H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

(Sez/ar…)a/e! Hani Alkış!..

  Her konuda, üstelik hiç bir bilgi sahibi olmadan, düşünmeden, ölçüp biçmeden konuşmak, yalnızca Başbakanımıza has bir durum değil ki! Bizim toplumumuzda her adım başı böyle birine rastlamak mümkün. Başbakan sadece, beklentilere cevap veriyor. Elbette onunda, her konuda bilgi alacağı danışmanları vardır… Ama ne kadarını onların, ne kadarını kendi(!) düşünceleriyle konuşuyor derseniz; bende “sokak kültürümüz ne güne duruyor” derim.

Kahvelere gidin bakın… İnandırıcı cümlelerle, hemen her konuda konuşabilen insanları görebilirisiniz. Dünya siyaseti, ekonomi, sosyoloji, felsefe, spor ve hatta magazin dünyası… Bu arada dizilerin kazandırdığı, edebi ve tarihi bilgileri de unutmayalım.

TV’de gördüklerimiz ve duyduklarımızla nerdeyse ilim adamı bile olmaktayız. Doktorlardan daha doktor, öğretmenden daha iyi eğitimci, daha iyi mimar daha iyi imam olmak için öyle uzun uzun dirsek çürütmemize bile gerek yok.  Ülke yönetimiyle ilgili söz verildiği anda, bırakın Türkiye’yi, anında dünyayı kurtaran projeler üretiriz.

Hani her konuda konuşma hastalığımız var ya, maalesef bu hastalık bizi, asıl bilmemiz ve konuşmamız gereken konulardan ve sorumluluklarımızdan uzaklaştırmakta… Ve bu hastalık derecesindeki huyumuz, zamanla bizi karşımızdakinden de aynı çokbilmişliği görme beklentisine sokmakta.

Derken işte al sana “Sezar/yen”… Kitap okuma, ciddi kaynakları araştırma, bir bilene(!) sorma huyumuz da olmayınca, sokak, kahve ya da büyüklerimizden(!) duyduklarımızla fikir sahibi olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Ne zamana kadar?.. Başımızı duvara vurana kadar tabi! Dedim ya, yediden yetmişe herkeste olan bir huyun, bizi yönetenlerde de olmamasına şaşırırdım. Elbette onların da hemen hemen her konuda konuşurken; biraz evlerinde ki sohbetten, biraz cemaatinden, biraz danışmanından derken; ortaya kocaman bir ‘kürtaj-sezaryen çocuğu’ getirmeleri doğal…

  Hepimiz biliyoruz ki, AKP, Sayın Erdoğan’a olan kadın oyları ve kadın seçmenlerin hayranlığı ile bu kadar yol aldı… Bunun idrakinde olan başbakanımız da kadınlarla ilgili konulara(!) özellikle çok ilgi gösteriyor. Gün geçmiyor ki, kadınlara “aklımdasınız” mesajı yolluyor… Aklımın almadığı, kadınlarımızın “gelen” her mesaja; konusuna bakmaksızın(dayağı bile sevmekten sayıp) hallerinden memnun bir şekilde, alkış tutuyor olması. Yarın başlarına ne gelecek, nasıl zor da kalacaklarının farkında bile değiller. Eminim bir gün gelecek, o zor günlerinde, bugün hedef gösterilen insanlardan(!), yasal olmayan işleri(!) için yardım isteyecekler. İsterim ki işte o gün: “Bu ülkede bir başbakan olarak her meselenin sorumlusu benim, hepsiyle ben ilgilenirim" diye konuşan başbakan/ların/a gidip, yardım isteyebilsinler.

Konu sezaryen’e ya da kürtaja karşı çıkanlar- çıkmayanlar bölünmesi değil. Konu, kadının kendi meselesinde yine suskun ve atıl kalması, daha işin başlangıcında aynı sorumluluğu taşıması gereken erkeğin de deve kuşu misali kafasını kuma gömmesi. Derken taraflar sahiplenmeyince, onların bu sus pus halinden birilerinin nemalanması.

  Yapılacak şey; “doğum kontrolü” önlemleri konusunda ki devletin hizmetlerinin ücretsiz ve bireylere ulaşacak şekilde planlanması… İstenmeyen hamilelikler için erken yaştan başlayarak “kadının ve erkeğin” bilinçlendirilmesi. Ve çok daha önemlisi, sayıları yılda otuz beş bini bulan ölü doğumlar ve doğum sonrası ölümlerin önlenmesi konusunda ciddi önlemler alınması…

Kısacası, “kadınların hem günaha girmesini, hem de ölmesini istemiyoruz” diyerek, (gündem değiştirme adına) son “sezaryen” açılımını ortaya getirenlerin duyarlılığına(!) gözlerim yaşardı, Allah razı olsun da, bu işin bir başlangıç noktası ve sonrası var. Diyorum ki, “sizlerde, size düşen görevle işe başlayın ve önce,“erkek” sorumluluğunuza sahip çıkın.”

Not: Son olarak haddim olmayaraktan çokbilmiş/ler/e(!) şunu söylemek istiyorum: “Çok iyi bildiğinizi sandığınız konunun, bilmediğimiz bir yanı da olabilir. Bu yüzden konunun uzmanlar tarafından dile getirilip, sorunun; erkek ve kadın tarafından aynı sorumlulukta sahiplenilip paylaşılması gerekir…” Lütfen, rica ediyorum: “Siz bir durun da, biz bir nefes alalım.”

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!