Ciddi bir sınavdan geçiyoruz… Hem de öyle böyle değil. Mesele birilerinin Cumhurbaşkanı olması değil. Mesele bazı partilerin başarısı veya başarısızlığı da hiç değil! Mesele aslında o yüksek makamın nasıl algılandığı, Türk Milletinin demokrasiye olan sorumluluğuyla güveninin bir kez daha sandıkla sınanması ve de devam eden sürecin(!) sorgulanmasıdır.
Bir gerçek var ki, Cumhurbaşkanlığı seçimi iç içe geçmiş sürecin sadece bir parçası… Diğer bir parçası -ve aslında en önemli noktası- ise bayrağımızı, Türk kimliğimizi ve de toprağımızı hedef alan maalesef hiç de iç açıcı olmayan kısmı… İşte bu noktada, süreci yönlendirecek olanların tavrı ve algısı çok önemli.
Bir tarafta AKP çatısı altında mutlu mesut, uzun zamandır kazanmış olmanın dayanılmaz hafifliğiyle zafer sarhoşluğu içinde yanlışı doğruyu görme zaafında olanlar, diğer tarafta onca eleştiriye ve ‘paçadan çekmelere’ rağmen, canla başla doğruların takipçisi, (ülkenin kaderini güç zehirlenmesi yaşayan birine teslim etmeme adına), adayını tanıtma ve kabul ettirme çabası içinde olanlar var…
Demek ki bu süreçte en önemli mesele seçmene doğruyu anlatma ve gösterme, dolayısıyla doğru kararlar aldırma meselesiymiş anladığımız. Gelelim adaylara, herkesin farklı yorumları olabilir ama burada doğru tek. O’da Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aslında samimi sayabileceğimiz bir kısım AKP seçmenine çok yakın bir aday olduğu gerçeğidir. Elbette bu durumun yavaş yavaş farkında olan bir kısım AKP’li seçmenin de kafası bir o kadar karışık.
Erdoğan’ın açılım adı altında ürettiği politikaların, ülkeyi teröristlerin eline teslim etmesi, ABD ile işbirliğine giderek ülkemizi, komşu ülkelerle sorunlu hale getirmesi, İmralı kararlarıyla Güneydoğu’nun vatan topraklarından ayrılmış görüntüsü; insanların ne gözünden ne gönlünden kaçmamaktadır.Dolayısıyla AKP seçmeni çok zorda, bir tarafta sicili ile onların gönlüne taht kurmaya aday İhsanoğlu, diğer tarafta günah defteri kabarık, adaylığını açıklarken bile duygu sömürüsü yapmaktan kaçınmayan, hikâyelerle süslediği geçmişini halkın gözyaşlarıyla aklamaya çalışan Erdoğan…
Mevzu, halkın hangi düşünceyle sandıklara gideceğine ve de Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlığına geliyor. Erdoğan’ın seçmeni de çok iyi biliyor ki, keskin siyasi tarafı ve gayrı ahlaki zaafları olan bir Cumhurbaşkanı hiçbir zaman bağımsız kararların adamı olamayacak, önce ülkem diyebilen imzaların sorumluluğunu taşıyamayacaktır. Bu yüzden ne olursa olsun, Sayın İhsanoğlu aslında AKP seçmenine, Erdoğan’dan daha olumlu yansımaktadır..
Burada halkın yarısının oyunu almak kadar önemli olan diğer konu; diğer yarısının da gönlünü almaktır… Devletin baştan aşağı siyaset ve taraf olduğu bir dönemde, cumhurun başının dengeyi koruması, mesafeyi temsil etmesi şiddetle gerekmez mi? Demokrasinin bu nokta da yara almaması adına milletin daha hassas daha mantıklı düşüneceğini umut ediyorum. Sayın Erdoğan’ın elinde bilezikle ona destek veren kız çocuğu hikayesi böyle önemli bir makam için AKP seçmenine referans olmamalı.
Seçmen bilmeli ki, bu ilk sınavın iyi verilmesi, yarın demokrasinin şekillenmesi için iyi bir başlangıç olacaktır. Bu, ilk düğmeyi doğru ilikleme meselesidir, gerisi gelecektir zaten.
İmdi, Türk milleti ordu-millet geleneğini yitirmemeksizin siyasal-demokratik bir bilince erişmenin doğru yerinde durmalıdır. Bu bilinç geleceğe olan güveni tamamlayacaktır. Bu güven ve bilinç Cumhurbaşkanlığı makamına da taşınırsa, Türk devleti hem daha güçlü bir demokratik yapıya kavuşacak hem de, köklü bir devlet geleneği tazelenecektir.
“Kuşkusuz tüm bunların gerçekleşmesi için kendine kararlarına özgüveni olan, inancında samimi, nefsini köreltmiş, dürüst, ahlaklı ve her şeyin ötesinde menfaatlerine değil, ülkenin ve milletin tarihsel karakterdeki ali çıkarlarına hizmet etmeyi şiar edinmiş bir seçmen profiline ihtiyaç vardır.” Bu özgüvenin ve vatana olan sadakat duygusunun Türk milletinin her ferdinde olduğuna inancımız tamdır.
Ben oyumu Sayın İhsanoğlu’ndan yana kullanacağım, tıpkı diğer tüm vatansever, milliyetperverler gibi.Bu gerçekler neticesinde, “AKP seçmeniyim” diyen herkesin de, inançları ve ülkesine sahip çıkma adına, hiç olmadıkları kadar yüreklenerek, yalana dolana, hayır diyebilmelerini, oylarını Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan yana kullanmalarını diliyorum…