Yandı!
Kuş yandı!
Kurt yandı!
Börtü, böcek, koyun, keçi, geyik, tavşan, kaplumbağa, insan…
Can yandı, canan yandı, yürek yandı!
Öyle büyük alevler yükseldi ki, cehennemi bu dünyada yaşattı, eşzamanlı olarak çıkan veya çıkartılan yangınlar cennet yurdumuzun neredeyse her yanını kuşattı.
Öyle koyu dumanlar yükseldi ki, güneşi kapattı!
Kayıp büyük, dert büyük, yara büyük, yas büyük!
Uçan canlar hiçbir zaman geri gelmeyecek!
Orman mı?
Koca bir ömür demek…
Bu uğursuz yangının kavurduğu vatan topraklarının tekrar birer zümrüt yeşili orman haline gelmesini, yaşı 50’nin üzerindeki bizim nesil, ne yazık ki hiç göremeyecek!
Tam 26 ilimizde eşzamanlı yangınlar çıktı ya da çıkartıldı!
91 ayrı bölge aynı anda yandı!
Belli ki, çok yönlü ve çok büyük bir ihanet var!
Elbette Türk Devleti bu ihanetin müsebbiplerini bulacak ve bu şerefsizlere cehennemi yaşatacaktır / yaşatmalıdır.
Bir tek masum canlının ahı dahi bunları helak etmeye yetecektir.
Ve dahi bu insan kılığındaki şeytanlar için cehennem mutlaka lazımdır. Dilerim ki, Yüce Allah buna sebep olanlara cehennemden başka bir yaşam yüzü göstermesin.
Derler ki, dün bilinmeden bugün anlaşılmaz, yarın ise planlanamazmış.
Onun için, hadi azıcık geriye gidelim.
Daha önce 2019’da İzmir yanmadı mı?
Yandı!
Bu uçak konusu gündeme gelmedi mi?
Geldi.
İlgili bakan Türk Hava Kurumu(THK)’nun uçakları için motorlarına kuşlar yuva yapmış bunlar uçamazlar dedi mi? Dedi.
Hatırlayın…
Aynı günlerde THK bu uçakları İstanbul TEKNOFEST’te uçurarak “bakın uçabiliyoruz” mesajı verdi mi?
Verdi.
Buna rağmen THK görmezden ve duymazdan gelindi mi? Gelindi!
Daha sonra 2020’de Hatay yandı mı?
Yandı!
Konu tekrar gündeme geldi mi?
Geldi…
Böyle bir durumda akıl ne der?
Yangına karşı hazır ol, hazırlıklı ol, uçak / helikopter filoları kur, yangın söndürme malzeme veteçhizatlarını tamamla, personelini eğit, halkını bilinçlendir, altyapını güçlendir ve bol bol tatbikat yap…
Yapıldı mı bunlar?
Görünen o ki, kiralanan helikopter filosu dışında hiçbiri yapılmamış!
Peki, sizce Devlet aklı ve Devlet bürokrasisi ülkemizdeki karar alıcıları uyarmamış mıdır?
Tam 33 yıllık Devlet tecrübeme dayanarak rahatlıkla ifade edebilirim ki, kesinlikle uyarmıştır, hem de defalarca uyarmıştır.
O halde birbirinden güzel, birbirinden lüks ve binlerce odalara sahip saraylar yapmakta yarışan bir güç neden bir yangın söndürme uçağı almıyor?
Bu erk THK’na neden hep sırtını dönüyor?
Görünen o ki, yalnızca 3 tane uçağımız var?
Üstelik hiçbiri bizim değil.
Üçü de kiralık!!!
Diğer yandan, THK’na ait tam 6 yangın söndürme uçağı çürümeye terk edilmiş hepsi yatıyor.
Ve hepsi bizim!
İyi de hepsi bizim olan bu uçaklar yıllardır neden hiç kullanılmıyor? Neden inadına kullandırılmıyor?
Aslında görünen köy hiç de kılavuz istemiyor.
Atatürk’ün kurduğu güzide kurumumuzdan rahatsızlar!
Çünkü iktidara geldiklerinden bu yana önce THK’nun topladığı kurban derilerinden, sonra da her şeyinden rahatsız oldular.
Son yıllarda ihalelere bile sokmadılar.
Diyeceksiniz ki, nasıl olur?
Şöyle olur:
Ocak 2021’de Orman Genel Müdürlüğü yangın uçağı ve helikopteri kiralamak için ihaleye çıktı. Ama ihale “sadece bir şirketin teklif verdiği, verilen teklifin yaklaşık maliyetten yüzde 14 oranında fazla olduğu ve kiralanacak bazı modeller uyuşmadığı için” iptal edildi.
İyi de bunda ne var diyeceksiniz.
Şu var:
İhalenin şartnamesini hazırlayan talimat almış sivri zekâlılar, şartnameye uçağın taşıyacağı su kapasitesini 5000 litre olarak yazıyorlar. Fakat THK’nun elindeki bizim olan uçakların su taşıma kapasitesi 4.900 litre…
İşte bu yüzden son üç yıldır THK bu ihalelere giremiyor.
Yani bütün mesele 100 litre su.
Bu 100 litre su ne?
Minareye kılıf!!!
Aslında kılıf bile aramıyorlar, her şeyi kendi ağızlarıyla açık açık söylediler: “Ben bu işleri ihaleyle yapıyorum. Türk Hava Kurumu’ndan bu hizmeti almak zorunda da değilim” dediler.
