Sayın kent yöneticieri, gezmek amacıyla bölgeye gelen misafirlerin özellikle son yıllarda, Trabzon şehir merkezine hiç uğramadan gezintilerini tamamladıklarını biliyor musunuz?
Bir yeri beğendiğiniz ya da ortamından memnun kaldığınız zaman, bu güzelliğe ve emeğe teşekkür etmek, nezaketen beğenilerinizi ifade etmek istersiniz değil mi? Yaşadıklarımdan ve bana anlatılanlardan diyebilirim ki, insanların siz yöneticilere hiçbir teşekkürü yok!
Trabzon meydanına bir şikayet kutusu koysanız, kent halkı da dâhil, turist ve misafirlerimizin söyleyecekleri bellidir. Kent merkezine giriş ve çıkışlarının belirsizliği, Maraş caddesinde dolmuşların oluşturduğu keşmekeşlik, beklenilenin aksine betonlaşmanın yarattığı görüntü kirliliği gibi…
Değerli okurlarım şimdi bir başka kirliliği görmek için kafanızı kaldırıp, Trabzon Boztepe’sine doğru bir bakın. (Ya da son bir kaç ay içinde çekilmiş Boztepe resmine bir göz atın.) Orada tepenin yüreğine, yüreğine oturmuş bir beton yığını (bir otel inşaatı) göreceksiniz.
Bugün çoğumuzun sadece aşağıdan bakmakla yetindiği halbuki Trabzon’a en güzel bakan, güneşin çay kırmızı batışının doyumsuz seyir alanı, kent kimliğinin neredeyse ön adı olan BOZTEPE’den ve ona yapılan haksızlıktan bahsedeceğim..
“Görüntüsüyle içimizi acıtan ‘BOZTEPE’ bu noktaya adım adım nasıl getirildi?” derseniz. ÖNCE planlı biçimde, yıllar yılı İHMAL EDİLDİ. Kent markası olmaya adayken SIRADANLAŞTIRILDI. Sonra ranta teslim edilerek, sözde önemli bir “turizm yatırımı” adı altında kamuoyuna bir “otel projesiyle” sunuldu.
Her yerel seçimde, belediye başkan adaylarının projelerinde yer alan, teleferik masallarıyla uyutulan “BOZTEPE” çıkarlara yenik düşünce maalesef, bir güzellik daha TRABZON’un elinden alınmış oldu. Kimler memnun edildi bilinmez ama ortada Trabzon’a ve insanına yapılan büyük bir vicdansızlık var.
Halbuki kentlerin doğal yapısının korunması, tarihî dokuların korunması kadar önemlidir. Kent içindeki tepeler ve meydanlar, halka açık en önemli yaşam alanları olarak değerlendirilir.
Sayın büyüklerin bir bardak çay içmeye bile gitmeye tenezzül etmediği, şık ve kıymetli bulmadığı “halkın tepesi” birilerine peşkeş çekilirken, aslında en büyük haksızlık doğaya, Trabzon’un yeşiline yapıldı.
Allah aşkına kimse bizi, turizm masallarıyla kandırmasın..Kent “kendi” olmaktan çıkartıldıktan sonra neyin turizmi?
Asıl üzüldüğüm nokta ise, Trabzon’un günden güne kimliksizleştirilmesine karşı, kamuyoyunun sessizliği…!
Demem o ki, bu yanlış yapılaşmaya sessiz kalanlar var ya bence onlar, “VİCDANLARININ değil, ÇIKARLARININ sesini dinliyor. Hani “Trabzon Türkiyedir” diyorduk. SORUYORUM, “bu nasıl bir vatan sevgisi?”
BU HABERİN YORUMUNU DA SİZE BIRAKIYORUM!
Washington’da Council of Foreign Relations’ta bir toplantı yapıldı. Suudiler ile İsrail arasında. Sonra da toplantının sonuçları bir basın toplantısıyla açıklandı. Açıklama aynen şöyle:
“Suudi Arabistan ve İsrail, bağımsız bir ‘Büyük Kürdistan’ projesini desteklemektedir. Kurulacak bir Kürdistan, bölgede İsrail ve Suudi Arabistan’ın ortak hasmı İran’dan, Türkiye’den ve Suriye’den alınacak topraklar üzerinde kurulacağı için iki ülke de bundan memnuniyet duyacak, böylece bölgede genişleme ve neo Osmanlı hayalleri kuran Türkiye de bu hayallerinden vazgeçmek zorunda kalacaktır.”