Geçtiğimiz haftagazetelerimizde, “Akdeniz’de Rumlara karşı dev adım!” başlığı öneçıkartılmış bulunuyordu. Haberde, “Rum-İsrail ittifakı” ABD’li Noble şirketiile Güney Kıbrıs açıklarında sondaj çalışmaları devam ederken, Türkiye dev birhamleye imza attı;“Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile dünyanınönde gelen petrol şirketlerinden İngiliz Shell arasında Akdeniz ve GüneydoğuAnadolu Bölgesi’nde petrol arama, üretim ve paylaşım anlaşması imzalandı”deniliyordu.
Törende konuşan ShellUluslararası Arama ve Üretim Başkanı, yapılan anlaşmanın iki taraf için önemlibir fırsat olduğunu söylerken, TPAO Genel Müdürü Mehmet Uysal ise; TPAO’nunAkdeniz’de ruhsatlara sahip en büyük oyuncu olduğunu belirtiyor,“Mersin-İskenderun için yapacağımız ortaklık çağrısında da Shell’i görmekistiyoruz" açıklaması yapıyordu. Haberde, sondaj masraflarını Shell’ınkarşılayacağı, petrol bulunmuş gibi de, işlenmesinin, 2014’ü bulacağı daifade ediliyordu.
Türkiye’nin,“Petrol aradığı” açıklamalarını her duyduğumda; Trabzon İLESAM İlTemsilcisi, Araştırmacı-Yazar Ahmet Musaoğlu’nun; “Karadeniz’deki petrolaramaları” ile ilgili olarak; 2003 -2011 yılı arasında hemen her sene; TPAO’cada yapılan,“Petrol bulduk” şeklindeki açıklamaları “yalanlamasını”, ve de “Karadeniz’de Petrol aranıyor” iddialarının‘arka planı’nın,“ABD’nin Karadeniz’i ÜS/NATO üssü yapmak” amacı taşıdığı şeklindekideğerlendirmelerini hatırlarım. Ve ardından, 15.07.2003’de Enerji Bakanıolan Hilmi Güler’in, ”Karadeniz’de büyük petrol yatakları olduğunainanıyoruz” açıklamasını ve de 16.05.2005’de, ABD’nin, Irak saldırısıöncesinde“Amerikan askeri gücünün merkezi Türkiye, Karadeniz’de de ÜS olsun”talebini…
1 Mart 2003 Tezkeresi’ninreddedilmesi ile suya düşen ÜS hesapları şimdi farklı araçlar üzerindensürdürülüyor… Karadeniz’de petrol aranacağı/bulunduğu haberleri önümüzesürülürken… Ortalıkta petrol falan yok, çıkartılan gürültünün sebebi BOP’a ÜSverilmesinin sürdürülmesi görünüyor.
“Karadeniz’dePetrol ÜS’sü kandırmacası sürerse, ABD değil ama, ‘NATO Üssü tehlikesi’yaşayacağımız görülebilir. Bize de, ancak,“Karadeniz’in NATO/ABD Gölü halinegetirilmesine” müsaade edilmemesi dileği kalır.
Peki,“Karadeniz Petrol Masallları” bitirildi mi?
Hayır,yok..
Hemenburnumuzun dibinde, 2011 yılında Sürmene’de, “petrol sondajı” yapıldığısöylendi ama, yine kimsenin sondajdan, ne de sonuçlarından haberi var. GenelMüdür Mehmet Uysal “petrol bulduk” der gibi oldu ama hemen ertesi gün, EnerjiBakanı onu yalanlıyordu.
Demekki, her “Petrol aramak için anlaşma yaptık” açıklaması, “petrol aramak”olmuyor.
“Karadenizpetrol masalları” şimdilik suya gömüldü ama yerine, “Akdeniz Petrolmasallarımız” başladı. Yakın aylarda Kıbrıs Rum Kesimi denilen sözdedevletin, “Akdeniz’de Petrol aramaları yapacağı” gündeme gelince, bu defaTürkiye de, Akdeniz’e açılıyor ve “petrol avına” çıkıyordu! Çünkü KıbrısRum Kesiminin, Türkiye’nin aleyhine olacak, “AB’ye Dönem Başkanlığı” dabaşlıyor.
O günlerdeİngiltere’de olan Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül; Kıbrıs Rum Kesimi’nin ABdönem başkanı olmasını eleştiriyor, “AB ile müzakere sürecinde hiçbirfasılın açılamaz hale geldiğini, bunun AB için büyük itibarsızlık olduğunu…‘Rum Kesimi, AB’nin ilkelerini çiğneyerek katıldı. Şimdi bu yarım ülke,böyle ‘miserable’ (zavallı) bir birliğe başkan olacak’” diyordu.
Peki de,açıklamalarda “sorun” yok mu?
“ZavallıBirlik” dediğimiz yapıya, bu “iştah” niye! “Yarım ülke” dediğimiz “Kıbrıs Rumkesimi” ile “aynı kefeye” bile koyulmuyorsak, neden “zavallı” olmak istiyoruz!
Rumların“petrol” işbirlikçisi, “Musevi İsrail”.
BizimKaradeniz, Akdeniz İşbirlikçimiz de “BP-Shell vb..”; esasta “Anglosaksonlar:İngiltere, ABD..”
ABDdevleti, “Musevi ve Anglosakson ortaklığı” demek oluyorsa ki, bu durumdaTürkiye, Kıbrıs Rum kesimiyle; zaten “ortak olmuş” oluyor..
İtirazetmemiz gereken, “ortağımızın” Başkanlığındaki “Zavallı AB”nin bayrağıaltında olmak kı?
Oysa“AB”,zaten ABD’nin kurmuş olduğu bir yapı oluyor. Demek ki de itirazımızı bilfiil,“Yarım olmayan Ülke/Ortağımız ABD”ye olması gerekiyor.
Yoksa, “petrol aramanın” anlamı yok.. Kendimizikandırmanın da…