Beden dili insanlık tarihi açısından en eski iletişim aracı olup duygu ve düşüncelerimizin dışa yansımasıdır. Yüz, eller, gözler, bakış, kollar, oturuş, mimik, jest hepsinin bir mesajı vardır. Bu da karşıdakine hakkımızda bir kanaat oluşturur.
Beden dili ile ilgili yapılan araştırmalara göre, insanların kurdukları ilişkide, kelimeler %10, ses tonu %30, beden dili %60 önem taşır.
Son yıllarda siyasetçilerin de artık fazlasıyla sözlerini, beden diliyle desteklediğini görüyoruz. Bütün uğraşlar; kitleleri daha kolay etkilemek ve ikna etmek için.
Toplumla iletişim kurmak ve daha etkin olmak için önemli görülen bu dil artık eğitim yoluyla edinilerek, karşıdakini yanıltmak ve olduğundan farklı görünmek için de kullanılmaya başlandı.
Özellikle siyasette, bu türden yönlendirmelerle yola çıkanlar, ne yaparlarsa yapsınlar içselleştirmedikleri bir beden dilini yönetemeyeceklerini bilmeleri gerekir…
Çünkü, mimiklerimizin çoğu refleksif olarak oluşuyor.
“Beden dili kontrolünün neden zor olduğunu anlamak için vücudumuzdaki istemsiz hareket mekanizmasına bakabiliriz. İnsan vücudunda yaklaşık olarak 640 tane iskelet kası hareketi ve bunların yanı sıra da 200 adet iç organ hareket kası var. İnsan yüzünde ortalama 50 kas var ve bütün hareketler bu kasların birlikte çalışması ile oluşur. Örneğin gülümsemek için 20 kasımızın koordineli bir şekilde çalışması gerekir. Yani anlayacağınız bütün kasları idare etmek gerçekten bilinçaltımızla bilincimizin birlikte ve aynı anda çalışması ile ancak kontrol edebilir ki bunu yapabilmek imkânsıza yakındır.”
Burada ne söylediğiniz ve nasıl söylediğiniz kadar, samimiyetiniz de önemlidir…
Niyetinizi, sözcüklerinizin içine saklayabilirsiniz lakin, gözlerinizin içine saklayamazsınız. İletişim karşılıklıdır ve farkında olmadan, sürekli test edilirsiniz. Tabi karşıdakinin sizi sağlıklı okuması ve anlaması gibi bir beceriye sahip olması için de, bilgiye, tarafsız gözlemleme yeteneğine ve hafızaya sahip olması önemlidir.
Beden dili konusunda test edilmiş ve güvenirliği toplum tarafından onaylanmış bir siyasetçi modeli Alparslan Türkeş’dir.
Alparslan Türkeş’in ses tonuyla birleştirdiği, BOZKURT duruşu ile desteklediği hitabını; büyük kalabalıklarda heyecan yaratan vücut dilini kim hafife alabilir. Hitap ettiği toplumun hislerini okuyabilme kabiliyetine sahip; binlerce yüreği aynı hedefe kitlemesi, topluma yansıyan bu kararlı ve samimi duruşu onun aynı zamanda liderlik vasfının en önemli yanıdır.
Binlerce ülkücüyle duygusal bağ ve iletişim kurabilmeyi başarmış, onlara mücadele inancı vermiş ve de kendine inandırmış bir lider o.
Öğrenilmiş değil, özgün tavırların adamı…
Siyasette iletişim şart, iletişimin bütün nimetlerinden faydalanmakta da çok doğal. Lakin önce, içinize yaptığınız yolculuğu, fikri yapınızı tamamlamanız, ilkelerinizi içselleştirmiş olmanız gerekir.
Ne yaparsanız yapın, hedefe ancak mutlak dürüstlükle ulaşabilirsiniz. Gerçek önceliklerinizi gizleyerek ve farklı davranışlar geliştirerek ne kendinize, ne hitap ettiğiniz topluma, ne de ülkeye bir iyilik yapmış olmazsınız.
Unutmayın iletişim çift yönlü bir yoldur…
Ne kadar süslü cümleler kurarsanız kurun, çeşitli işaretlerle(!) taraftar toplamaya çalışırsanız çalışın, gerçek niyetinizi; siyasetiniz, gözleriniz ve elleriniz ele veriyor.
Nihayetinde, “Testinin içinde ne varsa, dışına o sızar.” Mevlana
