Yeni Türkiye’nin (!), ülke tablosuna baktığınız zaman görüyorsunuz ki:
Ekonomi ölmüş ağlayanı yok. (Anlaşılan o ki; iktidar da bu haberi vermek için, büyük bir ihtimalle yakın zamanda ortaya getireceği erken seçim sonrasını bekliyor.)
Şehirler dağların yasasına teslim edilmiş. Eline silah alan yol kesiyor. Asker-Millet dediğimiz geleneğimiz yerle yeksan olmuş.
Adalet sokağa düşmüş. Yasa dışılık normalleşmiş. Hukuk neredeyse yok seviyesinde, polise ise güven kalmamış.
Eğitim onur kırıcı bir hâl almıştır; öyle ki veliler çocuklarının geleceklerine dair yön vermekte çaresiz kalmışlardır. Okullar, herkesin kendi kendilerine at oynattıkları çiftliklere dönmüştür.
Din, toplumun değil makam sahiplerinin hizmetine sokulmuştur. İktidara destek verecek, güç verecek şekilde yorumlanmaktadır.
Ülkemizin içinde bulunduğu bu karamsar tabloyu, daha da uzatmak mümkün.
Ülke geleceğimiz için elbette bunlar ölümcül sorunlar. Ama daha da ölümcül bir sorun var ki, bu sorun topumun köküne kibrit suyu dökecek niteliktedir; KADIN!..
Kadın üzerinden, "Aile, Türk toplumunun temelidir" hükmü ve geleneği yok edilmektedir. Nasıl mı? Yalnızca bir gün içinde onlarca kadın şiddete uğrayabiliyor veya öldürülebiliyor.
Fakat ne yazık ki Hükümet dâhil olmak üzere toplumun neredeyse genelinde hiçbir tepki yok.
İktidar, "Kürt sorunu” diye diye kendi kendine oluşturduğu adi bir gündem kadar bile kadını gündemine maalesef almamakta ve gittikçe büyüyen kadın sorununu yok saymaktadır. Peki nereye kadar kadın sorunu görmezden gelinecektir? Kadınlarımız tek tek öldürülünceye kadar mı?..
Buyurun bir günde yok edilen kadınlarla ilgili haberlerden; "İstanbul Sancaktepe’de Ali Murat Kazankaya (43), kendisinden boşanmak isteyen eşi Sibel Kazankaya’yı (36) silahla öldürdükten sonra birkaç sokak ötede aracının içinde aynı silahla intihar etti.
Adana’da 2 ay önce eşi 38 yaşındaki İhsan Balsak tarafından 2’nci kattan atılıp yaralanması nedeniyle koruma isteyen 34 yaşındaki Dilek Balsak, bu isteğini eşinin tehdidi ile iptal ettirdikten sonra eşi tarafından otomobil içinde karnından tüfekle vurulup öldürüldü
İzmir’in Bornova İlçesi’nde 34 yaşındaki Ayhan Aslan, bir süre önce kendisiyle tartıştıktan sonra 5 çocuğu ile ağabeyinin yanına giden eşi, 27 yaşındaki Şadiye Aslan’ı "barışmak" için alıp eve götürdükten sonra tabancayla öldürdü. "
Düşünün! Canlılığı ifade eden, üreten kadın toplumun tam merkezinde olmalıyken (ölümle ya da zulümle) yaşamın dışında itiliyor.
Aileyi koruyan bir sivil çalışması olmadığı gibi, yasaların boşluğunda debelenen devlet ise bu sorumluluğu yerine getirtmekte aciz kalmaktadır.
Sözün özü; Yeni Türkiye’nin yeni aile resmi, toplumun temelini sarsacak vaziyette. Satır aralarına gizlenen kadın haberlerinin hiçbir saygınlığı yok! Kadın, ya çıplak ya ölü olarak resmediliyor. Bunun dışında yaşadığı toplum için çalışan, üreten emekçi kadının adından bahseden bile yok! Nasıl olsun ki? Kadın (anne) bedeniyle hürmet görmediği gibi, beyniyle de yok sayılıyor.
21. Yüz yılın modern dünyasında yerini aldığını söyleyen ülkemiz Türkiye’de, kadın kendini ifade edemiyor, savunamıyor, koruyamıyor. Ve bu çaresizlik onu sadece bedenen değil, zihinsel ve ruh olarak da köreltip yok ediyor. Nice başarılı kadınlar kendilerini ifade edecek platform bulamadıkları için silinip gidiyor. Böylelikle toplumda söz yine, gücü, sadece para ve kaba kuvvet olarak algılayan erkeklerde oluyor.
Bağırasım var, bağırasım!
Ey ahali, kadın ölürse, aile ölür! Aile ölürse, toplum ölür! Kısacası millete dair bütün değerler ölür!
Atatürk’le başlayan, Türk kadınının sosyalleşmesine olan hassasiyetler neden artık yok?
Bu mühim soruyu hep beraber düşünüp, cevabı da yine hep beraber bulmalıyız.Aksi durumda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bin bir zahmetle kurduğu cumhuriyette bu sorun daha da görmezden gelindikçe, kadına da kala kala kör bir kurşunla ölmek düşecek ki, bu da topyekun bir ülkenin ayıbı olacaktır..
Ben mi? Ben bu ayıpla yaşayamam! Peki ya siz?