Ortadoğu coğrafyasında yaşanan savaşlarda bir mana aramak maalesef çoğu zaman vakit kaybı oluyor.
Yapılan savaşların ya da terörist mücadelelerin hiç birinde bir neden yok. Su, petrol, mezhep, etnik kimlik, siyasi üstünlük (bunlar Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin sorunları olduğu gibi) aynı anda bir savaşın nedeni de olabiliyor.
Tabi kendi menfaat politikalarını uygulamaya koymak adına bu sorunları sürekli kaşıyan, belki de bütün savaşların asli nedeni; Haçlı ülkelerin bitmek bilmez istekleri ve sömürü gelenekleri oluyor. Bütün bu nedenler yüzünden “savaşlar” Ortadoğu’da, artık günlük hayatın da bir parçası olmuş görünüyor.
Düşünebiliyor musunuz? Irak, sekiz yıl İran’la, sekiz yıl da ABD ile savaş hali yaşıyor… Bu savaşlarda, milyonlarca insanı ölüyor. Bir o kadarı da sakat kalıyor. Tecavüze uğrayan kadın ve çocukların sayısı hala meçhul… Bu durumda ki bir ülkenin insanlarının da psikolojisini düşünün; yüreklerde ne derin yaralar açılmış, takvimlere ne intikam yeminleri yazılmıştır. Borç defterlerinin kabarıklığı da cabası… Batılı ülkelerin Ortadoğu ülkelerine yaptıkları harcamaları yine Ortadoğu ülkelerinden “alma” konusunda ki desteği(!) de unutmamak lazım.
Yani savaşın Ortadoğu halkları arasındaki sonucunda “kim kar etti” derseniz; görürsünüz ki, bu halkların hiç kazananı yok… Haçlı kafadan başka… Irak/Saddam İran’la yaptığı savaş sonrasında yine haçlılardan aldığı emri uygulayıp Kuveyt’e girmesi de bir başka zarar çeşidi örneği oluyor.
Zemin kaygan ve kan, insanlar umutsuz ve öfkeli… Dolayısıyla haçlı kafasının “koçu” ABD “ne ekiyorsa” onu kolayca biçiyor! Ne IŞİD ne PKK ne de Suriye kendi gelecekleriyle ilgi bir mücadele içinde değiller. Hepsinin yarın her an değişebilecekleri safları, haçlılar tarafından giydirilmiş amaçları var.
İşte böyle, adını sizin koymadığınız bir savaşı anlamaya çalışmak, ne kadar manasız bir çaba oluyor değil mi?
Aynı manasızlık şu anda ülkemizin dış politikasında da yaşanıyor. Kan davalarının zemin bulduğu ortamı kullanan ABD ve Batı, propagandalarla bir ideal kazandırdıkları insanları farklı isimler altında örgütleyerek ve de eğiterek “Müslüman’ı Müslüman’a” kırdırıyor. İşin ilginç yanı ABD bu sefer hiç hatasız ilerliyor. Can kaybı vermeden ve de hiçbir maddi bir kayba uğramadan. Havadan savaş, (koalisyon adı altında) Ortadoğulu halklardan para.
Düşüncem şu ki, Ortadoğu’da hiçbir örgüt ABD’nin dış politikası kadar tehlikeli değil.
“Ortadoğu’yu örgüt çöplüğüne döndürdüler” diye boşuna endişe etmiyoruz. Duyduklarımız insanın içini ürpertecek kadar vahim; 800 dolara militan toplayanların son adresi; Suriye’de kurulan ve kendilerine "Beyaz Kefenliler" diyen bir grupta ortaya çıktı! Görüntü olarak bizimde Ortadoğu’dan bir farkımız yok. Topraklarımız 800 dolarlık militanlardan kaynıyor… Üstelik onları eğitmek konusunda da pek hevesliyiz…
Son olarak Ortadoğu bir de “Beyaz Kefen giyenlerin toprakları” oldu…
IRAK MODEL YAPILDI!..
ABD, "Irak Özgürleştirme Operasyonu" kod ismiyle, (20 Mart, 2003) tarihinde, kuzeyde Kürtler’i de yanına alarak, Irak’a askeri işgal başlatmıştı. Bu işgale, koalisyon güçleri adı altında, yaklaşık kırk ülke destek verdi.
İşgalin belirlenen amaçları: Saddam Hüseyin rejimini bitirmek, kitle imha silahlarına ulaşmak, İslamcı terörist grupları tasfiye, petrol altyapısını güvenceye almak, Irak’ı Ortadoğu ülkelerine model yapmak gibi bir dizi eylemlerdi.
Bir konuda epeyce de başarılı oldular; IRAK (paramparça, lime lime haliyle) ORTADOĞU ÜLKELERİNE MODEL OLDU!.. Hatta bize bile!..