Para, manevi değerlerin göz ardı edildiği ortamlarda, bazı kavramların içinin boşaltılması noktasında oldukça acımasızdır. Dolayısıyla paranın hangi elde olmasından daha önemlidir, hangi zihniyetle kullanılıyor olması!
İşte paranın bu gücünü görenlerin marifetidir; onu bir araç olmaktan çıkarıp amaç, ideoloji haline getirmek, ve bu ideolojiyi kullanarak insanları bu güce köle haline getirip, kimliksizleştirmek. Biz buna yeni dünya köleliği, bu sisteme ise kapitalizm diyoruz.
Bu sistemle, her ulaşılan hedef, maddi yeni açlıklar doğuruyor. Dolayısıyla eldeki paranın kıymeti hiç azalmıyor, o parayla satın alınabilecekler değersizleşirken, paranın vaad ettiği mutluluk daha da sahte oluyor.Düşünebiliyor musunuz, paranın verdiği haz, parayla satın alınabilecek şeylerin hazzından çok daha büyük? Ne acınası bir durum değil mi?
Hele ki, bir ülkede siyaseti, yöneticileri hatta iktidarı belirleyen para olunca,gücünü daha fazla hissettiriyor, üzerimizde büyük bir tahakküm kurabiliyor!
Bu durum tam da kapitalizmin istediği gibi bir ortam oluşturuyor; fikir ve emek yok sayılıp, ucuzlatılırken, insana dair her şeyi tüketiyoruz… tükeniyor…
Değerli okurlarım seçimin yaklaştığı şu günlerde, bakıyorsunuz sandığa giren oyların derdi de para, sandıktan çıkacak insanların derdi de para… Kısacası bir ülke düşünün ki, ülke sorunlarının hepsi para üzerinden tanımlanıyor, daha çok para dert ediniliyor ve parayla ilgili konular konuşuluyor.
“Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin”
Hayat gayesini, amaçlarını, para üzerinden yönlendiren bir toplumda ideallerin ve fikirlerin var olması ne kadar mümkündür? Bu noktaya geldiğimizin, en taze örneği; Eğitim ve Diyanet kurumlarıyla ilgili haberlere ve yorumlara, TBMM’nin parayla ilgili duruşuna, zafiyetine bakın derim.
Siyasette şahit olduğumuz ‘parayla insanları değerlendirme ve sıralama durumu’, yine benzer bir şekilde başarısını parayla ödüllendirdiğini ifade edereköğrencisinin başından para saçan öğretmenlerin şekillendirdiği çocuklar;Diyanet kurumunun para üzerinden böylesine magazinleştirilmesi; her üç durum da çok acı…
İnsanın eğitildiği ve hatta yönetildiği kurumlara kadar bulaştırılan maddi eylemler, başarı ve başarısızlığın para üzerinden tanımlanması, toplumun özünden kayıp, kimliğinin kırılması neticesinde, insana para üzerinden kimlik verilmesi, tüketilen değerlerin hiç sorgulanmaması, bir ülkenin en önemli sorunu olmalıdır bence…
Çare nedir?..
İnsanın ‘doğruluğa, akla, inanca, yüce gönüllülüğe, sevgiye ve güçlü bir milli iradeye’ ihtiyacı olduğunu bunların da parayla satın alınamayacağını bilmesi, buzenginliği yaşayan ve yaşatan ehli er kişilerin liderliğinde değerlerimizle ilgili toplumsal bilinç oluşturulması, bununda daha çocuk yaştan itibaren eğitimle yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
MESELE para değil insan… Mesele paraya değil insana odaklanmak ve de yüreğe dokunabilmek.
Barış Manço’nun şarkısında dediği gibi; ‘Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile’
Soylu duruşunuz daim olsun dostlarım, inşaAllah.
H. Nurcan Yazıcı
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı