Tüm dünya, hükümetimizin de savaş çığırtkanlığı sayesinde gözlerini, Suriye’nin askeri bir müdahale ile işgal edilme durumuna çevirmişken; aslında işgal altında olan kimdir diye hiç düşündünüz mü?.. İşgal altındayız, evet hem de her alanda işgal altındayız. Üstelik askerle, silahla, tankla değil; dilimize, düşüncemize, kalbimizle, beynimize, fikrimize, kültürümüze, töremize ipotek koyulmuş bir halde, işgallerin en beteriyle işgal altındayız…
Kim demiş refleksler istemsiz hareketlerdir diye? Bizim reflekslerimiz dahi kontrol altında artık… “Bizi biz yapan, bizi farklı kılan biz gibi yaptığımız”, İslam ahlakı ve Türklük şuuruyla adım atarak başladığımız ve sonuçlandırdığımız hangi iş kaldı Allah aşkına?
Üzülüyorum... Hâni sahiden de; ‘toplu vuran yüreklerimizi Sakarya da, Çanakkale de topla tüfekle sindiremeye gücü yetmeyen düşman,’ şimdi bizi böylece paramparça, perme perişan etmiyor mu diye düşünmeden edemiyorum.
Evet suç, memleketin idaresini ellerinde tutanların, tarihler boyu cihana nizam vermiş, refah getirmiş bir milleti; şimdi, onun düşmanlarının boyunduruğu altında sömürü haline getirenlerindir… Evet suç iktidar kadar, iktidarın ortaya koyduğu tüm senaryoları, sırf menfaat pınarları kurumasın diye, iyiye yorarak kendilerini kandıranlarındır.
Yani bu manzaraya sebebiyet verenler kadar, olup biteni sinema filmi tadında izleyerek, ışıklar yanınca normal hayata dönüleceği gibi bir yalana inananlar da en az onlar kadar suçludur.
Nasıl yani mi?..
Sen: “Heybeliada Ruhban Okulu’nu açar, Diyarbakır’da doksan iki yıl üstüne çan sesi duyurur, imamı, papazı, hahamı el ele dinler bahçesine sokup, dinlerin diyalogu propagandası yapar, ardından da çıkıp bir Besmele çekerek, çocuklarınıza seçmeli olarak din dersini seçin” dedin mi, millet seni hala en büyük Müslüman olarak görür ya!..
Sen: “Milliyetçilik ayaklarımın altında, Türkiye yetmiş iki etnik gruptan oluşur, herkese anadilde eğitim vereceğim der, ardından çıkıp takiye ile, idam edilen bir Türk Milliyetçisi’nin (ruhu şad olsun) mektubunu okudun mu”, millet seni hala en büyük milliyetperver sanır ya!..
Sen: “Binlerce insanımızın katili, eşkıya başı, cani Apo ile pazarlık eder, teröristleri alkışlarla karşılayıp, özgür bırakır; karakollardan çekilerek, terörle mücadeleyi bitirip, müzakereye başlar, ardından Silivri’de kurduğun muhakemesiz mahkemelerle, sözde Ergenekon terör örgütü üyesi diye suçsuz nice insanları yaftalarsın da, millet seni hala terörün en büyük düşmanı sanır ya!
Sen: “Çıkıp önüne gelene meydan okursun, lakin ne İsrail, ne ABD, ne Rusya ne de bir başkası seni günahına bile takmazken sen, ‘Davos’ta olduğu gibi çıkıp bir şov yaptın mı”, millet seni hala Ortadoğu’nun en büyük kahramanı sanır ya!..
Sen: “Ekonominin anasını ağlatır, para eden, bacası tüten ne varsa satar, Türk Lirası’nı, Dolar’ın, Euro’nun karşısında alabildiğince itibarsızlaştırırsın da, paradan altı sıfır attın mı”, millet seni hala sözde ekonomik istikrarın mimarı sanır ya!…
Sen: “Her yaptığın işten avanta bekler, her ihaleden pay kapar, çocuklarını, yakınlarını milyarder yapar, devletin öz malını ona-buna peşkeş çekersin de, boğazına haram rızık sokmamak adına kılı kırk yaran bu millet, canın sağ olsun deyip, seni devletin bekasının teminatı bilir ya!..
Sen: “Eşine, dostuna, yandaşlarına torpil yapmak adına, YÖK’nun, ÖSYM’nin içini dışına çıkartıp, en büyük şaibeleri yapar ardından, “ ben çocuklarımı Türkiye’de okutamadım” ajitasyonu yaptın mı, çocuğuna iyi bir eğitim vermek için varını yoğunu ortaya koyan bu millet, seni hala en büyük alim sanır ya!…
Bütün bu ayıp ve kayıplarla biz delirmeye devam ederken, sen bildiğini okur bir de destek alırsın ya; işte algı yönetimiyle işgal, tam da budur… Hayırlı olsun…