Mevcut iktidarın en iyi yaptığı şey, kavramların içini boşaltıp, farklı anlamlar yüklemek suretiyle, seçmenlerinin algısını yönetmek… Amaç (yalan yanlış) siyasetlerine onay…
İktidarın özellikle de Erdoğan’ın usta olduğu bu alanda, Arapça kelimeler sözde güncelleştirilirken, referans olarak da dini kullanılıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye vatandaşı olmak isteyen Suriye’li varsa vatandaşlık vereceğiz… Ülkemizin belli yerlerine yerleştirelim. TOKİ’nin elinde boş konutlar var…” mealinde ki söylemini “anlamlandırmak”, kamuoyundan gelebilecek “tepkileri yumuşatmak” adına, “Ensar ve Muhacir” kavramlarını(olayını) kullanmıştır… Olayı günümüzle özleştirmesi, tamamıyla algı yönetmekteki ustalığıdır.
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sizler muhacir oldunuz. Mecburiyet içerisinde yurtlarınızı terk ettiniz. Bizler de ensar olduk sizin için tüm imkânlarımızı seferber ettik.” Diyerek farklı manalar yüklediği, “Muhacir ve Ensar’ın” zaman ve mekân olarak, gerçekte ne ifade ettiğine bakalım…
Muhacir: Mekke’nin fethine kadar geçen süre içinde, dini uğruna, evini-barkını, malını-mülkünü, âilesini, kabîlesini, akrabasını, bütün varlığını Mekke’de bırakarak peygamber efendimizin izniyle Medine’ye göç eden Mekke’li Müslümanlara “Muhâcirler” adı verilmiştir
Ensar: Ensar, Arapçada “yardım edenler, yardımcılar” demektir. Mekkeli Müslümanlara yardım eden Medineli Müslümanlara da Ensar denir. Peygamberimiz Ensar ve Muhaciri kardeş ilan etmiş, onlar da bu kardeşliği gerçekten uygulamışlardır.
Günümüze gelirsek;
Suriyeliler ilk etapta birer sığınmacıdırlar. Daha sonra mülteci durumuna gelirler. “Sığınmacı” ve “mülteci” biri Türkçe, biri Arapça iki sözcük olup, ikisi de aynı anlamdadır. Yani “sığınan kişi” demektir. Ama Türk hukuku buna bir ayırım getirmiş ve bu iki sözcüğe farklı anlamlar yüklemiştir. Buna göre kişi 1951 Cenevre Sözleşmesinde belirtilen nedenlerden dolayı bir başka ülkeye sığınmak için başvurduğunda “sığınmacı” dır. Hakkında gerekli araştırmalar yapılıp iddialarının doğruluğu kanıtlandığında ise “mülteci” olur ve kendisine “ mülteci statüsü” verilir
Şimdi, “İşi bu noktaya getiren, varil bombalarıyla, konvansiyonel silahlarla, tankla, topla kendi vatandaşlarını öldüren, Suriye’nin başındaki zalim; Beşar Esad’dır”, “Türkiye’nin yaptığı iyiliği hiç kimse Suriye’lilere yapmadı” diyerek şirinleri oynasalar da, Suriyeliler, yaşadıkları acılara sebep olarak AKP hükümetini ve Erdoğan’ı görmektedirler…
Demem o ki, daha düne kadar Tarih kitaplarında çocuklarına Türkiye düşmanlığı aşılayan, haritalarında Hatay’ı ülke sınırları içinde gösteren, Osmanlı miraslarını yok sayan Suriyeliler için yapacağınız ilk iş, onların Türk Milletine karşı ön yargılarını ve kinlerini kırmak olmalıdır.
Suriye topraklarındaki Osmanlı mirasını bütün güzelliğiyle yansıtan önemli eserlerden biri olan Süleymaniye Külliyesi’nin bahçesinde yakın zamana kadar bir askerî müzenin bulunması, üstelik müzede bulunan uçakların yönünün külliyenin içindeki Süleymaniye Camii’ne dönük olması, tarihsel kinin ve kompleksin neticesi değil midir?
Şimdi üstelikte, sizin onayınızla savaş açtığınız Suriyelileri Muhacir, kendinizi Ensar ilan ediyorsunuz…
Demem o ki, toplum hafızasında, dostlukların da, düşmanlıkların da derin izleri vardır… Üstelik tarihi başkaları tarafından yazılmış ve yıllarca beyinlerine nifak tohumu ekilmiş bir toplumdan bahsediyoruz.
Bu sefer açık açık uyarıyoruz! Batı yönlendirmesiyle alacağınız Suriye/li kararları, Türk Milletinin genlerini bile bozacak yanlışlar üretecektir.
Kardeşlik, ortak hafıza, ortak kültür, ortak inanç gerektirir. Kardeşlerinizle, geleceğe dönük idealleriniz ve hayalleriniz vardır. Kimse Türk’ün emeğine, ekmeğine, kaderine başka kaderlerin yükünü, sorumluluğunu yüklemesin! Vefaysa vefa, merhametse merhamet… Asıl yardım, o insanları kendi topraklarında var etmektir.
….
Başbakan Binali, PKK elebaşlarından Bahoz Erdal kod isimli Fehman Hüseyin’in basında yer alan öldürüldü haberleri üzerine, Bakanlar kurulu toplantısı ardından (12 Temmuz 2016) “ Türkiye açısından ”Bahoz Erdal”ın öldürüldüğüne ilişkin bir tereddüttün olmadığı belirtildi. Ancak resmi açıklama için uluslararası kaynaklardan da teyit beklenmesi gerektiğinin altı çizildi. Biraz daha bekleyelim” mealinde bir açıklama yaptı.
Hükümet ölümle ilgili, dış kaynaklardan teyit bekleye durusun, yirmi dört saat geçmeden, El Cezire muhabirinin Bahoz Erdal’a ulaşıp röportaj yapması, katilin “Görevimin başındayım” mesajını vermesi, farklı yorumlara yol açtı. Koskoca Türk Devleti, bir teröristi öldürmeyi bırak, öldürülüp öldürülmediğini bile bilemeyecek durumda mı yoksa?
Sonuç olarak; Ülkemizin bunca sorunu ve çıkmazı varken, İktidarın, (Suriyeli) PKK elebaşlarından Bahoz Erdal’lı gündem yapmasının nedeni, Suriye ile barışmak için alt yapı oluşturma çalışmaları olabilir mi acaba?