H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Bağımlılık. Koyun/laşma – Özgürlüğüm

Bağımlılık, bir nesneye, kişiye ya da varlığa duyulan önlenemez istek veya bir başka iradenin tahakkümü altına girme durumu olarak tanımlanır. Bu da, iki farklı alanda gözlenir. Biri, psikolojik, “bir nesneye, kişiye ya da bir varlığa duyulan önlenemez istek”; diğeri ise, siyasi, “bir başka iradenin tahakkümü altına girme”; yani, bir ulusun diğer bir ulusa, “ekonomik, askeri ve kültürel alanlarda tabi olması” durumu gibi…

Her ikisinde de iç etkenler kadar, birileri tarafından hazırlanan “politik dış etkenler” de çok önemlidir,“kanınıza karıştığı” andan itibaren iflah edilemez bir durumdur bağımlılık.

Kendi adına “karar verme” yetisini kaybettiren, kaderini teslim ettiği insanlarınülkelerin niyetini çözemeyecek kadar da kişiyi-ülkeleri sağlıksız hale getiren, zaman içinde akli melekeleri-sağlıklı tercihleri bile yok eden bir durumdur “bağımlılık”.

Düşünmekten ve düşündürmekten yoksun bırakır, kişinin ve toplumun “düşüncede-davranışta” ki bağışıklık sistemini çökerterek, insanı ve toplumu savunmasız hale getirir“bağımlılık”.

Neyin daha iyi olduğunu ya da olacağını, önünü görmek yerine önündekini izlettiren, “sürü psikolojisi” davranışı geliştiren bir durumdur “bağımlılık”.

İnsanı atalet içinde bırakan, yeteneksiz ve yetersizliğe iten; “ nasılsa birileri benim yerime düşünüyor ve harekete geçiriyor, bana da o güce itaat etmek düşer” dedirten bir durumdur “bağımlılık”.

Yerel siyasetten, dünya siyasetine… işte ana hedef bu; yani, “taktik ve teknikle” toplumu bir güce “bağımlı kılma ya da koyunlaştırma

Siyasi “Bağımlılık”ta ki taktik gereği, korkularla desteklenerek, “model insanın/lider’in-ülkenin” ve çerçevesinin iyi işlenmesini gerektirir. Korku yoluyla, takipçilerin ilgisi sürekli taze tutulur. Hâl bu olunca da, koyunlar zaten“bağımlılığa(!)”seve seve koşacak, “bağımlılıkla” seke seke atlamaya devam edecektir.
Tıpkı, çobanın, köprünün başında sürünün geçişine bakarken bir koyuna çelme takıp, koyun düşmemesi, fakat sıçraması üzerine, ondan sonra gelen tüm koyunların, tehlike olmamasına rağmen sıçramaları hikâyesinde olduğu gibi… “Sürü psikolojisi”işte bu.

Ülkelerin, lider “çoban ülkeye” bağımlılığı ise, idarecilerinin “işbirlikçi olması”, “ikili anlaşmalar”, “Küreselcilerin politik ve stratejik şartları hazırlaması, planlanması” ve de “taşeron kurumları” üzerinden oluyor.

Her gün bir yenisi üretilerek ortaya getirilen; “kuş gribi, kene, demokratikleşme… vb..” gibi sözde “küresel”sorunlara çözüm noktasında,“küresel otorite” olması gerektiği öngörülür, taşeron kurumlarla da, (IMF, Dünya Bankası, BM.. gibi) diğer ülkelerin istenilen kararlara harfiyen uyması sağlanılır ve ülkeler “bağımlı hâle” getirilir. İşte size bir örnek ki, gündemde tutulduğu zaman ciddi korkular yaratan, “Küresel Isınma” iddiası. Korku üzerinden insanlığın bağımlı hâle getirildiği projelerden biridir…

Küresel tek yapı isteyenler, ürettikleri sorunlara; “Bunu tek başınıza halledemezsiniz, bu küresel bir sorundur." diyerek, “ortak (sahte) düşmanı” göstermesi yanında, “ortak tepki bilinci” oluşturulmasını da sağlıyor. Tıpkı, yakın geçmişte, ABD’nin, SSCB’liği tehlikesine karşılık kurdurduğu NATO savunma paktı örneği gibi… “Korku” salınarak ‘ortak duruş’ oluşturmak bu duruş ve bilinçten bütünleştiriciliğe gitmek..“Sen düşünme yerine ben düşündüm” demek ve düşünemeyenlerle “ortak amaç” oluşturmak…

“Sen düşünme yerine ben düşündüm” demek ve düşünemeyenlere ortak bilinç oluşturmak… Korku salınarak ‘ortak duruş’ oluşturmak bu duruş ve bilinçten bütünleştiriciliğe gitmek ve hatta ‘korku’yu her şeyin üzerinde ‘iktidar’ yapmak… Ne ince bir bağımlılık başlangıcıdır değil mi?

Bizler, ülkem insanı bu korkularla sarmalanırken, “kendine yetemez” suskun haliyle, zaten uzun zamandır, her alanda, “emperyalizm” tarafından işgal edilip, sömürgeleşmeye başlanmadık mı?
 
Yerelde de durum farklı değil; bizler olayları ve tarihi doğru okumayı ve düşünmeyi terk ettiğimiz o günden beri, zaten birileri bizim yerimize, okuyor yazıyor ve düşünüyor.
 
İşbirlikçiler kullanılınca da, kaçınılmaz olarak, biz, ülkemiz; küreselcilerin ortaya koyduklarını uyguluyor, farkında olmadan onlara olan “bağımlılığımızı” her geçen gün vazgeçilmez kılıyoruz.
Sağlıksız beyinlerle “sağlıklı ülke geleceği” olabilir mi?. Özgürlüğüm; Seni seviyorum.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!