülmek istendi!
Sadece şansı olduğundan veya henüz vadesi dolmadığı için kurtulabildi!
Ne oldu?
Failler yakalanabildi mi? Üzerine düşüldü mü?
Hayır…
Yapanların yanına kar kaldı!
Aynı ana muhalefet partisi lideri, teröristlikle suçlandı!
Sözüm ona Cumhuriyet Savcıları, bu suçlamayı yapanlara karşı bir soruşturma açabildiler mi?
Hayır…
Yapanların yanına kar kaldı mı? Kaldı!
Bir başka Muhalefet Partisi Lideri, Sayın Meral Akşener hem FETÖ’cülükle, hem de teröristlikle suçlandı!
Hoş, sadece Akşener değil, soğan ve patates üreticisi, ayçiçek yağı satıcısı ve dahi AKP’ye oy vermeyen herkes teröristlikle suçlandı!
Suçlayanlara “Hayırdır Birader?” bile denilebildi mi?
Hayır…
Yanlarına kar kaldı!
Aynı Meral Akşener, bir gece vakti evinin önüne toplanan 50 kişilik azgın bir grup tarafından taciz ve tehdit edildi mi?
Edildi!
Ne oldu?
Sözüm ona bir dava açıldı ve beraatla sonuçlandı.
Yanlarına kar kaldı!
Muhalif Gazeteci Yavuz Selim Demirağ beyzbol sopalarıyla ve demir sopalarla öldüresiye dövüldü mü, dövüldü!
Ne oldu?
Hiç!
Tam 22 ay boyunca bir iddianame bile hazırlanmadı!
Muhalif Gazeteci Orhan Uğuroğlu’nu, evinin önünde sopalarla dövdüler mi, dövdüler! Ardından bir arabayla ezmeye çalıştılar mı, çalıştılar!
Muhalif bir partinin Genel Başkan Yardımcısı olan Selçuk Özdağ’ı yol ortasında öldüresiye dövdüler mi!
Dövdüler!
Özcan Yeniçeri’ye arabayla çarptılar mı? Çarptılar!
Muhalif Gazeteci ve Televizyoncu Sabahattin Önkibar’ı yol ortasında dövdüler mi? Hem de nasıl… Eğer çevre esnafı yetişmeseydi, belki de öldüreceklerdi!
İyi Partinin kurucularından Metin Bozkurt; bir otoparkta 8 kişilik bir saldırgan grubu tarafından dövülerek ve hastanelik edildi mi?
Edildi!
Muhalif Yazar Ahmet Takan, yine beyzbol sopalı bir saldırıya uğradı mı?
Uğradı!
Muhalif Gazeteci Levent Gültekin’e, sokak ortasında tam 20 kişi birden saldırdı mı? Saldırdı!
Meral Akşener’in Basın Danışmanı ve Muhalif Yazar Murat İde yumruklu ve sopalı bir saldırıya uğradı mı?
Uğradı!
Bereket ki, kendi ruhsatlı tabancasını çekip havaya ateş edebildiği için canını kurtardı.
Bu kadar saldırı oldu!
Ne oldu?
Hedefe koydukları her ismi, sokakta topluca darp eden azgınlar ya hiç yakalanamadı, ya da kısa bir tutukluluktan sonra birer kahramanmış gibi serbest bırakıldılar.
Yani?
Yanisi şu: Yaptıkları her şey, yanlarına kar kaldı!
Ekrem İmamoğlu var ya…
Hani şu büyük badirelerle, milletin İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı seçtiği kişi…
İşte bu Ekrem İmamoğlu’nu, ellerinden gelse emin olun bir kaşık suda boğacaklar!
Adama, Türbede “ellerini neden arkanda bağladın” diye soruşturma açtılar iyi mi?
Baktılar olmuyor, İmamoğlu’nun kazandığı seçimi allem edip kallem edip iptal edenlere “ahmak” dedi diye şimdi yeni bir dava açtılar!
Öyle az boz da değil. Tam dört yıl hapis cezası istiyorlar!
İyi de “cibiliyetsiz, şerefsiz, haysiyetsiz, çapsız, kan emici, terörist, hain, terbiyesiz, yüzsüz, çukur, çamur, boş çuval, curuf, ahlaksız, edepsiz, alçak, namert, illet, zillet, müptezel, faşist, tezek, geçmişi lekeli, zalim, namert, korkak, ürkek, pısırık, iki ayyaş ve çok daha fazlasını söyleyenlere ne yapıldı?
