Bugün artık İsrail’i durdurabilecek tek ülke Amerika olarak görünüyor. Amerika’ya baskı uygulayacak ülkeler ise Mısır ve Suudi Arabistan. Tarihe baktığımız zaman Filistin’le yatıp İsrail’le kalkan Ortadoğu ülkelerinin Filistin adına hiçbir çözüm üretemediklerini görüyoruz. Amerika ve Rusya gibi ülkelerin Ortadoğu coğrafyasından beslendikleri müddetçe de bu bölünmüşlüğün ve savaşların devam etmesi İsrail’in de bölgede terör estirmesi kaçınılmaz.
Bir önceki yazımda “bu savaşta inanç ve ahlak yok!” demiştim. Nasıl olsun ki, tarih boyunca nefret duygularının yeşertildiği, çocukların korkuyla büyüdüğü bir coğrafyadan bahsediyorum. İsrail hedeflerinden vazgeçmedikçe bu nefret bitmeyecek, Filistin çözüme ulaşmayacak ve bölgede barış olmayacaktır.
Bütün dünya biliyor ki, İsraillin asıl hedefi sadece Filistin’i yok etmek değil. Önündeki engelleri tek tek temizleyerek kutsal topraklar olarak adlandırdıkları Fırat ile Nil nehri arsındaki bölgeye sahip olmak. (İsrail devletinin bayrağında bulunan iki çizginin de bu bölgeyi ifade ettiği söylenmekte…)
Yahudiler bugün bu noktaya nasıl geldiler?
Yahudilerin batılılarla ortak hareket etmeye başlamalarının yani güçlü batılı devletleri arkalarına almalarının yanında bazı batılı devletlerin 1700’lerde, (Almanya ve Rusya gibi )Yahudileri kendi topraklarında istememeleri; dünyanın farklı bölgelerindeki Yahudilerde anavatana yerleşme düşüncesi oluşuyor.1897’lerde ise bir devlet kurmak için harekete geçiyorlar.
“Osmanlıların Yahudilerin Filistin’e yerleşmesini engellemek istemelerine rağmen, Yahudiler, Filistin’de 1878’den 1909’a kadar 32 ve 1909’dan 1914’e kadar da 9 yerleşim birimi kuruyorlar. O tarihte kurulan koloniler, bugün ki İsrail devletinin temellerini oluşturuyor.
Birinci Dünya Savaşı sonunda, İngilizlerin desteği ile Yahudilerin Filistin’e rahat bir şekilde yerleşmesi için zemin oluşturuluyor. Savaşın sonuna gelindiğinde ise Filistin’deki Yahudi nüfusu 80 binden 380 bine yükseliyor.
1948-1949’daki Arap-İsrail ve 1967’deki Altı Gün Savaşları’ndan İsrail galip çıkınca, Hıristiyanların da yaşadığı Filistin’in büyük bir bölümü ve Mısır’a ait Sina yarımadası İsrail’in kontrolüne geçiyor.
Böylece sahayı ele geçiren paraya ve devletlerarası büyük desteğe sahip olan İsrail, bir taraftan Filistinlileri topraklarından sürerken diğer taraftan da dünyanın çeşitli yerlerindeki Yahudiler Filistin topraklarına iskân ederek Filistin’i hızlı bir şekilde Yahudileştirmeye başlıyor.
17 Eylül 1978’de ABD’nin inisiyatifi sayesinde İsrail ile Mısır arasında Camp David Sözleşmesi imzalanıyor. Sina yarımadasını İsrail’den geri alan Mısır, İsrail’i istediği gibi Gazze ve Batı Şeria’daki Filistinlilerin özerklik adı altında İsrail’e bağlanmasını kabul ediyor
İsrail devletinin lehine sonuçlanan diğer bir olay ise Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail devletinin yanında yer alması…
Oslo’da hazırlanan Geçici Yönetim Düzenleme İlkelerinin Bildirgesinin, Filistin Kurtuluş Örgütü başkanı Yaser Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin tarafından ABD’nin gözetiminde 13 Eylül 1993’te Washington’da imzalanması neticesinde Filistin, artık ayrı bir devlet kurma yani müstakil bir devlet kurma iddialarından vazgeçmiş oluyor.”
Sonuç olarak; Bugün artık İsrail’i durdurabilecek tek ülke Amerika olarak görünüyor. Amerika’ya baskı uygulayacak ülkeler ise Mısır ve Suudi Arabistan. Tarihe baktığımız zaman Filistin’le yatıp İsrail’le kalkan Ortadoğu ülkelerinin Filistin adına hiçbir çözüm üretemediklerini görüyoruz. Amerika ve Rusya gibi ülkelerin Ortadoğu coğrafyasından beslendikleri müddetçe de bu bölünmüşlüğün ve savaşların devam etmesi İsrail’in de bölgede terör estirmesi kaçınılmaz.
Diyeceğim o ki, İsrail yalnız değil, Filistin ise Allah’a emanet.