Allem edip kallem edip THK’nu etkisizleştirdiler, en sonunda da başına yandaş bir kayyum atayarak kalemini kırmış oldular!
Görüyorsunuz, ülke yanıyor! Fakat bu kayyumlar düğünlerde geziyor!
Diyorlar ki, “helikopter kiraladık”. İyi de, güzel kardeşim helikopterin yeri ayrı uçağın yeri ayrı değil mi? Bu işi bilenler söylüyorlar: Helikopter çok engebeli arazilerde, dar ve derin vadilerde daha iyidir. Ama rüzgârlı ve fırtınalı havalarda buralarda da kullanılamaz, kullanılsa bile altına takılı su kovasının fazla sallanması nedeniyle bir türlü suyu hedefe, yani yangının üzerine bırakamaz. Onun için, gerek taşıyabildiği su kapasitesi ve gerekse de kullanım kabiliyetleri bakımından uçağın yeri ayrı.
Orman yangınlarını söndürmede sadece helikopterler etkili olsaydı çevremizdeki bütün ülkelerde sadece helikopter olurdu. Oysa çevremizdeki bütün ülkelerin ciddi miktarda yangın uçağı filoları var.
Bakın bizim yüzölçümümüz 783.562 km² ve bir tane bile uçan uçağımız yok.
Fakat bizim 5’te birimiz kadar olan küçücük Yunanistan’ın tam 38 uçağı var. Bizim yarımızdan daha küçük olan İtalya’nın 19, bizden daha küçük olan İspanya’nın 17 ve Fransa’nın da 29 uçağı var.
Evet, kira bile olsa hepi topu üç tane yangın söndürme uçağına sahibiz ve bu üç Rus uçağına günlük 1,3 milyon lira kira ödüyoruz. 153 günlük yangın sezonu için ise toplam 203 milyon lira ödeyeceğiz.
Oysa yalnızca Cumhurbaşkanlığına tahsis edilen uçak sayısı tam 13 ve üstelik bir tanesi de uçan saray.
Son Kıbrıs gezisine tam 8 uçakla gittiler.
Güya, THK uçaklarının bakım maliyeti dört milyon dolarmış onun için uçurulmuyormuş. Oysa görüyorsunuz, kiralanan uçağın bir günlük maliyeti bir milyon doların üzerinde.
Şimdi sıkı durun, Tarım ve Orman Bakanı’na tahsisli özel bir uçak var. Cessna Citation VI tipi özel bir uçak… Bu uçağın fiyatı kaç para biliyor musunuz?
“Business Jet Traveler” adlı şirketin yayınladığı fiyatlara göre, tam 8,1 milyon dolar, yani 68,104,800.00 Türk Lirası.
Peki, yangın için kiraladığımız bu uçakların (BE 200ES hava tankeri) fiyatı ne?
Beriev Aircraft şirketinin açıkladığı verilere göre, 5,2 milyon dolar (43,723,160.00 Türk Lirası)
Yani Sayın Bakan’ın kullandığı uçağa ödenen parayla neredeyse iki yangın söndürme uçağı alınabiliyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı uçan sarayı biliyorsunuz. Peki, fiyatını biliyor musunuz?
Nereden baksanız 450.000.000 dolar…
Hesaplayın bakalım, en iyisinden kaç yangın söndürme uçağı ediyor
Uçan saray yerine yangın söndürme uçağı alsaydık, tam 86 tane alabiliyorduk.
Yani neredeyse dünyanın en büyün yangın uçağı filosu bizde olurdu.
Yine Sayıştay raporlarına göre, tartışmalı sarayın 2019 yılı harcaması 3 milyar 668 milyon lira!
Bu para dolar olarak ne eder?
Tam 433.000.000 dolar, yani günlük maliyeti 1.186.000 dolar.
Bu hesaba göre, kabaca sarayın her bir haftalık harcaması ile yeni bir yangın uçağı alınabiliyor.
Ama alınmıyor işte. Filo filo uçaklara, katar katar lüks arabalara ve dahi saraylar zincirine yeten para, yangın söndürme uçağına gelince bir türlü yetmiyor!
Adeta memleketimizi istila edercesine, sürü sürü gelen Suriyelilere ve dalga dalga gelen Afganlılara yeten paralar bu memleketin en önemli işlerine gelince, her nedense yetmiyor!
THK’nun uçaklarını hangarda çürüten Türkiye, üç Rus uçağına günlük 1,3 milyon lira ödemeye devam ediyor.
Şimdi size bir bilgi daha vereyim: THK’nun uçaklarına ilave olarak, Türk Hava Kuvvetleri envanterinde (sonradan yangın söndürme yeteneği kazandırılmış) 6 adet C130 tipi yangın söndürme uçağımızın daha olduğunu ve halen Kayseri’de konuşlu olduğunu biliyor muydunuz?
Bu uçaklar bu yangınlarda neden kullanılmadı?
Ciğerlerimizle birlikte yüreklerimiz de yanarken değilse ne zaman kullanılacak?
Ben size söyleyeyim; dağlarımızın, bağlarımızın ve canlarımızın günlerdir bir cehennem gibi yanmaya devam ediyor olması, bir kepazeliğin vücut bulmasından ziyade, bir zihniyet sorunudur.
Çünkü asıl yangın dağlarımızda değil, asıl yangın zihinlerde!
Yorumlar kapalı.