H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Sanat/ın/a Sahip Çık!

  Kadınlar artık ekmeklerini sanattan çıkarıyor… Bu da ‘yeni mi çıktı’ derseniz, en azından paylaşımı, marifetlerin sergilenmesi ve pazarlanması açısından yeni.

  Nerdeyse her gün yeni bir sergi davetiyesi almaktayım. Sergilerin birçoğu da, kadın eserleri ve emeği ile ilgili. Sergileri geziyorum… Bakıyorum ki kadın(sanatta harikalar ortaya koyarken) onu her zaman güzelleştiren; edep, merhamet, sevgi ve fedakârlık… gibi duygularını da, eserlerinin hamuruna katmış.

  Yıllardır(özellikle bilinçsiz ve eğitimsiz) kadını planlı bir biçimde, “özgürlük” söylemleri ile aile dışına çekerek, sokağa çıkması yolunda zorlayanlar, kadının sokakta ki “bilinçli ve sanatlı” bu halinden, şimdi ne kadar mutlular bilemiyorum… Ama kadınımın özgürlüğünü(üreten olarak) sanattan ve toplumsal sorunlara çözüm odaklı çalışmaların içinde olmaktan yana kullanmasını, bir kez daha Anadolu kimliğine(!) sahip çıkmada ki hüneri olarak görüyorum.

  Son davet edildiğim Trabzon Belediyesi Halk Eğitim Merkezinin Öncülüğünde yürütülen “Tarihten Günümüze mihrabın gülleri “ tezhip kursunun sergisiydi. Mahmut Koloğlu Kültür Merkezi ve Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde devam eden serginin beni mutlu eden en önemli yanı; sokakta ki kadının(!) sanatla olan muhabbetinin onu sosyalleştirmesiyle birlikte, bir sonra ki adıma "toplumsal sorunlarda söz hakkına sahip olma" doğru yol alması, yüreklenmesiydi.

  Doğduğumuz andan ölümümüze kadar, bir şekilde içinde olduğumuz sanatın, eğiten, büyüten, ekmek yediren kısmını ve gerçeğini kim inkâr edebilir? Kim demiş ‘sanat karın doyurmaz(!)’ diye?.. Birçok sanatla ilgili sergiler de gördüm ki kadınlar ve de insanlar ortaya getirdikleri güzelliklerle, bir de ‘sanatla’ ekmek yiyorlar. Özellikle sergide tanıştığım ‘Emine Karaağaçlı’ adlı arkadaşımızın, tezhip konusunda güzellikler ortaya getirme çabası yanında, evinin geçimini sağlama mücadelesi de beni çok etkiledi. Gördüm ki kadın sanatla evini geçindiriyor; ev geçindirmede de sanatını konuşturuyor.

  Biliyoruz ki, sanatın insanları bir araya getirme, sevgi alışverişli barış ortamları oluşturma gibi çok önemli işlevleri var. Özellikle sosyal alanlar, sanat etkinlikleri ile daha kaliteli bir ortama dönüşüyor. Sanatın değerli bulunduğu, sanatçıya da saygı duyulduğu toplumlarda, insanların daha duyarlı olduğu, düşüncelerin çok daha fazla özgürce ifade edildiği, farklı bakış açılarının rahatça söylendiği görülür. Bütün bunlar; toplumun sanata verdiği değerle doğru orantılıdır. Bu yüzden yeri gelmişken demokrasi sevdalılarına(!) duyurulur: ‘Siyasette ne kadar çok sanatçı olursa(hele bir de kadın sanatçı olursa), siyasetin rengi ve samimiyeti de o kadar çok artar…’

  Uzun yıllar “müzik, edebiyat ve tiyatro” gibi sanat dallarının içinde olan biri olarak, son zamanlarda sanatçıların çalışma şevkini ve enerjisini kıranlara(sanatı dar bir çerçeve içinde tanımlayanlara), hatta sanatın gereğini hafife alanlara şunu hatırlatmak istiyorum: ‘Birey-toplum ilişkilerinde uzlaştırıcı, dengeleyici; sabrın ve hoşgörünün yaşatıldığı sanat ortamlarının’ siyasi getirimler adına karalanması ve eğitimde ki yerinin hafife alınması, insanoğluna yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir.

  Sanatçılar, toplumsal sorunları siyaseten değil yaşayarak izleyicisine sunan bu sorumluluğunu yaparken de, yaşadığı toplumun değerlerini göz ardı etmeyen insanlardır. Bu kadar büyük sorumluluk içinde onları günlük hayatın “sanatsız estetiksiz” siyasetinde hırpalamak yanlıştır. Unutmayalım hepimizin sanatçının sezgiyle saldığı ışığına ve sanatın, sarsarak uyandırıveren heyecanına ihtiyacı vardır…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!