H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

2012 “Çakma Baba”

Çam ağacı, hindi, beyaz sakallı baba, kızak, geyikler, evlerin bacaları ve oyuncak torbası… her  eklenen yeni kutlama şekilleri ile “Yeni yıl”…derken  saat 00:00 ,kırmızı don ve karanlıktan aydınlığa merhaba!

Yine bir telaş, pür telaş… her yıl kutlanması, kutlama şekli ve geleneği tartışılan günlerdeyiz… günlerine ve aylarına “iyi veya kötü” diye hiçbir çizik atılmamış “yeni yıla” girmek üzereyken en büyük telaş da kırmızılara (!)…

Alışveriş merkezleri dolup taşıyor. Tek derdimiz galiba “Noel baba” kıvamında bir ‘hediye savar’ olmak. İşi o kadar abarttık ki, artık yeni yıla girdiğimiz ilk gece, Noel Baba kıyafetli “babalarımız” olmazsa olmazlarımız arasında. Hemen her şey ‘dansözlük’ olduğu için olacak, televizyonlarda “gece 12 dansözlerimiz” eskisi gibi rağbet bulmasa da… ağacımız, mumlarımız… yakındır geyiklerimiz de salınır damlarımızda. Gözünü çıkardık, bütün bedeni ve ruhu ile, Batı kültürü kucağımızda.

Biliyorsunuz, Batılılaşma dönemimizle birlikte gerçekleştirdiğimiz köklü değişiklikler arasında, ‘İslâmi olan’ Hicrî takvim yerine, Hristiyan milâdi takvimi kabul etmek de vardı. Dolayısıyla, yılbaşımız 31 Aralık-1 Ocak tarihine alınınca, kapımızı çalanlar da değişti. Güle oynaya karşıladığımız “Baba Batı”, elbette ki kapımıza eli boş gelmeyecekti. Kültürünü, moral değerlerini “hediye paketleri” şeklinde evimizin kapısına koyarken, kapıdan giremediği evlere de, bacadan ulaşmaya çalıştı, “Noel Baba”mızı da bulduk! . üstelik bayıla bayıla karşıladık, başköşelerimize de misafir ettik.

Sonraları baktık ki, evimizin bacasından atılarak (!) kabul ettiren “çakma baba Noel”, pek de öyle bizim bildiğimiz “Anadolu babası” karakterinden değil.

“Anadolu Baba" ya da “Baba Anadolu”, çocuklarına müsrif olmamalarını öğütlerken; “Çakma Baba”, çok müsrif, üstelik de her para harcamamızda "ho ho" diyerek kıs kıs gülüyor. Gülünecek halimiz var gerçekten. ‘Yeni yıl’ deyip çocuklara ve yedi sülaleye hediyeler almak zorunda kalarak masrafta olanlara ben de, "No/el’den baba” bu kadar olur" diyorum.

Kimdir bu baba “Noel Baba” veya esinti kaynağı?

Zengin bir tüccarken Robin Hood modunda hayırsever olan; bir gün  “bir kiliseye” ilk giren kişi olunca da başpiskopos ilan edilen “Aziz Nicholaos”;ölümünden yıllar sonra yalan babalığı ilan edilmiş, mucizeleri yazılmış, popüler hale getirilip dünyaya hatta İslam âlemine sunulmuş ve de“son imajı”ile ciddi kabul görmüş iyi bir proje. Çok da şaşırmamak lazım. Tüketici toplumu yaratma da çok başarılı olan “ABD”nin bu projesi aynı zamanda iyi bir Hıristiyanlık’lık propagandasıdır da… yardımsever, çocuk sever, sever de sever…
 
“Noel Baba”yı, anasının karnından beyaz sakallı kırmızı elbiseli doğdu sanmayın; Popüler Noel Baba imajı, çizer Haddan Sundblum’un,1931 yılından itibaren Coca-Cola şirketi için hazırladığı çizimlerle son halini almıştır.Sundblum’un Noel Baba’sı, şişman, beyaz sakallı, uçları beyaz kürklü kırmızı bir kıyafet giyen, siyah kemerli, siyah çizmeli, yumuşak kırmızı şapkalı…

Bu imajın, batının sömürgeci yanını yumuşatarak yansıttığı; Hitler gibi “kötü” gerçekten sonra “NOEL”gibi hayali “iyi” kahramanla, batının popülaritesinin yükseltildiği kesin.(Bu hayali kahramanlar sayesinde değil midir ki “batı”, duygu sömürüsü ile “çoluğun çocuğumuzun” yüreğine inmeyi başarmıştır.)
 
Burada önemli olan hala Anadolu’yu Bizans toprağı sayan Batının, kültür’ü aracılığı ile Hıristiyan inancını “renkli hediye paketleri içinde” bacamızdan içeri atması.

Kültür emperyalizmi, çam dalında, beyaz sakallı babayla ve geyiklerin sırtında, işte böyle çalışıyor. Sıkıntı şu; yeni bir yıl için kutlama bütün toplumlarda var da, batı bu konuda gözü açık davranıyor… Hazırladığı yılbaşı-Noel- hediye paketleriyle, bir taşla iki kuş vurmuş oluyor. Bir Türk atasözü ile konuyu bağlayalım; “su uyuyor  ….-birileri- uyumuyor.”

Bu arada batı babası “Noel’den” sonra, bizim(Nasrettin hoca, Dede Korkut …)dedelerimize ve babalarımıza da selam olsun… sözde hayal kahramanı değil, ilmi bilgisiyle ün kazanmış belli bir dönem kadılık yapmış âlim, bilge ve şahsına münhasır latifeşinas kişiliği olan Hoca Nasrettin’i, kopuzuyla gönüllerde fırtınalar estiren geçmişte yaşanmış olayları dizelerle müziği eşliğinde destansı manilerle gelecek nesillere aktaran, tarihin tekerrür ettiği gerçeğiyle atalarımızı yüzleştiren, başarılarıyla övünülmesine sebep olan, bilge, ad koyucu Dedem Korkut’u )unutmadık ama birtürlü evlerimizin başköşesine misafir edip ağırlamayı da beceremedik. Bu da biline!

İnşallah (2012) sadece rakamsal olarak “yeni” olmaz, işlevsel olarak da “geleceğimize, ülkemize, ülkümüze, aşkımıza, sağlığımıza” yeni umutlar ve yeni güzellikler getirir… 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!