Erdoğan’ın: “Cemaat üyeleri şimdiye kadar bizden ne talep ettiler de yapmadık” söylemini hatırlıyorsunuz değil mi? Sizce bunu nasıl okumalıyız? Aklımıza gelen ilk şey, ülkenin menfaatini gözetmeden, başka talepleri de aynı rahatlıkta karşılamış olduğudur.
Durum ortada; ‘paralel, derin vs.” yasa dışı hangi örgütlenme olursa olsun, hepsinin bu kadar güçlenmesinin ve yönetimde söz sahibi olmasının ‘baş suçlusu’, maalesef ülkemizi yöneten kişidir.
Seçimlere ramak kala halkımıza verilen mesaj açık ve net: “Zararın neresinden dönersek kârdır…”Haftalardır yağmur-çamur, aç-açık demeden iktidara karşı çalışanların tek gayesi oy kazanmak değil tabi ki. Ülke olarak uğradığımız zararlar ve bu zararların bizi götüreceği sonu şeksiz, şüphesiz anlatmak.
Bunca yalana, dolana, ihanete ve de Türk Milletinin cumhuriyet birikimlerinin yok edilmesine karşılık, halkımızın sessiz ve duyarsız kalması demek: AKP iktidarının bugün ki durumunu muhafaza etmesi demektir. Bu da Türkiye’yi içinden çıkılamayacak kadar derin krizlerin eşiğine getirip, çok büyük kaoslarla karşı karşıya bırakacak manasına gelmektedir.
Bunun tersi olarak, sağduyulu muhalefetin güçlü bir seçim sonucu alması da, AKP iktidarının dağılmasına vesile olacak ve ancak bu şekilde ülkemiz yeniden milli bir politika ile derlenip, toparlanma imkânı bulabilecektir.
Muhalefeti daha sert olması konusunda uyaranlar bilsinler ki, muhalefet bugün dikkatlice bazı meseleleri kaşımamaya çalışıyorsa, bu ortamın daha fazla gerilip, krizin derine inmemesi içindir. Farz-ı misal Güneydoğu’da yaşananlar (PKK’nın devlet içinde devlet gibi yapılanmasını) farklı bir dil ve tavırla ortaya getirilmiyorsa, emin olun oralardaki masum vatandaşlarımıza bir zarar gelmesin diyedir.
Merak etmeyin kimse iktidarın pazarlıklarını, bu pazarlıklar sonucu el değiştiren otorite makamlarını unutmadı, hepsi heybede… Zamanı geldiği vakit tek tek masalara konacak, tek tek, madde madde her ihanet için gereği düşünülecektir.
*****
Başbakan’ın: "…kimse bizim karşımıza Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız!" sözü hala kulaklarımızda, unutmadınız değil mi?..Biz unutmadık da, o unutmuş olacak ki farklı mesajlarla halkı yanıltmak adına: "BAYRAK, VATAN, MİLLET, ŞEHİT", bütün bu değerlere sahip çıkan TÜRK MİLLİYETÇİSİNİN YÜREKLİLİĞİNE SOYUNARAK, İSTİKLAL MARŞIMIZI okumaya çalışma cüretini gösterebilmiştir.
Vatandaş diyor ki; “Biz o bayrağa Van’lı Hüseyin, Tunceli’li Emrah’la beraber kol kola koşarken daha düne kadar, şimdi sen bizi birbirimize düşman ettin! Kardeşlerimizin kafalarına nifak tohumları ektin yetmedi de, onları pazarlık yaptığın bölücü örgütün ve onun siyasi uzantısının kucağına ittin!..
Kendine rantla, parayla, arabayla, arsayla, villayla, bürokrasiyle bağladığın kölelerin bile artık batan gemini terk etmek üzereyken, şimdi de seçim için bel bağladığın velakin ayrıştırdığın için şimdi farklı bayraklarla görüntü veren Güneydoğu, senin bu çağrına koşar mı sanıyorsun? Bırakalım Güneydoğu’yu, kaç bilinçli Anadolu delikanlısı senin bu riyakar tavrına kulak verir ki?..
Sözde başlattığınız ‘istiklal mücadelenizi’ bize tarif eder misiniz? Siz paranızın, makamınızın, huzurunuzun istiklali peşinde aranırken, milliyetçiler felâhı vatanın istiklal’inde arıyor. Bütün fark bu! Şimdi bugün de aynı şekilde, asıl istiklal mücadelesini verenler, Atatürk ün işaret etiği sizin gibi dâhili bedhahlara karşı vermiş oluyor.”
Bizim görüşümüz şüphesiz aklıselim vatanseverlerin duruma sahip çıkması, meselelerin iyice arap saçına dönmeden sandıkta çözümlenmesidir. Aksi halde seçim sonuçlarından sonra kimin nerede nasıl davranacağını ve ötelerden iyi haberler gelmeyeceğini tahmin etmek hiç de güç olmasa gerek…
Şair durum tespitini ta o yıllardan yapmış:
"Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir…" (N.F.Kısakürek)