Her türlü tartışmalarıyla demokrasi hayatımızda bir seçimi daha geride bıraktık. Bu seçimin en büyük sonucu, Türkiye’nin 1876 Anayasası ile tesis ettiği “Parlamenter Demokrasi”yi bırakarak, dünyada örneği görülmeyen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçmek oldu. Ayrıca yüzde 87,5’luk bir seçmen katılım oranıyla ayrı bir rekora imza attı.
24 Haziran 2018 Seçimleri ile hem Milletvekili Seçimlerini gerçekleştirirken, hem de yeni Cumhurbaşkanımızı seçtik. Seçimleri İYİ Parti açısından değerlendirirken birincisi Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, ikincisi Milletvekili Seçimleri olmak üzere 2 ayrı bölümde değerlendireceğim.
24 Haziran 2018 Seçimleri ile hem Milletvekili Seçimlerini gerçekleştirirken, hem de yeni Cumhurbaşkanımızı seçtik. Seçimleri İYİ Parti açısından değerlendirirken birincisi Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, ikincisi Milletvekili Seçimleri olmak üzere 2 ayrı bölümde değerlendireceğim.
1. CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener daha partisi kurulmadan bile önce cumhurbaşkanı adayı olacağını açıklayarak kendisi üzerinde büyük bir beklenti oluşmasına sebep oldu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı belirlenmesinde partisinin grubu tarafından aday gösterilmek yerine “En az 100 bin imza” ile aday olmayı tercih etti. 4-9 Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilen imza verme sürecinde ilk gün, ilk 4 saat sonunda 100 bin imzayı toplarken bu oy toplamı kalan 6 gün içerisinde ancak “255.582” sayısına ulaştı. Bu sayının düşük olmasının en büyük sebebi ise ilk dört saatte 100 binin aşıldığının kamuoyuna açıklanmasının seçmen gayretini umursamaz hale dönüştürmesi oldu.
- “Parasızlık” Meral Akşener ve partisini seçim sürecinde vuran en kötü etkenlerden birisi oldu. Devletten “Seçim Yardımı” alamayan İYİ Parti’nin 7 aylık bir parti olması nedeniyle parti teşkilatları henüz kuruluştan kalan borçlarını bile ödeyememişken seçime yakalandılar. Parasızlık yüzünden Akşener’in illerde gerçekleştirdiği mitinglere diğer partilerin yaptığı gibi ilçelerden ve köylerden seçmen taşınamadı. Gerekli görsel materyal hazırlanamadı. Mitingler yetersiz ses düzenleri ile gerçekleştirildi.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan “rakip parti” konumlandırmasını doğru yaptı, Muharrem İnce'yi “solun tek adayı” olarak değerlendirip seçmenin önüne koydu. İç politikada sürdürdüğü ötekileştirme politikasını cumhurbaşkanlığı seçiminde de sürdürdü. “Sol” seçmeni Muharrem İnce lehine sıkıştırırken kendisi oranı yüzde 70’lere varan “muhafazakâr ve milliyetçi” seçmene hitap etti. Taraflar sertleştikçe, aidiyetler arttı, karşı taraflar “düşman” gibi görülünce bütün memnuniyetsizliklere rağmen seçmen mevzisini terk etmedi. Akşener hem Erdoğan, hem de yandaş medya tarafından yok sayıldı. Hiçbir faaliyeti iletişim araçları aracılığıyla seçmene yansımadı.
- Akşener’in seçimler öncesi HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’a yönelik “Eşit şartlarda yarışmalıyız” sözü İYİ Parti’yi bir alternatif olarak gören ülkücü seçmende rahatsızlık yarattı. Akşener’in bu sözünün ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Seçim Beyannamesi ve Aday Tanıtım Toplantısı’nda, ülkücü tabandan gelen rahatsızlıklara karşılık olarak “İYİ Parti de dahil hepsi PKK’lı Demirtaş’ın affını istiyor. Başbuğ Alparslan Türkeş Bey’in anılmasına, bozkurt yapılmasına yasak koyuyorlar. Pişmanlık yaşayan, hatasını anlayan her kardeşimle, ülküdaşımla kucaklaşmaya hazırım” çıkışı da işin tuzu, biberi oldu.
