H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Şifa Niyetine “Çay” Tadında Hasbihal

Dostlar arasında; Çay molası… Resul Çakır diyor ki ; “Sizden istirham ediyoruz, biz çay tiryakilerine gülüp geçmeyin…

  Bizim için çay; ilelebet arkadaş, sadık bir dost, bulutsuz hava ve yar tadında muhabbettir. Her platformda, her mecliste, dergâhta, bargâhta; misafirimizdir, baş tacımızdır.

Yol demez, yolculuk dinlemez;  çoğu zaman kendisine öyle ihtiyaç duyarız ki, yokluğunda dilimiz damağımıza dolanır ve en kısa yoldan kendisine ulaşabilmek için cansiperane bir çaba içerisine gireriz…

İlla ki çay… Kola’dan bana ne, gazozu bilmem neyi zaten nimetten saymıyorum. Birayı karnından konuşanlar içmeye davam etsin; şarabı ise Âdemoğlu terk edeli hayli zaman oldu. Rakı denilince ister istemez biraz duruyorum; bizden ya, arada kulaklar çınlatılıyor duyuyorum. Maden suyu mu; ‘ama azizim seninde tadın ve keyfin bir yere kadar kusura bakma’ diyorum… Evet hepsini bir çırpıda öte tarafa itiyor, çayın deminde kayboluyorum. Kısacası, biz çayı yalnızca zamanın derinliklerinden gelen milli içkimiz kımızla eş değer görüyoruz, gerisi hava cıva arkadaş!

  Bilumum tatlıların, kabak çekirdeğinin, çiğdemin, kuru incirin, gün kurusunun, fındığın, fıstığın, pirzolanın, bifteğin, ciğerin ve kebabın yanına inatla ve ısrarla çay isteriz. Leblebiyle rakı içenlere inat, biz leblebinin yanında da çay içeriz! Saygımız vardır; zira leblebinin çaya olan vefasını leb demeden anlarız.


  Çaydır bu, dokunulmazlığı da olacaktır elbette… Çaya yasak kimin haddine, o her yerde! Yeter ki kabarmaya dursun çayımız, şimdi ‘çay zamanı’ dediğimiz anda; ‘girilmez’ yazılı en hassas toplantı odalarında, ‘çok gizli’ ibareli evrakların bulunduğu masalarda, yasamanın, yürütmenin, yargının; müsteşarının, müdürünün, odacısının, şoförünün hepsinin elinde, hepsinin dilinde, hepsinin sohbetindedir artık o…


  Çay’lı kurallarımız da vardır bizim. Anasından ütü yapmasını öğrenememiş Gelin’e sesimiz çıkmaz da, iyi çay demleyemeyen Gelin’e deyim yerindeyse “bir çay yapmayı dahi bilmiyor “diye kıyameti koparırız! Hatun kişi yeter ki güzel çay yapsın, buna karşılık evin geri kalan tüm işini erler yapar deriz… Ha bu arada çay yapamayan bir erkekte kadın kadar o derece sakıncalıdır! Zira erkek dediğin kendi çayını dağda, bayırda, sarayda, kumsalda büyük bir zevk ve ustalıkla demleyip afiyetle içebilen; ‘çay’ dediğimiz bu Allah’ın lütfünü, diğer insanlardan esirgemeyip dostlarını çay sohbetlerine dâhil edebilendir.

  Biz ‘çay sohbetini’ hafife alan insanın yolda yürüyüşüne, bakışına, konuşmasına, söz vermesine asla güvenmeyiz. Velev ki uzun yola çıktık da çay içilmez ve içmezse(Allah korusun), yolculuğu yarıda keseriz! Büyük büyük kârlı işlerin içine girsek ve kazanacağımızı bilsek bile, biz o tip insanlarla ne alışveriş, ne ortak iş yaparız.

  Efendim sözün özü, değil midir ki havasında geniş geniş nefesleniriz… Çay içiniz, güzel ve maharetli ellerden demlenmiş, sıcak sıcak “kıtlama” çay içiniz; özellikle ince belli cam bardakta içiniz; tamam kabul, kupa bardakta da içiniz ama sakın ola kâğıttan ya da naylondan olmasın keyfiniz.

  Bu arada olur da yolunuz Doğu Karadeniz’e düşerse ve de süzgeçten geçirilmemiş bir bardak çay ikram edilirse; sakın ikram edeni mahcup etmeyiniz; öylece ve afiyetle içiniz çayınızı. Yeter ki deminde muhabbet, tadında samimiyet olsun… İnanın o ‘çay’, an içinde yorgunluğunuzu alacak, efkârınızı dağıtacaktır.”

  Rabbim, çay deminde muhabbetimizi ve sevgimizi daim eylesin! "Çaysız bir sohbet, aysız geceye benzer." Tanrı çayımızı korusun, Türk’ü çaysız bırakmasın!…(Amin)

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!