H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Şeklini Milletimiz Belirleyecek…

Bir zamanlar siyasetçiler ufak tefek yalanlarla politika yaparlardı. Tabi bu yalanlar sonradan ortaya çıkınca da politik hayatları biter, siyasi mevta olurlardı…

Şimdilerde ise yalan, siyasetçinin bir numaralı seçim(geçim) kaynağını oluşturuyor. O kadar ki, kişinin parti yönetiminde olması, vekil, bakan hatta başbakan olması bile siyasetteki ahlakını  değiştirmiyor. Yani siyasette bütün mesele yalan dolmalarını, ustalıkla halkın yutmasını alışkanlık haline getirmekte yatıyor.
 
İşte bu yüzdendir ki muhalefet; “Başbakanın dün söylediğini, bugün yine kendisinin yalanladığı” şeklindeki itirazında sonuna kadar haklılık sahibidir. Elbette bu iktidarın halka, bu kadar dolaylı yalanları sıradan hale getirerek sunuşunda, yandaş medya ve devşirmelerin de önemli bir rolü var.

Hangi şekilde olursa olsun, Türkiye’de politika iktidar tarafından ayağa düşürülmüştür, kesin olan da budur.

***
Yalanla dolanla anlatılmaya çalışılan ve birkaç gündür gündemden düşmeyen bir konu dershaneler konusu
Yine derin bir siyasi manipülasyonun ortasında mıyız diye düşünmeden edemiyorum.

Dershanelerle birlikte AKP-Cemaat çekişmesi kamuoyunda yankı bulmuş durumda. Konu gerçekten dershanelerin kapatılması mı? Eğer öyleyse, neden tek dershane sahibi ‘Cemaatmiş’ gibi ve bu iş sadece onların tekelindeymiş gibi bir algı yaratılmakta.

Filler “resmi veya gayri resmi” rant alanları için tepişe dursun; yatırımları olan diğer kişi ve kurumlardan ve de onların geleceklerinden bahseden bile yok.

Üstüne üstük bir de Başbakanın: “Alt yapısı uygun olan dershanelerin özel okul olmasına yardımcı olacağız” şeklindeki çıkışı kafalardaki soru işaretlerini daha da artırmakta. Biraz düşündüğümüz zaman bu işin sonunda neler olabileceğini; kimin ve hangi dayatmaların(!) alt yapısına hizmet edileceğini, kimlere devlet malının hibe edileceğini, kimlerin kazançlı çıkacağını, tahmin etmek zor olmasa gerek.
 
Başbakan her zamanki gibi bol keseden konuşup, dershanelerin istihdam ettiği öğretmenlerin hepsini (yaşları kaç olursa olsun), dershaneler kapatılınca devletin istihdam edeceğinden dem vuruyor; hem de atanamayan iki yüz bin dolayında gencecik öğretmenlerimiz bir umut diye devletten medet umarken… Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye sormazlar mı adama? Madem imkânın var devlet olarak, kardeşim atasana bu işsiz, güçsüz gezen binlerce öğretmenini demezler mi adama?
 
Kısacası o, şu, bu, iş, aş, halk, özgürlük, demokrasi vb. bunların hepsi birer yalan kandırmaca şeklinde iktidarın vitrinindedir. Ne kadar gizlenirse gizlensin, uzun zamandır, ülkemizin aleyhine büyük gelişmeler olacağının ve can sıkıcı olayların yaşanacağının işaretlerini yine iktidar yalanlarının satır aralarından okumaktayız.
 
Şimdi, milletim  için “UMUT”, Kaf Dağı kadar uzak değil ve her türlü mücadelenin yolunun açılması yakındır… Atatürk’ün veciz söylevinin destansı kısımları artık herkesçe terennüm edilmelidir. Çünkü bu hitabe “Türk gençliği” derken aslında bütün Türk milletini kastetmektedir. Lafla vakit geçirmenin zamanı geçti, mesele aleniyete döküldü.
 
Türkiye’nin bu yalanlardan topyekûn kurtulması için önünde iki büyük seçeneği vardır. Birincisi seçimleri bir şans görüp, sandık yoluyla AKP’den kurtulmak.

İkincisi vatanın bölünmezliği için her koşulla ve her koşulda mücadele etmek… kararı milletim verecektir.. Şeklini  de milletim seçecektir!..

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!