H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Savaşın Büyükleri!

Zaman, savunmasız kalanlara ve savaşın çocuklarına sahip çıkma, onları savunma ve onlar adına söz alma zamanıdır. Bizler artık hasta bakıcı olmak yerine, hastalıklara karşı gerekli tedbirleri almak zorundayız. Öncelikle, sapık düşüncelerdeki insanları mutlaka iktidarsız(!) hale getirmeli, çocuk bedeni ve ruhunu hiç eden savaşın o mikroplu alanlarını kurutmalı, gerekirse de bunun için, güç alanlarına karşı durabilme cesaretini göstermeliyiz.

Savaşların kötü sonuçlarını en çok çocukların üzerinde ve de onların küçücük dünyalarında görmekteyiz… “Son on yılda, iki milyona yakın çocuk savaşlarda çoğunlukla acı çekerek, tıbbi yardım olmaksızın ve bazen yapayalnız öldürülmüştür. Dört milyondan fazla çocuk ise sakat kalmıştır. Bu çocuklar (eğer hayatta iseler) ailelerine yaşadıkları korkuyu devamlı hatırlatırlar. Bir milyon çocuk öksüz kalmıştır.
Ölümler düşünülen en büyük kayıp olmasına karşın kaybettiklerimiz bunlarla sınırlı değildir. On iki milyon çocuk, evlerinin koruyuculuğundan uzaktır, bu çocukların üçte biri mülteciler veya toplumdan dışlanmış kimseler için yapılan kamplarda istismara açık koşullarda ömürlerini geçirmektedir. Bazıları ise toplama kamplarındadır
…” Yakın zamanda sadece Suriye’de, üç bini kız olmak üzere, tam on bin çocuk öldürülmüştür. (Beş yüze yakın çocuk, kesici aletlerce acımasızca öldürülmüştür.)

Savaşın çocukları, savaştırılan çocuklar ve büyümeden kanlanan bedenler; ha Yemen’den, ha Suriye’den, ha Doğu Türkistan’dan, ha Türkiye’den ne fark eder? Kanatsız birer melektir onlar…

******

Çocuk gelinlerin körpecik bedenlerinde soluklanan çirkin adamların varlığı kadar, içimizi acıtan diğer bir konu da; savaşın çocuk askerleridir. Uluslararası insan hakları hukuku on sekiz yaşını doldurmamış herkesin çocuk olarak kabul edilmesi gerektiğini talep etmektedir. Lakin, biz büyüklerin hırs ve nefisleri şeytanla işbirliği içine girince, gözlerde ne çocuk kalıyor ne de çocukluk… Çirkin ve sapık hesapları olanlar için çocuklar, bazen ucuz iş gücü, bazen keyif veren bir madde, bazen  itaatkâr, bazen de ölmeye hazır bir asker!..

Uluslararası Af Örgütü tarafından kanıtlanmış ve tıbbi açıdan belgelenmiştir: “Savaşlarda askeri amaçlar doğrultusunda çocuklar tutuklanmakta ve işkence görmektedirler. Öksüz kalan ya da yalnız çocuklar basit yemler haline gelmektedir. On iki yaşının altındaki çocuklara bile şiddet uygulanmaktadır.” (Hücre hapsi, gözlerin bağlanması, çıplak bırakılmak, vurularak şiddet, elektrik şoklarına maruz bırakılmak, soğuk suyla ıslatılmak başlıcaları…)

******

Büyüklerin savunmasız çocuklara uyguladıkları psikolojik şiddetin bir başka biçimi ve onlar adına çizdikleri yanlış bir yol da Türkiye’den… Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bazı anne babaların, çocuklarını devlete baş kaldırmış silahlı terörist gruplarının yanına, yurdumun dağlarına ya da sınır ötesine yollayışları, vahim bir çocuk istismarıdır. Velhasıl bu durumda anne babaların kabahati olduğu kadar, devletin de kabahati olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Eğer her konu ve ortamda rastladığımız çocuk istismarını önlemek istiyorsak, ‘bugünün çocukları, yarının büyükleridir’ gerçeğini göz önüne alarak, çocuklarımızı sevgi, saygı, tolerans, eşitlik ve hürriyet ilkelerini özümseyecek şekilde büyütmeli ve bu ilkeler doğrultusunda ortamlar oluşturulmalıdır.

Bu sevgi ve saygı ilkelerinin temelini ise insan sevgisi ve vatan-millet sevgisi oluşturmalıdır. Bu doğrultuda devletin politikaları eksik ve yanlışsa düzeltilmeli, sağlıklı bir gelecek için toplum bilinçlendirilmelidir. Ancak bu şekilde çocuklarımız tam olarak korunma altına alınmış olur.

ÇOCUKLAR GÜNEŞTİR, SOLDURMAYIN…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!