MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür birkaç gün evvel yaptığı açıklamada:
“Türkiye’yi 1950 yılından itibaren Türkler yönetmedi. Dünyanın en kritik yerinde bulunan Türkiye’yi başta ABD olmak üzere Rusya, Almanya, İngiltere, İsrail ve diğer ülkeler rahat bırakmadı, bırakmazlar da… Dolayısıyla Türkiye’yi yöneten kişilere de etkileri oldu. Ve yönetecek kişileri onlar tayin etti.” dedi.
Bu iddialı açıklama, neden MİLLİ bir politikalarımızın olamadığının, komşu ülkelerle geliştirdiğimiz tutarsız ilişkilerimizin ve aynı zamanda ülkemiz üzerinde uyarlanan “ihtilal” senaryolarının, hatta PKK’nın bir türlü sonlandırılamamasının sebebinin de bir cevabı oluyordu.
Ülkemizde olup biteni, beyaz dizi heyecanı ile izlerken görüyoruz ki, “bugün ki iktidarın” onuncu bölümü olmuş yine değişen bir şey yok. Anlaşılan bu durum ABD’nin, hayal dünyasında yaşat ve gerçeklerden uzak tut “ Hollywood” taktiğinin bir parçası. ABD destekli hükümetlerimiz devam ettikçe ve medyamızda buna çanak tuttukça ülkem insanı oyalanacak, oynatılacak ve uyutulacak. Sonrası zaten malumunuz!..
Gelelim “Eymür’ün açıklaması Aygün olayına cevap olur mu?” sorusuna: Elbette olur.
Artık ‘leb demeden leblebi’yi anlar duruma geldik. “Lafın tamamı aptala anlatılır” diye bir atasözümüz vardı… Gitti ve geldi.
Hüseyin Aygün’ün kaçırılması konusunda kafa yoranlara bir pencere de ben açmak, farklı bazı görüşleri paylaşmak isterim:
1)Kaçırmanın gerçek nedenini PKK bile bilmiyor. Hizmet ettikleri ve hizmetkârı olduklarının(!) belirledikleri stratejiyi uyguluyorlar.
2)Farklı bir gurubun Kürt asıllı vatandaşlar üzerinde, “ben diğer gruptan daha güçlüyüm” propagandası.
3)Kürt asıllı vatandaşlara, “sözümden çıkmayacaksın mesajı” ile gözdağı.
4)Gündemde yer tutma yoluyla, Kürdistan Komünler Birliği(KCK)’ya destek.
5)Ya da kaçırılan vekilimizin dediği gibi; ‘HİÇ’!..
Görünen o ki, kaçırılma olayı çok sıradan zahmetsiz bir eylem ama, burada asıl dikkat çekmesi gereken nokta Tunceli vekilinin alıkoyulması olayı.
Böyle olunca bundan sonrası için üç konu bizi ‘neden’ konusunda daha da netleştirecektir:
1)Sayın Aygün’e karşılık PKK ile bir pazarlık yapıldı mı?
2)Alıkoyma süresi ile yapılmak istenen aynı paralelde düşünülmelidir, bu aynı zamanda konunun ciddiyetini ortaya koyacaktır.
3)Alıkoyma olayının ardından gelişecek olayların ve söylemlerin mesajları da iyi okunmalıdır.
Son olarak; Sayın Başbakanımız “HERŞEY KONTROL ALTINDA” dese de, temennim odur ki; “PKK’nın son eylemleri ve vekil kaçırma olayı ile, ülkemizde bazı gerçekler yeniden gündeme gelecek ve bu durum, insanımız tarafından sorgulanacaktır.
İşte bunlardan başlıcaları:
1)Ülkemizde ciddi güvenlik zafiyeti vardır. Dağlarımız ve Güneydoğu kadar ülkemizin her alanı teröre açık hedef durumundadır.
2)PKK tarafından kaçırılan vatandaşlarımızın bulunması konusunda iktidarın pasifliği sorgulanırken, bu konuda kamuoyunun “iktidara” baskısı artacaktır.
3)Suriye ile bağlantılı terör çözümü, PKK’yı hiç yormadığı, aksine dış ilişkilerimizde iktidar zafiyeti yarattığı ve iktidarın da milli bir düşünceyle hareket etmediği konusu, halkımız tarafından artık ciddi bir biçimde dillendirilecek, belki de iktidara olan halk desteği geri çekilecektir.
Kısacası aklımız başımıza “başvuracaktır”… İNŞALLAH!…
Not: Kaçırma olayının sonucunda serbest kalan CHP’li vekil Aygün’ün mesajlarının satır aralarını dikkatlice okursanız; PKK ile müzakere konusunun artık çok daha rahat bir şekilde kamuoyunda yer alacağını göreceksiniz.