İYİ bir siyasetçi, toplumsal sorunları çözme sanatı olan SİYASETİ, “bilgi ve ahlaki” kuralları içinde CESURCA icra edebilendir.
İyi bir siyasetçi yine bilir ki, “problemin adı doğru koyulmazsa, ortaya doğru çözümler çıkmaz.”
Bu yolda “çözüm adına” yapılacak hatalara çok takılmamak lazım. “Yaptığınız hatalar değil, onları nasıl düzelttiğiniz sizi ve niyetinizi anlatır.” (Aynı hataya tekrar tekrar düşmedikten sonra hatalar aslında, mücadele içinde olduğunuzun da kanıtıdır.)
Sıkıntı ne biliyor musunuz?
Siyasetçinin hiçbir konuda çok yüksek beklentisi ve mücadele azminin olmaması; Az bir çaba ile ortaya çıkan az bir başarının ona, kazanmış kadar mutluluk vermesidir.
Siyasetçinin mücadelesinde “konumunu ve saygınlığını kaybetme korkusuyla”, atıl ve çekingen kalması; Nihayetinde de, işin kolayına kaçarak, çoğunluğun kabullerine sorgulamadan olur vermesidir.
Siyasetçinin kendini daha güvende hissetmek adına sadece gurupla hareket ederken, büyük bir tehlike olan “aynılaşmayı” görememesi; Aynılaşma neticesinde, esneyen ilkeleriyle birlikte ideallerini ve kendine olan inancını kaybetmesidir.
Hâlbuki “İnanç sahibi bir kişi, sadece ilgisi olan doksan dokuz kişinin gücüne sahiptir.” /John Stuart Mill/
YANLIŞ YÖNLENDİRMELER;
DERLER Kİ,
Herkes gibi düşünür ve hareket ederseniz, hayatınız rayında gider.
Siyasi bir kimlik ve marka olmak adına risk almayın, güçlünün yanında durursanız daha çabuk öne çıkarsınız.
Sakın ola, kuralları yıkmak adına cesurca adımlar atmaya kalkmayın, bu en çok içinde bulunduğunuz toplumu rahatsız eder.
Bir farkındalık ortaya koyar ve yeni çözümlerle öne çıkarsanız eğer, istenmeyen ilan edilir hatta çirkin ördek muamelesi bile görürsünüz…
İŞİN DOĞRUSU ŞUDUR;
Siz size, VİCDANINIZA kulak vermelisiniz. Kendi altın kurallarınızı ortaya koyabildiğiniz KADAR samimi ve inandırıcı olabilirisiniz.
Çıktığınız yolda değerleriniz, yol göstericiniz olmalıdır. Sakın ola ki menfaatlerinizi gözeterek ideallerinizi esnetmeyin. Nefsinize yenik düşüp, gerçekliğinizden ödün vermeyin.
Rutin işlere saplanıp çok saygın ve insana özgü bir eylem olan değişim ve yenilikçi olmaktan geri durmayın. (Bu bizi bırak çözüme, problemin gerçek kaynağına bile taşımaz.)
Bir ırmağın yatağına yeni bir yön vermek istiyorsanız, bunu doğanın(!) bizzat kendisinin yapmasını beklemek yerine, bu işe bizzat siz, kendinizi memur etmelisiniz. Çünkü zamana yayılmış bir çözüm sizin emeğiniz olmaktan çıkar.
“Sürekli yaptığımız şey neyse, biz oyuz. O halde kendimiz olmak en erdemli alışkanlıklarımızdır.”
Dünyanın daha fazla iyi çözümlere ihtiyacı var. Bu yüzden daha iyi fikirler aramayı alışkanlık haline getirin.
“Birçok kişide olan, onursuzca uyum sağlama düşkünlüğü bana her zaman itici gelmiştir.” diyor Einstein.
Yeni çözümlerin adresi olmaya çalışın. Sizin için “kural yıktı” diyebilirler. DESİNLER. Şahsiyetli ve cesur SİYASETÇİ ancak böyle olunur.