- Meral Akşener Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklaması ile birlikte çok büyük bir yükseliş ivmesi kazanmış ve “Millet İttifakı”nın “çatı adayı” durumuna geçmişti. Ancak CHP'nin Muharrem İnce'yi aday olarak belirlemesi ve İnce'nin performansı ve Tayyip Erdoğan’ın rakip olarak onu seçmesiyle muhalif seçmen İnce'ye yöneldi ve arada makas oluştu. Yazar Servet Avcı’nın yazdığı gibi, “Nasılsa CHP'den oy geliyor” düşüncesi, Muharrem İnce'nin adaylığından sonra acı gerçekle karşılaştı…
- Meral Akşener’in il gezilerinde geri planda başarılı bir geri besleme yapacak bir ekipten yoksun olması, mitinglerin pek çoğunda tekrara düşmesine neden oldu. Kendisinin ve partisinin Türkiye ve dünyaya bakışı belirlenip ona göre bir politika takip edilip daha güven veren bir parti ve lider profili çizilemedi.
- Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İYİ Parti'nin adayı Meral Akşener yüzde 7.29 oranında oy alırken, partisi ise milletvekili genel seçimlerinde yüzde 9.96'lık oy oranına ulaşması ise İYİ Parti’ye oy veren “Ulusalcı, muhalif” CHP’lilerin Cumhurbaşkanlığında Muharrem İnce’yi tercih etmeleri olarak izah edilebilir.
Seçimlerde Sayın Akşener’i ve İYİ Parti’yi etkileyen bazı nedenler ise İYİ Parti’nin analiz edildiği “Milletvekilliği Genel Seçimleri” bölümünde ele alınacaktır, zira Meral Akşener aynı zamanda İYİ Parti Genel Başkanı olduğu için bu etkenler hem onu, hem de partisinin seçim sonuçlarını etkilemiştir.
2. MİLLETVEKİLLİĞİ GENEL SEÇİMLERİ
- İYİ Parti kuruluş ve teşkilatlanma aşamalarında büyük sıkıntılar yaşamıştır. Teşkilatlanmada “dar ekipçilik” zihniyeti hakim olmuş, Genel Merkezce ilan edilen vizyon taban teşkilatlarına yansımamıştır. Teşkilatların çoğu kongrelerini yaptıktan sonra bile geniş çaplı bir “üye kaydı” işlemini gerçekleştirmemişlerdir.
- Yetersiz teşkilatlar yüzünden Meral Akşener’in mitinglerine yeteri miktarda seçmen taşınamazken, teşkilatların seçmen tabanı üzerindeki çalışmaları da yetersiz kaldı.
- Doç. Dr. Kürşat Zorlu’nun tespitiyle, “MHP'den oy kayışı özellikle İyi Partinin aday listelerinin açıklanmasıyla birlikte neredeyse durma noktasına geldi. Ve gerek aday sıralamaları, gerekse ideolojik beklentinin uygu ölçülerde karşılanamayışı MHP tabanındaki toparlanmayı hızlandırdı. Bir de MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin son TV konuşmalarının bir kısım ülkücü seçmende geri dönüş eğilimi yarattığı kanaatindeyim.” İYİ Parti’nin bir kurucu üyesi bu gerçeği “Yola ülkücülerle çıkıp, yola başkaları ile devam ederseniz yolda kalırsınız.” sözleriyle ifade ederken bir başka kurucu üye ise, “Ülkücüleri partiden tasfiye edersen onlarda kırk yıllık partilerine geri dönerler… döndüler” demektedir. Bir başka İYİ Parti yetkilisi ise, “Listelerde Türk Milliyetçiliği çizgisinde olan, Atatürkçü, ulusalcı herkes adeta cımbızla seçilerek tasfiye edilmiş, geri sıralara itilmiştir. Bu hem ideolojik tasfiye hem dar kadrocu tasfiye anlayışıdır” derken İYİ Parti’nin Ülkücü, Türk Milliyetçisi oyları küstürdüğünü ifade ediyordu.
- İYİ Parti'nin il başkanlarının pek çoğu daha yeni atanmış olmalarına ve yönetimlerini yeni yeni oluşturmalarına rağmen erken seçim kararıyla birlikte “milletvekili” adaylığı için yarışa girdiler. Bu da yetmedi il ve ilçelerde pek çok yönetici de aynı yolu takip ettiler. Yedeklerle takviye edilen teşkilatlar seçimlerde çok yetersiz kaldı. Genel Merkez’in böyle bir yola izin vermemesi geriyordu.
