H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Sayın Aile Bakanı; “Çığlığımı Duyuyor Musunuz?”

Çocuk sahibi olmuşuz ama onları kaç kez karşımıza alıp sohbet etmiş, dinlemişiz? Aslında herhangi bir konuda dahi fikirlerini sormamış, ne oyunlarına, ne de şarkılarına eşlik etmemiş, hatta hayatlarıyla ilgili ritimlerine ayak uydurmak adına ufacık çaba bile sarf etmemişiz!.. Kısacası bu eksiklerimizle bizler, çocuk yetiştirmiş olmuyor, sadece onları büyütmüş(!) oluyoruz…

Bütün bu eksik ve yanlışlarımızdan sonra çocuklarımızdan toplum içinde bir kişilik olmalarını, kendileriyle ilgili doğru kararlarlar almalarını, özgüven içinde, sıkıntılarını yüksek sesle ifade etmelerini, tehlike içinde olduklarını hissettikleri an ‘çığlık atmalarını’ bekliyoruz. Bu mucize hangi yürekle dillenir ki?

Çocuklarımız boğuluyor, yakılıyor, kaçırılarak dağa çıkarılıyor… Ya bir göletin, kuyunun dibinde bulunuyor ya da kan davasına kurban gidiyor. Büyük bir adamın dayanamayacağı işkencelere ve şiddete maruz kalabiliyor. Sizinse ortaya koyduğunuz eksiklik yine “eğitim eksikliği” ve reçeteniz ise: "Çığlık atmayı öğretin" oluyor. Çocuklarımızın tek suçu her konuda, kendilerinden büyüklere güvenmek ki, buyurun işte o güvendikleri büyüklerinden bir öneri, “çığlık atmayı öğrenin” oluyor.

Çocuklarımızın maruz kaldıkları taciz ve tecavüz olaylarının genel de (akraba, komşu,… gibi) çocuğa yakın olanlar tarafından yapıldığı bilinmesine rağmen, Aile Bakanı’nın: “Çocukların çok küçük yaşta öğrenmesi gereken bir başka şey ise yabancı mesafesini korumak.” deyip eksik bir tespitte bulunması da, olayların neden bu boyutlara kadar geldiği konusunda, bizlere fikir de veriyor aslında.

Ufak bir fiziksel rahatsızlığımızı bile günlerce araştırdıktan sonra, her yıl hızla gelişen yeni yeni tedavi yöntemleriyle iyileştirilmeye çalışırken; çocuk koruma, çocuk yetiştirme konusunda hala ilkel kalmış olduğumuz, bakanımız tarafından komik bir dille ifade edilmiş oldu.

****
Anne ve babalıktan daha zor, “özveri ve emek” isteyen başka bir görev var mı? Çocuk yetiştirme konusunda eksiklikleri aile içinde arıyorsak, önce evlilik olayını ve genç çiftlerin anne ve babalığı üslenirken ne kadar ciddi ve sorumluluk sahibi olabildiklerine bakmamız gerekmiyor mu?

Üniversitelerden mezun olmanın bile iş hayatında tek başına yeterli olmadığı bir zamanda, çocuk yetiştirmenin bu kadar hafife alınmasının neticesinde toplumda ortaya çıkan hastalıklı ruh ve beyinlerin açtığı yaraların tedavisi daha sonra mümkün olabilir mi?

Hadi, cehaleti ve eğitimsizliği bütün kötülüklerin nedeni olarak gördük diyelim: Cehaletimizi sadece tek bir tedavi yöntemiyle çözüp, kötülükleri ortadan kaldırabilir miyiz? Çığlık atmayı öğrendik, haydi çığlıkta attık diyelim; bu sesleri duyacak toplum duyarlılığını ve vicdanını harekete geçirmek için bir reçeteniz var mı peki Sayın Bakan?

Günlerdir cezaların caydırıcılığını yazıp çiziyoruz. Özellikle hadım yasasının uygulanması gerektiğini söylüyoruz. Aile ve Sosyal politikalar Bakanı Sayın Ayşenur İslam, eğer bu çığlığa biraz kulak verseydi, çocuk tecavüzcülerine uygulanacak yaptırım konusunda, ciddi bir kamuoyu oluştuğunu görmüş olurdu!

Milli kimliğimizin ve değerlerimizin yok edildiği, inanç kimliğimizin içinin boşaltıldığı, toplumun kadın üzerinden dönüştürüldüğü bir düzenin taşeronları olarak, işe önce iktidarın kimliksiz ve inançsız politikalarından başlamalısınız.

İşte size bir çığlık, bakalım duyacak yüreğiniz var mı? “Çocuklara uzanan sapıkların ellerini kırın. Bellerinden(!) ikiye katlayıp bükün, hadım edin, dillerinden asın!”

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!