UNUTMAYIN “Bazıları doğru söyledikleri için değil sadece cesur oldukları için alkışlanır.”
İyi bir siyasetçi yine bilir ki, “problemin adı doğru koyulmazsa, ortaya doğru çözümler çıkmaz.”
Bu yolda “çözüm adına” yapılacak hatalara çok takılmamak lazım. “Yaptığınız hatalar değil, onları nasıl düzelttiğiniz sizi ve niyetinizi anlatır.” (Aynı hataya tekrar tekrar düşmedikten sonra hatalar aslında, mücadele içinde olduğunuzun da kanıtıdır.)
Sıkıntı ne biliyor musunuz?
Siyasetçinin hiçbir konuda çok yüksek beklentisi ve mücadele azminin olmaması; Az bir çaba ile ortaya çıkan az bir başarının ona, kazanmış kadar mutluluk vermesidir.
Siyasetçinin mücadelesinde “konumunu ve saygınlığını kaybetme korkusuyla”, atıl ve çekingen kalması; Nihayetinde de, işin kolayına kaçarak, çoğunluğun kabullerine sorgulamadan olur vermesidir.
Siyasetçinin kendini daha güvende hissetmek adına sadece gurupla hareket ederken, büyük bir tehlike olan “aynılaşmayı” görememesi; Aynılaşma neticesinde, esneyen ilkeleriyle birlikte ideallerini ve kendine olan inancını kaybetmesidir.
Hâlbuki “İnanç sahibi bir kişi, sadece ilgisi olan doksan dokuz kişinin gücüne sahiptir.” /John Stuart Mill/
YANLIŞ YÖNLENDİRMELER;
DERLER Kİ,
Herkes gibi düşünür ve hareket ederseniz, hayatınız rayında gider.
Siyasi bir kimlik ve marka olmak adına risk almayın, güçlünün yanında durursanız daha çabuk öne çıkarsınız.
Sakın ola, kuralları yıkmak adına cesurca adımlar atmaya kalkmayın, bu en çok içinde bulunduğunuz toplumu rahatsız eder.
Bir farkındalık ortaya koyar ve yeni çözümlerle öne çıkarsanız eğer, istenmeyen ilan edilir hatta çirkin ördek muamelesi bile görürsünüz…
İŞİN DOĞRUSU ŞUDUR;
Siz size, VİCDANINIZA kulak vermelisiniz. Kendi altın kurallarınızı ortaya koyabildiğiniz KADAR samimi ve inandırıcı olabilirisiniz.
Çıktığınız yolda değerleriniz, yol göstericiniz olmalıdır. Sakın ola ki menfaatlerinizi gözeterek ideallerinizi esnetmeyin. Nefsinize yenik düşüp, gerçekliğinizden ödün vermeyin.
Rutin işlere saplanıp çok saygın ve insana özgü bir eylem olan değişim ve yenilikçi olmaktan geri durmayın. (Bu bizi bırak çözüme, problemin gerçek kaynağına bile taşımaz.)
Bir ırmağın yatağına yeni bir yön vermek istiyorsanız, bunu doğanın(!) bizzat kendisinin yapmasını beklemek yerine, bu işe bizzat siz, kendinizi memur etmelisiniz. Çünkü zamana yayılmış bir çözüm sizin emeğiniz olmaktan çıkar.
“Sürekli yaptığımız şey neyse, biz oyuz. O halde kendimiz olmak en erdemli alışkanlıklarımızdır.”
Dünyanın daha fazla iyi çözümlere ihtiyacı var. Bu yüzden daha iyi fikirler aramayı alışkanlık haline getirin.
“Birçok kişide olan, onursuzca uyum sağlama düşkünlüğü bana her zaman itici gelmiştir.” diyor Einstein.
Yeni çözümlerin adresi olmaya çalışın. Sizin için “kural yıktı” diyebilirler. DESİNLER. Şahsiyetli ve cesur SİYASETÇİ ancak böyle olunur.
UNUTMAYIN “Bazıları doğru söyledikleri için değil sadece cesur oldukları için alkışlanır.”
