H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Ülkümüzden Bir Habersiniz! “TÜDKAD”

Biliyoruz ki, Türk Dünyası “kadınına” çok önem vermiş; bu önemi de, göstermelik, (şimdiki siyaset resminde ki gibi) “bir renk (!)olsun” diye değil; kadını, erkeği ile yan yana omuz omuza “hayatı” paylaşan, savaşan olarak görerek; Türk, kadınının yerini ve değerini, “Hakan’ın” yanında “Hatun” konumuyla ortaya koymuştur.
 
Kadının adının geçmediği, insan olarak bile sayılmadığı o çağlarda, “Türk Kadını” kendi adı ile sosyal hayatın tamda ortasında olmuş; daha sonra, bu konumunu İslam’la taçlandırarak anneliğinin en büyük ödülünü de  “Cennet annelerin ayağı altındadır.” diyen“İslam’la”- almıştır.
 
Kadınım, erkeği ile olan paylaşımcı ruhunu, tarihin hiçbir döneminde terk etmemiş; en son, çok zor ve ağır şartlara rağmen, Kurtuluş Savaşı’nda mücadeleci yanını bir kez daha ortaya çıkarmış; karşılığında; “Şuna inanmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir ve toplumun başarısızlığının asıl sebebi kadınlara karşı olan bilgisizlikten ileri gelir. Bu toplumun bir organı faaliyette iken diğer organı işlemezse toplum felç olur” diyen Atası- “hakan”ı ile birlikte de, “kadın”, yeniden toplumda ki yerini almaya başlamıştır.
 
Anadolu “Türk” kadını, Atatürk’ün inkılâpları ile birçok hakkına kavuşurken; diğer “Türk  kadınları” ise “Sovyet Bolşevik” dönemiyle karanlıkta kalmış; Dini, dili, Milli kimliği yasaklayan, ezan sesini susturan bir rejimle birlikte “insanlık” haklarından bile yoksun bırakılmış; Sürgün yemiş, zulme uğramış, en ağır işlerde çalıştırılmış, üstelik bir dönem “kadınıma” annelikleri dahi unutturulmuştur. “Türk kadını” her zaman ki gibi, bütün bu ağır şartlara rağmen günü geldiği vakit, zulme başkaldırı hareketinde yer alarak, “1993 Azerbaycan”  en önde de ölmeyi bilmiştir.
 
İMDİİİ!….Dünyanın birileri(!) tarafından yeniden dizayn edildiği- menfaat guruplarının saflar oluşturduğu bugünlerde, “Türk”ün birliğine,dolayısıyla da, Türk kadının- o mücadeleci ruhuna yeniden ihtiyaç vardır. Kültürlerin ve değerlerin tek tipleştirildiği yenidünya düzeninde, “Türk’ün” de kendi düzenini kurma zamanı gelmiş, geçiyordur bile.
 
İşte bu ruh ve idrak içinde kurulmuş olan “Tüdkad” Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği, Türk kadınının aynı bilinçle buluştuğu ve örgütlendiği bir dernek.
 
TÜDKAD; Türk dünyası “kadınları” ile, “sosyal, kültürel, iktisadi” ilişkileri canlı tutmanın yanında, Milli kültürün korunması, gelişmesi, Milli birlik ve beraberliğin sağlanması ve sosyal hayata yansıtılması” davasını da üslenmiş olup; bütün bu çalışmalarını da, Türk Dünyası kadınının taşıyıcı, koruyucu ve birleştirici gücünü organize hale getirerek, işbirliği ortamını geliştirerek başarma çabasında..
 
Bu amaç doğrultusunda kurulan ve çalışan, derneğin kurucu başkanı MHP İzmir milletvekili Yrd. Doç. Dr Şenol Bal,”Türk Coğrafyasında ki Türk Devlet ve Topluluklarının – iktisadi – sosyal – kültürel ve stratejik yönden kurumsallaşacağı işbirliği yapısının çok önemli bir yer tutacağı ve küreselleşmeye yeni bir anlam yükleyeceği ortadadır. Türk coğrafyasında yaşayan Türk halkları ve akrabalarının geçmişten gelen tecrübe bilgi ve birikimleri vardır. İktisadi – sosyal – kültürel ve stratejik bir Türk Dünyası işbirliği sağlıklı bir birlikteliktir. Bu sağlam temellere dayalı olacak işbirliği Türk coğrafyasında yaşayan en az 250 milyon Türkün kader ortaklığı haline gelmelidir. Bu birliktelikte tabiî ki duyguların yeri çok önemlidir. Kardeşlik hukukundan, samimiyetten ve heyecandan yoksun bir işbirliği, kısa vadeli kar ve zarar hesabına dayalı olmaktan öteye geçemez ve sürdürülebilir olamaz.”diyerek dernek çalışmalarının ne kadar önemli bir sorumluluğu üslendiğini de işaret etmiştir.
 
Peki, bu kadar önemli ,“Türk” geleceği için uğraş veren, “kadınlardan” ve “derneklerinden” devletin haberi var mı? Bırakın devleti, “aynı ülküyü ve sorumluluğu” taşıyan kadınlar ve “MHP” camiası “TÜDKAD”ın yanında mı?
 
Tüdkad, “Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği”Türk kadınlarının “Türk birliği” bilinciyle buluştuğu ve örgütlendiği bir dernek olarak diyor ki,”Biz artık seyirci konumunda, sadece tenkit eden ve sözde fikirlerin uydurma kalesi içine kapanarak hareketsiz kalan kadın değil, Türk’e yeni canlar üfleyen ahlakını idealleriyle birleştiren sabrını bilgisinde gösteren kadınlar istiyoruz. Biz, gücünü inancından, bilgisinden ve kültüründen alan, Türk’ün geleceğinde en önde bayraklaşan, bayrak taşıyan, başaran ve bu onuru erkeği ile paylaşan kadınlar görmek istiyoruz. Türkiye’nin ve Türklerin birliği dirliği kadınların gücüyle mümkündür, bu güç için ilk adım, yan yana gelebilmektir. Bizler bu adımımızı  ‘Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği’ ile attık, şimdi de, bütün kadınlarımızı bu çatı altında görmeyi diliyoruz.”

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!