Belki de ilk kez bir futbolcumuzun selamıyla birlikte toplumun her kesiminden, farklı siyasi guruplardan bile, bozkurt selamı yapan insanlarımızı gördük. MHP’nin yıllardır yapamadığını bir futbolcu başarmıştı. Dolayısıyla Bozkurt efsanesiyle birlikte Türk tarihi ve bilinci yeniden ülkemizin gündemi oldu.
Türk Milli Takımının defans oyuncusu Merih Demiral, Euro 2024 futbol şampiyonasında Türkiye’yi Avusturya’ya karşı zafere taşıyan golünü, Bozkurt selamıyla kutladı.
Ve ilk kez bir selam, futbolun önüne geçti.
İlk tepki Almanya İçişleri Bakanından geldi. Şaşırdık mı? Hayır.
“Türk aşırı sağcıların işaretlerinin bizim stadyumlarımızda yeri yok. Avrupa Futbol Şampiyonası’nı ırkçılık için bir platform olarak kullanmak kabul edilemez. UEFA’nın olayı araştırmasını ve yaptırımları değerlendirmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Ve gereği yapıldı! Daha önce Fransa’da hükümet, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Ülkü Ocaklarını yasaklamıştı. Avusturya’da Bozkurt işareti yapanlara 4 bin Euro’ya varan para cezası kesilmesi kararlaştırılmıştı. Almanya’da ise, Ülkücü Hareket ve bozkurt selamı yasak değildi.
Batılıların yaratmak istediği algıdaki gibi Bozkurt’un siyasi değil tarihi ve milli bir simge olduğunu, ırkçılık ifadesi taşımadığını içte ve dışta bir türlü anlatamadık.
Efsanelerde Bozkurt Türk boylarına yol gösteren, koruyan bir figür olarak anlatılır. Türk milli kimliğinin ve birliğinin sembolü olarak görülür. Yok olma tehlikesi altındaki bir topluluğun kurtuluşunu ve yeniden doğuşunu temsil eder.
Bozkurt’un Türkler arasında selamlaşmak amacıyla kullanıldığını, yaklaşık 1500 yıl önce Göktürkler tarafından, sadece bir sembol olarak değil, Ergenekon Destanı’ndan gelen bir bayrak olarak dalgalandığını tarihten biliyoruz.
Kurt, güç, cesaret, bağımsızlık ve özgürlük sembolü, dolayısıyla Türk kültüründe önemli bir yere sahip.
Bugün Ülkü Ocakları da bozkurt selamını Türk kültürünün, tarihinin ve kimliğinin bir simgesi olarak kullanmakta… Dolayısıyla Türk Milliyetçisi bir parti MHP’nin, buna sahip çıkmasından daha doğal ne var? MHP sahip çıktı ama yeterince içselleştiremediği için Bozkurt selamı toplumda sadece siyasi bir figür olarak algılandı.
Belki de ilk kez bir futbolcumuzun selamıyla birlikte toplumun her kesiminden, farklı siyasi guruplardan bile, bozkurt selamı yapan insanlarımızı gördük. MHP’nin yıllardır yapamadığını bir futbolcu başarmıştı. Dolayısıyla Bozkurt efsanesiyle birlikte Türk tarihi ve bilinci yeniden ülkemizin gündemi oldu.
Batılıların da korktuğu bu değil miydi? Türk bilincinin uyanması.
Uğur Mumcu’nun sözleriyle:“Emperyalizmin en büyük korkusu, baruttan sonra en tehlikeli saydıkları milliyetçi uyanıştır…”
Aslında cumhuriyetle birlikte Türklük şuurunu geliştirmek ve Milli uyanış için Bozkurt yaşamın her alanına girdi. O dönemin paralarında, pullarında, resmi kuruluşların amblemlerinde bunu görebiliyoruz. “İngiliz yazar Amstrong 1932 yılında yazdığı ve Atatürk’ün hayatını anlatan kitaba “Bozkurt Mustafa Kemal” ismini vermişti. Nazım Hikmet Kuvai Milli destanında Atatürk’ü sarışın bir kurda benzetmişti.”
Sonuç olarak;
Son zamanlarda birçok sporcunun Bozkurt selamı yapmasını siyasi bulanlar da, “Türklük bilinciyle” gurur duyanlar da var… Umarım “değerlerimizin birleştirici yönünü dikkate alarak” Bozkurt Atatürk’e ve Türk’ün bütün değerlerine, hiçbir siyasi taraf gözetmeksizin aynı yürekle sahip çıkmaya devam ederiz.
Başbuğ Atatürk ün yerli işaretini herkes öğrendi ve benimsemeye başladı. Siyasi bir parti işareti olmayacağı da dağa iyi anlaşılmıştır. Bizi biz tapan değerler hepimizindir.