Bu iş “hesap, kitap meselesi”…
Sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek açıkladı: Sarayımız için “1 milyar 350 milyon Lira harcandı.” Arsasına henüz fiyat biçilemedi. Bu miktara jet parasını da eklerseniz toplamda “1 milyar 800 milyon Lira” gibi ülke standartlarımızı göz önünde bulundurduğumuzda büyük bir meblağ ortaya çıkıyor.
Siz bu durumu nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ama dünya basınına göre bu saray olayı, Erdoğan otoritesinin ve despotizminin son fotoğrafı olarak gösterilmekte. Ayağını yorganına göre uzatmayan iktidar, harcamalarına böyle devam ederse şayet, yakın zamanda başlayacak olan sosyal patlamaların da önüne geçemeyecektir…
İnsanlar artık yedikleri veya yiyemedikleri ekmeklerin hesabını iyiden iyiye yapmaya başladılar. Ve vatandaş diyor ki: “SARAYDAKİ HESABI ÇARŞIYA UYDURDULAR.”
Ak Saray’ın maliyetinin 1 milyar 370 milyon lira olduğu açıklandıktan sonra birkaç istatisitiki veriye göz attım. ‘Saray harcamaları’ için, 76 milyon 667 bin nüfuslu ülkemizde kişi başına yaklaşık 18 TL düşüyor. Yani Erdoğan’ın Ak Saray’ı için Türkiye’de herkesin cebinden yaklaşık 18 TL alınmış oluyor. Peki, yeni çipli kimliklerden kaç lira alınacaktı? Kişi başına 18 TL. Hesap gayet basit bir şekilde ortada, bizden habersiz ellerini cebimize attılar, olay bu! Yani saray ve uçak milletindir diyen büyüklerimiz bir bakıma sahiden de haklı!
*****
İktidardan bir itiraf var… Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye’de 1 milyon 600 bin Suriyeli olduğunu belirterek: "Birkaç ay sonra gidecekler diye bakılıyordu ama kalıcı oldukları görülüyor." dedi. Bu, ardı arkası bir türlü kesilmeyen sınır göçü dolayısıyla hızla büyüyen açlar ordusu demektir…
İşsizliğin yoksulluk demek olduğunu bile bile, alt yapısı hazırlanmadan her gelene açılan bir kapının arkası, elimizde patlayacak en büyük bombadır. Bu da biline.
Ülkemizde ki işsizleri görmezden gelmek, hele de genç işsizleri kaderleriyle baş başa bırakmak, sonra da bu işsiz yoksulluğun gözüne baka baka, halkı saraylardan selamlamak; başka bir bombanın habercisi olsa gerek…
******
PKK ARTIK ELİNİ AÇIK OYNUYOR: “İÇ SAVAŞA HAZIRIZ!”
PKK’nın 6-7 Ekim ayaklanmasıyla birlikte iktidarla yollarını ayırdığını anlamıştık da, son noktaya gelindiğini yine Başbakanın açıklamasıyla ayıldık: “Silahlı unsurlar şehirlerimizin üzerinde bir baskı unsuru haline gelecekse o zaman bir niyet tazelemesine ihtiyaç var.”
Niyeti bozuklara neyi tazeleyecekler bilemeyiz ama bir an evvel TSK’nın taleplerine kulak vermelerini dilerim. Öyle ya, yakın zamanda PKK’nın “ABD Çözüm Sürecinde arabulucu olsun" açıklaması oldukça manidardı.
BU SÜRECİN İÇİNDE TÜRK MİLLETİ HİÇ OLMADI, (PKK ve AKP İKTİDARI) KENDİLERİ ÇALDI KENDİLERİ OYNADI. DEVLETİ BİLE İŞİN İÇİNDEN ÇIKARMAK ADINA, YASALARLA SİSTEMİN ELİNİ KOLUNU BAĞLADILAR.
Elleri bağlı TSK’nın paşaları neyse ki, dillerini harekete geçirerek Başbakandan taleplerini ortaya koydular: “Sınır güvenliği için TSK, çevik, dinamik bir yapıya bürünmeli, TSK’ne araç ve teçhizat sağlanmalı.” TSK’nın bu talebi ve beklentisi “Güçlü Türkiye” görüntüsü için “Ak Saray’dan çok daha önemli olmalı. Yoksa ne mi olur? Başbakanın şehir girişlerine para alalım komedisinin arkasından, PKK’nın mahalle mahalle özerklik ilanından sonra, Güneydoğu’da vize istemesi olayı gündeme gelir!..
BU DA DEMEKTİR Kİ, İÇ AYAKLANMA TEHLİKESİ HER AN KAPIMIZDA!
*******
VE BİR TÜRLÜ SONU GELMEYECEK GÜNDEM
Bu yılın ilk on ayında 226 kadının öldürüldü: “Sadece Ağustos’ta 34, Eylül’de 28, Ekim’de 29 kadın öldürüldü…” Kapanan bir tane bile yaramız yok maalesef ve günden güne kanamaya devam etmekteyiz…