- İYİ Parti Türkiye ve dünyadaki sosyolojik değişimi iyi kavrayamadı. Türkiye ve Dünyada Milliyetçilik hiç olmadığı kadar yükselişteydi. Seçim sonuçları bunu gösteriyor. Erdoğan ve Bahçeli bu rüzgârla oy alırken, İYİ Parti artık Türkiye’de ideolojik bir seçmen karşılığı olmayan “Merkez Sağ” kavramına sığındı. İYİ Parti’nin var olduğunu düşündüğü “Merkez Sağ” en son ANAP dönemi ile bitmiştir. Türkiye’nin yüzde 70 oy potansiyelini oluşturan kesim ise “Merkez Sağ”ı temsil eden liberallerden değil, muhafazakâr, mütedeyyin seçmenle milliyetçilerden oluşmaktadır.
- Sandıklarda manipülasyonları engelleyebilmek için muhalefetin ortaklaşa kurduğu “Adil Seçim Platformu” seçmeni yanılttı. İnsanları galeyana getirerek “Açıklanan sonuçlara güvenmeyin. Seçimler ikinci tura kalıyor, Büyükşehir ve Güneydoğu'dan gelen oylarla her şey değişecek” dediler ancak seçimden sonra da sistemlerinin çöktüğünü açıkladılar.
- Meral Akşener, kampanya döneminde yaptığı bir açıklamada “İç Anadolu'da Selçuklu coğrafyası dediğimiz alanda şaşırtıcı sonuçlarımız var. Selçuklu coğrafyasında her şehirden milletvekili çıkacak” demişti. Ancak yukarıda anlattığımız nedenlerden dolayı İYİ Parti “Selçuklu Coğrafyası”nda hâkim olan milliyetçi ve muhafazakâr oyları alamadı.
- Yeni bir parti olarak İYİ Parti’nin geleceği açısından milletvekili aday listesinin yaş ortalamasının en azından diğer partilerin yaş ortalamasından daha genç olmalıydı. Ancak 24 Kasım Seçimleri sonrasında görüldü ki, yaş ortalaması en yüksek parti grubu İYİ Parti…
- Seçip sürecine “Siyasete Kadın Eli Değsin” sloganı ile başlayan, lideri kadın olan ve tüzüğünde “kadın kotası” bulunan İYİ Parti’nin Milletvekili Adayı listelerinde kadın kotasına dikkat edildi ancak kadın adaylar seçilmesi muhtemel sıralara konulmayarak, sonuçta seçilen 43 milletvekilinin ancak 3’ü kadın oldu ve tüzükteki %25’lik kotaya ulaşılamadı.
- Batuhan Çolak’ın ifadeleri ile “İYİ Parti yaklaşık 5 milyon oy almıştır. Kurulduğu süre ve yaşadığı olumsuzluklar karşısında aldığı bu oy önemli bir başarıdır. Her seçmenine tek tek sahip çıkmalı, hareketini her geçen gün büyütmeye çalışmalıdır. "Kaybetmiş" edasıyla hareket etmek, bir dizi olumsuzluklar meydana getirebilir”.
NELER YAPILMALI?
- Seçim öncesi beklentilerden parti yöneticileri çabuk sıyrılarak tabanı da bu yönde motive etmelidir. 8 aylık bir parti, 5 milyon oy alarak yüzde 9.96 oranına ulaşıp 43 milletvekili çıkararak rüştünü ispat etmiştir. Bu başarılı sonucun mimarı Genel Başkan Meral Akşener'dir. Doğru politikalar takip edilirse önümüzdeki seçimlerde başarı büyük olacaktır.
- Genel merkezce seçim sonuçlarının il ve ilçeler bazında çok iyi analiz edilip, neden-sonuç ilişkileri araştırılmalıdır. Milletvekilleri, İl Başkanları, Yönetim Kurulu, Danışma Kurulu ve Yüksek İstişare Kurulu toplanarak bu sonuçları değerlendirmelidir.
- Seçimlerde Gençlik kolları pek çok ilde yetersiz kaldığından yeniden yapılanmalıdır. Gençlik Kollarının gençlere hitap edebilmesi ve taraftar edinebilmesi için sağlam projelere ve bilimsel gerçeklere dayanan, analitik bir yapıda ideolojik format belirlenmelidir.
