Bahara girerken en çok özlediğiniz şey nedir desem?
“Muhtemelen güneşin yüzünüze gülmesi… Kışın ağırlığından kurtulmak… Özgürce nefes
almak” dersiniz. Ama savaşın ortasında kalmış insanların özellikle de savaşın çocukları
için baharın anlamı çok başka… Onlar için bahar; barış demektir.
Yuvaya Dönüş şiirinde, “Dünyaya bir bakarız, çocuklukta. Geri kalanı hatıradır.”der Louise
Glück
Savaşın acımasızlığına tanık olan, babalarından, evlerinden, parklarından, okullarından,
kimliklerinden, topraklarından uzak bırakılan çocukların baharı; yaşadıkları kentin sabahına,
umuda uyanmaktır.
Pencerelerinin önüne konan kuşların cıvıltısını duydukları, güle oynaya okul yolunda
yürüdükleri, uykularının bomba sesleriyle bölünmediği, barut kokusu yerine çiçek kokusu
aldıkları gün çocuklara bahar gelmiş demektir.
Korku dağlarında çiçek açmaz. Savaşta bahar kokmaz.
Savaşın karanlık dehlizleri sığınaklarından çıkmadan, her sabah güneşin gökyüzünde
gülümseyen yüzüyle uyanmadan ONLARIN KIŞI BİTMEZ.
Kim ne derse desin savaşların tek mağduru; ne kadınlar ne erkekler sadece çocuklardır.
Doğu Türkistan’da, Orta Doğu’da, Afganistan’da, Ukrayna’da… Dünyanın neresin de bir
zulüm varsa oradaki çocuklar bahardan bihaber yaşarlar.
Bu tabloyu değiştirecek ne güçleri, ne de sesleri vardır çünkü!
Çoğu evlerine bir daha dönüp dönemeyeceklerini, döndüklerinde ise nelerle karşılaşacaklarını
bilmiyor. Hem madden hem manen tamiri yıllar alacak bir süreç yaşayacaklar.
44 milyon nüfusu olan Ukrayna’da daha şimdiden, her dört kişiden yaklaşık biri yardıma
muhtaç durumda.
Savaşlar artık cephe niteliğini kaybetti. Sivillerin oturduğu şehirler, çocukların yaşam alanları
parklar, okullar, sokaklar bile cephe ve bombalanmakta.
Savaş sadece ölüm getirmiyor, her türden çıkarın ahlaksızlığın da önünü açıyor.
Korumasız çocuklar, hastalar, yaşlılar, bulundukları yeri terk etmek zorunda kalırken ya
ölüyorlar ya tacize uğruyorlar ya da bir bilinmezlik içinde kayboluyorlar.
Bizler yani dünyanın savaşsız alanı ise(şimdilik) bu süreçte çokta bir şey yapamıyoruz.
Savaşın taraflarının “özgürlük ve demokrasi” adına mücadele ettiklerini söylemesi ayrı
bir çıkmaz.
“Kılıçla gelen demokrasi kılıçla gider. Tank ve topla gelecek demokrasi ve özgürlükten
kimseye bir hayır gelmez.” diye düşünen yok.
Savaşlar hem aklın hem siyasetin ürünüdür. Ne yazık ki sonlanması için yine aklın ve
siyasetin erdemine ihtiyaç duyuyor.
Dünyayı bugün bulunduğu kaosa sürükleyen akıl ve onun koşulladığı siyasetin; bu tabloyu
değiştirecek vicdanı olmalı.
Hiçbir gerekçe çocuklara karşı sorumluluklarımızı geri plana itemez. Onları
VATANSIZ bırakamaz, yaşam haklarını yok sayamaz. Baharlarını betonların altına
gömemez.
Onları savaştan koruyacak tek şey, savaşı durduracak vicdan ve iradedir ancak.