Hiç…
Koca bir hiç!
Ne oldu?
Yanlarına kar kaldı!
Güya bunlar, “Ben lânetçi olarak değil, ancak rahmet olarak gönderildim” diyen bir Peygamber’in ümmeti olacaklar ya; baş imamları Allah’ın evi olan bir camide lanet okuyordu.
Kime? Türk Milletinin kurtarıcısına ve tarihteki son Türk Devleti’nin kurucusuna!
“Keşke Yunan galip gelseydi” diyen sütü bozuklarla can ciğer, kuzu sarması olan da bu baş imamdı!
Baş imam böyle yaparsa diğerleri neler yapmaz ki?
Yapıyorlar zaten…
Bakın, milletin orasına kaliteli pamuk tıkamak isteyen boynukalın bir tıkaçları (pardon bir imamları) bile var!
Devletin tam 23 milyar lirasını kaybeden, başka bir baş imamları daha vardı?
Ne oldu?
Öyle görünüyor ki, bunlar da yanlarına kar kaldı!
Baktılar ki yaptıkları her şey yanlarına kar kalıyor, o zaman ne yaptılar?
Çıtayı yükselttiler…
Şimdi devletin tam 128 milyar lirası kayıp!
Nerede bu 128 milyar lira?
Açıldı mı bir soruşturma?
Hani, Sarıklı bir amiralleri var ya bunların…
Ne oldu o amirale, bilen var mı?
Yok!
Demek ki yanına kar kaldı!
Hani bir de bakanları vardı. Kendi şirketinden kendi bakanlığına dezenfektan kakalayan…
Ne oldu?
Kar kalmadı mı yanına?
Daha önce de “milletin orasına koyan“lar vardı!
Ne oldu?
Yanına kar kalması yetmiyormuş gibi, bu arkadaşın vergi borçları sıfırlanmadı mı? Hala daha bu arkadaşa ballı börek ihaleler verilmeye ve semirtilmeye devam edilmiyor mu?
Hani bir de şu 4 bakan vardı ya…
“Ne yaptıysak birlikte yaptık” diyordu biri, “Bakara makara” diyordu diğeri (al sana saygısızlığın şahı), Reza Zarrap için “Önüne yatarım” diyordu bir diğeri, Bir başka Bakan daha vardı ve “Saat kaç?” diyenlere çok bozuluyordu hani…
Hepsinin yanına kar kalmadı mı?
Bu ülkede anayasayı en çok çiğneyen kim?
Normal şartlarda görevliler Anayasaya mı uyar, yoksa Anayasa onu çiğneyenlere mi uydurulur?
Tabi ki görevliler Anayasa’ya uyarlar, uymayanlara ise yine o Anayasanın uyan hükümlerine göre ceza verilir.
Fakat gelin görün ki; garabet haline getirilen bu ülkedeki, sistemi değiştiren en önemli referandumlardan birisi, Anayasa’yı onu çiğneyenlere uydurmak için yapılmıştır!
Yahu bunlar “T.C.”yi kaldırdılar, Türk milliyatçiliğini ayaklar altına aldırdılar, PYD liderinin ayaklarına kırmızı halılar serdirdiler, PKK eşkiyalarını üstü açık araçlarda kahraman gibi gezdirdiler!
Şüleyman Şah Türbesi’ni IŞİD’e teslim ettiler, Ege’deki adalarımızı ise Yunan’a işgal ettirdiler!
Yalan mı?
Daha neler var neler…
Hepsi de yanlarına kar kaldı.
Normaldir.
İnsanoğlu, yaptığı yanına kar kaldıkça azgınlaşır!
Güya dindarlar…
Güya adaletliler…
Ve güya Devlet yönetiyorlar…
Peki, Devlet’in dini neydi?
Adalet…
Din’in devleti neydi?
O da hürriyet…
Hangisi var şimdi?
Nerede adalet?
Hani hürriyet?
Adalet ve hürriyet olmayan her yerde, muktedir olan gücü yetendir!
Böyle bir sistemde de; “güçlü” olan ne yaparsa yapsın, tabi ki yanına kar kalır!
Onun için doğru söylüyorlar…
BUNLAR DAHA İYİ GÜNLER…
DURUN BAKALIM, DAHA NELER OLACAK NELER!!!