- Eğer bu partinin geleceği gençlik olacak ise Gençlik Kolları tüzel kişiliğine sahip olmalıdır. Kurucu Genel Başkanın istifasında sonra Gençlik Kolları Genel İdare Kurulu’nun acilen toplanarak kendi içinden bir Genel Başkan seçmeliydi, ancak süreç bu şekilde işletilmedi. İYİ Partili bir kanaat önderinin dediği gibi, “Bu partinin Gençlik Kolları Başkanı, modern, ama gelenekten kopmamış, nazik ama kavgadan gelen, Türk milliyetçiliği bilgi birikimi sağlam olan, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura’yı mahallede açılan yeni birahanenin sahipleri zannetmeyip, aralarındaki teorik farklılıkları bilen, geniş gençlik kitlelerini birleştirebilecek, Türkiye’yi her zeminde temsil edebilen birisi olmalı”.
- Parti Türkiye’nin bütün toplumsal dilimlerini temsil eden Sivil Toplum Kuruluşları(STK) ile ortak çalışmalar yapabilmeli, bu konuda görevlendirilecek bir Genel Başkan Yardımcısının bütün görevi STK’lar ile ortak çalışmalar yapmak olmalıdır. Görülmektedir ki İYİ Parti’yi destekleyen bazı STK’ların bazı illerde etkinlikleri parti teşkilatlarının üzerindedir. Ortak çalışmayı rekabet anlayışından uzak, güç birleştirme esası ile gerçekleştirmek gerekmektedir.
- İYİ Parti seçimlerde yurt dışı oylardan umduğu kadar oy alamamıştır. Bu yüzden yurt dışı teşkilatlanmalara önem verilmeli. Yurt dışında kurulacak STK’lar gurbetteki vatandaşlarımızın milli, dinî ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde donatılmalıdır.
- Seçimlerde Danışma Kurulu ve Yüksek İstişare Kurulu da yetersiz kalmıştır. Bunun en büyük nedeni ise kurul üyeleri ile teşkilatlar arasında ilişkinin Genel Merkezin yayınlayacağı bir yönetmelik, ya da en azından bir talimat ile belirlenmemiş olmasıdır.
- Seçimlerde etkin çalışmayan ya da eksik kalmış İl ve İlçe yönetimleri yeniden yapılandırılmalıdır. Bu teşkilatların tespitinde ise sıkıntıları tespit edecek en doğru ve isabetli kurum “Parti Müfettişliği”dir. Parti Müfettişliği ile ilgili yönetmelik kısa zamanda yazılmalı ve Genel Başkan tarafından yeterli sayıda parti müfettişi seçilerek bu kurum faaliyete geçirilmelidir.
- Bu sorunlar halledildikten sonra teşkilatlar çok sıkı bir eğitim sürecine geçilmelidir. Bu eğitim beden dili, hitabet ve münazara teknikleri vb. konularını da içine almalıdır.
- Parti’nin internet sitesi bütün teşkilatları içine alan bir ağın sunucusu olmalı, seçim esnasında partinin sandık müşahitleri onaylı sandık sonuçlarını bu yolla merkeze gönderebilmelidir.
- Partinin tek gazetesi gibi görünen “Yeniçağ” bütün toplum kesimlerine hitap edecek şekilde güçlendirilmeli, en kısa zamanda İYİ Parti’yi destekleyen bir televizyon sahibi olunmalıdır.
- Meral Akşener de seçimlerle ilgili basın toplantısında “Türk siyasetinin uzun zamandır hissettiği merkez parti eksikliğini, hem de girdiği ilk seçimde giderdiğini” söyledi. Bu açıklamada ortaya konulması gereken kavram merkez ve merkez partinin ideolojik omurgasıdır. Bana göre İYİ Parti 1. Olağanüstü Genel Kurultayı’nda Divan Başkanı Ahat Andican’ın konuşmasında dile getirdiği “Bu partinin ideolojisi yoktur” düşüncesi bana göre yanlıştır. Bir yazımda da belirttiğim gibi, İYİ Parti’nin ideolojisi vardır, olmalıdır da… Bu ideoloji Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ideolojisidir” diyebiliriz. Sayın Akşener’in dediği gibi “İYİ Parti’ye gelen gömleğini çıkarmasın ama gömleğinin üzerine Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden, ayyıldızlı, kırmızı beyaz ceketini giysin!”
Bütün bu eleştirileri Milletvekili Aday Listesi’ne bile alınmamış bir Yüksek İstişare Kurulu Üyesi sıfatı ile iyiniyet çerçevesinde yaptım. Bundan sonra da İYİ Parti rozeti altında bütün gücümle çalışmaya devam edeceğim.
Feridun Yıldız
Yüksek İstişare Kurulu üyesi
Yüksek İstişare Kurulu üyesi